Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

15 yıl önce Saddam heykelinin devrildiği ‘Firdevs Meydanı’ hala boş | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Saddam Hüseyin’in 35 yıllık hâkimiyeti, 9 Nisan 2003’te saat tam 4’te devasa bir ABD tankı tarafından Bağdat’taki ‘Firdevs Meydanı’nda bulunan heykelinin devrilmesiyle son bulmasının üzerinden tam 15 yıl geçti. Eski cumhurbaşkanının heykelinin devrildiği Firdevs Meydanı, o tarihten sonra Saddam Hüseyin’in düşürülmesini temsil etti.

Saddam döneminde inşa edilen Filistin ve Sheraton Oteli Firdevs Meydanı, civarında olması sebebiyle Irak’ın değişen tarihinde yer aldı. Çünkü haber ajanslarının, Arap ve uluslararası kanalların ofisleri bu otellerde bulunuyordu.

9 Nisan ile ilgili olarak Şarku’l-Avsat’a konuşan Iraklı politikacıların sözleri sıradan vatandaşlardan farklı değildi. Çekinmeden her türlü eleştiriyi yaptılar. 2003’te ABD’nin Irak’taki sivil yöneticisi Paul Bremer tarafından kurulan Yönetim Konseyi’nde yer alan ve 5 yıl boyunca danışmanlık yapan Dr. Muvaffak er-Rubai, verdiği demeçte, 9 Nisan’ın, başarılar ve başarısızlıkların bir karışımı olduğunu, ancak başarısızlıkların başarıları örttüğü bir karışıma döndüğünü söyledi. Saddam Hüseyin’in 2006’da asıldığı ipi hala saklayan ve en büyük başarının Saddam’ı devirmek olduğunu söyleyen Dr. er-Rubai, ancak, iktidardaki siyasi elit tabakanın bir ulus inşa etmeye dair gayesi olmamasının, insanların o günü başarısızlıkların başlangıcı olarak görmelerine neden olduğunu belirtti.

Beyaz bir duvardaki siyah bir nokta

Saddam Hüseyin rejiminin çöküşünün en güçlü savunucularından biri olan er-Rubai, “Saddam rejiminden miras kalan bir takım sorunlar, işgalcilerin varlığı ve bölgesel komplolar da dahil olmak üzere başarısızlığa katkıda bulunan pek çok faktör var” şeklinde konuştu. Fakat bu durum er-Rubai’nin görüşüne göre, 9 Nisan’ı Irak tarihinin önemli bir günü olduğunu düşünmememizi gerektirmiyor. Er-Rubai’ye göre bu başarısızlık beyaz bir duvardaki siyah bir nokta gibi ve insanlar tamamen beyaz olan duvarı bir kenara bırakıp, siyah noktaya odaklanırlar.

Ninova eyaleti eski valisi ve Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Usame Necefi’nin kardeşi Esil Necefi, er-Rubai’nin görüşüne katılmadığını belirterek, “9 Nisan kara bir gündü. Kötü şeyler oldu. 9 Nisan, hiçbir ülkeye hiç bir yabancı işgalin hiçbir zaman iyi gelemeyeceğinin kanıtıdır” şeklinde konuştu. 9 Nisan öncesi ve sonrası arasındaki farka değinen Necefi, “Yolsuzlukların olduğu siyasi bir rejimi olan bir devletimiz vardı. Şimdi rejimsiz bir devlet haline geldik” dedi. Necefi, bu sert eleştirilerine rağmen halen siyasi süreç içerisinde yer almasının gerekçesi ile ilgili bir soruya, “Siyasi sürece katılmaya devam edeceğim. Çünkü rejimi içeriden değiştirmek dışında bir seçeneğimiz yok. Çünkü sistemin kafa karışıklığı ya da yıkımı, bir reform getirmeyecek ya da yarar sağlayamayacak bir kaos durumuna girmek demektir” ifadelerini kullandı.

