ABD’de yayın yapan The National dergisi, Pazartesi günkü sayısında ABD’nin teröre karşı savaşa dair harcamaları konusunda bir araştırma yayınladı.
ABD’deki Brown Üniversitesi’nde yer alan Watson Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden bir ekibin hazırladığı çalışma, 2001 yılından bu yana devam eden terörizm konusunda Washington’un harcamalarının 6,5 trilyon dolar olduğunu ortaya koydu. ABD Başkanı Donald Trump, twitter aracılığıyla yaptığı bir açıklamada, Ortadoğu’da terörle mücadele kapsamında ABD’nin 7 trilyon dolar harcadığını kaydetti. ABD hükümetinin terörle mücadele konusunda borçlanma maliyetinin de 2050 yılına kadar yaklaşık 8 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor.
Araştırmada, ABD’nin teröre karşı verdiği savaşa katılan ülke sayısı ise 76 ve bunun da dünyadaki toplam ülke sayısının yüzde 39’una denk olduğu belirtildi. Listede ise Yemen, Somali, Libya, Irak ve Afganistan gibi topraklarında ABD güçlerini barındıran ve terörle mücadele yöntemlerinde yerel güçlerini yetiştirmek üzere ABD danışmalarının bulunduğu ülkeler yer alıyor.
Uzmanlar, ABD’deki “teröre karşı savaş”, sonuçları ve nihai müdahale konusunda herhangi bir tartışma yapılmadığını belirtirken, bunun açık cepheler ve sınırların bulunmadığı özel çatışmaların doğasından kaynaklandığını öne sürdü.
Çalışma, “terörle savaş” haritasını da yayınlarken, ABD’nin 76 ülkede askerinin bulunduğuna dikkat çekti. Öyle ki ABD uzmanlarının bu ülkelerde yerel güçlere eğitim verdiği kaydedildi. Dergide, Washington’un eylem faaliyetlerinin uzmanlar arasında şüphe oluşturduğu, nitekim büyük şehirlerin enkaz yığınına dönüştüğü, on binlerce insanın evlerini terk ettiğini ve hala milyonlarca mültecinin sınırları geçtiği belirtildi.
Öte yandan ilk defa yayınlanan harita, dünya genelinde aktif olan teröre karşı ABD’nin verdiği mücadelede kullanılan silah ve mühimmatların yanı sıra dış ülkelere konuşlanan ABD kuvvetleri sayısını, Irak ve Afganistan gibi ülkelerdeki yerel kuvvetleri eğitmekle görevlendirilen misyonları ve yabancı ülkelerdeki ABD üslerini içeriyor. Harita aynı zamanda, dünya geneline yayınlan terör gruplarına da değiniyor. Bu bağlamda teröre karşı savaşların, Batı Pasifik’teki Filipinlerden, Doğu Afrika’daki Nijer’e, Güney ve Doğu Asya’ya, Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar uzandığını gösteriyor.
Diğer taraftan dergi, ABD tarihindeki en uzun savaş sayılan Afganistan savaşının, hala devam ettiğine ve bu savaşın, özellikle Başkan Trump döneminde iki ay önce ilan edilen ulusal güvenlik stratejisinin ardından daha uzamasının beklendiğine dikkat çekti. Zira Trump, Kabil’e daha fazla ABD askeri göndermek, hava saldırılarını terörist grupları ortadan kaldırmak için yoğunlaştırmak ve ülkedeki yaşamsal alanları kontrol eden Taliban’ı yenilgiye uğratmak istiyor.
The National dergisinde, Afganistan’daki mevcut durumun ABD savaşının uzun bir süre daha devam edeceğini ve hatta Afganistan sınırlarının da ötesine geçeceğini gösterdiğini kaydedildi. Bu bağlamda ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan son rapora göre, Afganistan ve Pakistan’da yaklaşık 20 terör ve radikal grup bulunuyor. Dergi aynı zamanda, ABD’nin 11 Eylül’den bir ay sonra Ekim 2001’de teröre karşı söz konusu savaşı başlattığı ve o dönemde Taliban’ın büyük bir bölümünü barındıran Afganistan’ın, ABD’nin terörizmi ortadan kaldırmak için ilk hedef ülkesi olduğunu açıkladı. ABD’nin Kabil’de teröre karşı başlattığı savaşın, ilk başlarda ABD kuvvetlerinin silahlarını bırakmasını ve evlerine geri dönmesini talep ederek Taliban’ın yenilgisiyle sonuçlandığı belirtildi.
Dergide, Washington’un teröre karşı başlattığı savaştaki başarısının, eski ABD Başkanı George W. Bush’un ve yardımcısının yönetimindeki üst düzey yetkililerin imajını yükselttiği de ifade edildi. Ayrıca 11 Eylül saldırılarından günler sonra dönemin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in ilan ettiği gibi eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in bu başarıyı dünyadaki diğer 60 ülkeye de ulaştırmak zorunda olduklarını açıkladığı kaydedildi.
ABD dergisi, o zamana kadar Washington’un teröre karşı savaş veren tek devlet olduğunu, ancak ABD yönetiminin hazırlıklarının bu savaşı hayal ettiklerinden daha çok genişlettiğini söyledi. Irak savaşını ve Saddam Hüseyin’in devrilmesini bu duruma örnek gösteren dergi, Washington’un Irak’taki petrol kuyuları konusundaki hırsının, işgal sırasında planladıklarından uzak olmadığına dikkat çekti. Dergide, Bush idaresine yakın İngiliz yetkililerinden birinin “Herkes Irak’a, ama gerçek subaylar Tahran’a gitmek ister.” açıklamalarına da yer verildi. Bu bağlamda yetkili “ABD’nin Bağdat’ı işgal etmesinin terörle mücadele hedefi taşımadığını, Irak topraklarında vuku bulan şeyin, Washington’u, 1978’deki Humeyni devriminin ardından radikalleşen İran’ın hedef alanına getirdiğini” kaydetti.