“Irak halkının şerefi korunmadı”

Öte yandan, Bedir Grubu Milletvekili Siham el-Musevi, Saddam Hüseyin’in gitmesi gereken bir zalim olduğunu Irak devletinin ise sanki Saddam’a aitmiş gibi yıkıldığını söyledi. Saddam’ın ardından iktidarı yöneten siyasi sınıfın, devlet ve rejim arasında ayrım yapamadığını ifade eden el-Musevi, “Bunun, Saddam’ın ve Firdevs Meydanı’ndaki heykelinin yıkılmasından 15 yıl sonra, bugün yaşanan tüm tahribata sebebi olduğunu belirtti. Saddam’ın devrilmesiyle, Irak’ın egemenliğini ve devletin saygınlığını koruyan demokratik bir sisteme geçilmesinin umulduğuna işaret eden el-Musevi, “Ne yazık ki bu olmadı. Irak halkının şerefi korunmadı” dedi.

Baas terörizminin dayattığı açlık ve korku

Ammar el-Hakim liderliğindeki Irak’ın en büyük Şii bloğu ‘Ulusal Hikmet Akımı’ Resmi Sözcüsü Muhammed Cemil Miyahi, o dönem genç bir adam olarak kurduğu hayalleri hatırlayarak verdiği demeçte, 9 Nisan öncesinde Saddam ve Baas terörizminin dayattığı açlık ve korkuyu yaşadığını ve tüm başarısızlıklara rağmen halen yeni bir hayat umduğunu belirtti. Miyahi, olmasının gerekenin aslında halkın değil rejimin özgürlüğü olduğunu kaydetti.

“Bağdat, Hülagü’nün eliyle ikinci kez düşürüldü”

Iraklı siyasi analist İbrahim el-Samidi, 9 Nisanı, Bağdat’ın Hülagü’nün eliyle ikinci kez düşürülmesi olarak nitelendirdi. İbrahim el-Samidi, “Bizim ihtiyacımız olan İnşaat, yeniden yapılandırma ve kalkınma, ülkenin bağımsızlığının sürdürülmesi ve dışardan müdahaleye karşı özgürlüğü konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Yalnızca demokrasi ve ifade özgürlüğü yüceltildi” şeklinde konuştu.
Selahaddin İli Aşiretler Sözcüsü Mervan el-Cebbara ise, 9 Nisanı, bazılarının gördüğü gibi bir kurtuluş günü olmadığını ve kelimenin tam anlamıyla bir işgalin yanı sıra, devletin, değerlerin ve her şeyin dağıldığı bir gün olduğunu belirtti. El-Cebbar, “O günden bu yana hala karışıklıklar yaşıyor ve acı çekiyoruz” ifadelerinin kullandı.

Kürtler farklı görüşte

El-Cebbara, Iraklıların bugün sahip olduğu fikir ve ifade özgürlüğü hakkında ise, “Bunlar artık her şeyin yerle bir olduğu bir ülkede değerli değildir. Bunlar sadece yozlaşmanın ve başarısız olduklarının kanıtıdır” dedi. Kürtlerin ise farklı görüşte olduğunu belirten el-Cebbara, o günü, bir ‘işgal’ yerine bir ‘kurtuluş’ günü olarak görenlerin, sevinçlerini gizlemeyen Kürtler olduğunu söyledi.

Erbil’deki Selahaddin Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Kürt akademisyen Abdulhakim Hısro ise, Kürtlerin bu günü tarihi bir olay olarak baktıklarını belirtti.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Bağdat Temsilcisi Şivan Muhammed Taha yaptığı değerlendirmede, “Olanlar sanki 1991’den bu yana Irak’ın geri kalanından neredeyse yarı bağımsız olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bölgesinin statüsüne adanmıştı. Araplar Saddam’ın devrilmesinden mutluydular ancak olanları bir işgal olarak görüyorlar. Amerikalıların kendilerinin bir işgalci olduğunu kabul ettiklerini ve bundan utanmadıklarını söylediler” şeklinde konuştu.

Şimdiye kadar her alanda yaşanan bozulmalar nedeniyle işlerin pekte iyiye gitmediğini söyleyen Taha, Irak’ın, sınırlı egemenliğe sahip bir ülke olarak kaldığını, ülkedeki oluşumlar arasında sorunlar yaşandığını, ayrıca bölgesel ve uluslararası sert çekişmeler arasında yaşadıklarını kaydetti.