Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Cenevre müzakerelerinde Şam’ın ‘ciddi’ ve muhaliflerin ‘gerçekçi’ davranması bekleniyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Uluslararası Suriye elçisi Staffan de Mistura, arabuluculuk programını önümüzdeki bahar düzenlenecek olan Rusya cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce “siyasi çözüm” sağlamak için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in zamanlaması üzerine belirliyor.

Mistura, erken seçimlere yol açabilecek ‘2254’sayılı kararı uygulamak için önümüzdeki ayın son iki haftasında yüzyüze müzakerelere başlamak konusunda, Şam heyetinden ’ciddiyet’ ve muhalefetten ‘gerçekçilik’ garantisi almaya çalışıyor.

O zamana kadar Mistura ve ekibi bir takım gelişmeler kaydetmeye çalışmakta:

İlk olarak, Deyr-i Zor ve Rakka: Rejimin ve Hizbullah güçlerinin ülkenin kuzeydoğusundaki şehre, hava ve karadan sağlanan destekle birkaç saat içinde egemen olması beklenmekte. Açıkçası, petrol ve doğalgaz yönünden zengin olan şehrin kontrolü, ABD-Rusya anlaşmasının bir parçasıdır.Washington için, DEAŞ’ın ortadan kaldırılması ve söz konusu bölgelerin kurtarılması öncelikli olduğu sürece, DEAŞ’ı kimin yenilgiye uğrattığının önemi yok.

ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından hazırlanan plana göre; Deyr-i zor Rusya’nın, Rakka da ABD’nin. Önümüzdeki ayın sonunda Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG), DEAŞ’ın başkentini kontrol altına alması beklenmekte.

Rakka ve Deyr-i Zor’u kaybetmek örgüte büyük bir darbe oluşturur. Örgütün elinde bulundurduğu bölgelerin alanı yüzde 40’tan yüzde 15’e düşer.Söz konusu bölgeler Suriye topraklarında 185 bin kilometrekare genişliğine tekabül etmekte. Fakat militanların çöl bölgesine geri çekilmesinden dolayı, Suriye ve Irak arasındaki Fırat vadisinde savaşın devam etmesi bekleniyor.

İkinci: ‘Çatışmasızlık bölgesi’ anlaşmaları: Rusya, rejim güçleri ile muhalefet grupları arasındaki mütareke anlaşmalarının yelpazesini genişletmeye devam etmekte. Söz konusu anlaşma, Ülkenin güney ve güneybatısını, Guta, Doğu Kalamun, Humus kırsalını da içine aldı. Öte yandan Rus ordusu, Türk ordusunun daha derinlere girişini engellemek için SDG’yi oluşturan YPG ve Halep’in kuzeyindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında arabuluculuk yapmakta. Hedef, DEAŞ’ın düşmanları arasındaki savaşı durdurmak ve tarafları radikalizme karşı savaşmaya odaklamak.

Üçüncü: Bu ayın 14 ve 15’inde yapılacak olan Astana toplantısı: Moskova, Ankara ve Tahran, Idlib’in kaderi hakkında küresel -bölgesel bir anlayışa ulaşmak için temasları devam ediyor. İdlib, ‘çatışmasızlık bölgesi anlaşmasının’ dördüncü bölgesi, (eski Nusra Cephesi) Fethu’ş- Şam’ı da içine alan Heyetu’t- Tahriru’ş- Şam’ın genişleme çalışmalarının ortasında yer almakta.  Muhalefet gruplarına “yeşil ışık” yakılması, rejim kuvvetlerinin ve muhalif grupların askeri operasyonlarını Rus örtüsü altında koordine edebilmesi için imkanlar sundu.

Ankara, Yüksek İslam Konseyi’ni, muhalefet gruplarıyla ‘ulusal bir ordu’ oluşturmak için görüşmeye davet etmişti. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tereddüt ederken girişim, İslami 40 grup tarafından kabul edildi. Grupları birleştirme girişiminin, Suriye’nin kuzeyinde önümüzdeki dönemde yapılacak bir savaşa hazırlık olduğu düşünülmekte. Özellikle «CIA» liderliğindeki “askeri operasyonlar odasının” önümüzdeki aralık ayı sonunda aylık maaşlar da dahil, gruplardan her türlü desteği kesme kararı sonrası grupların bir araya toplanmasına çalışılmakta.

Astana Operasyonu ilkesi,bir konu üzerinde görüş birliğine varmadan, anlaşma yapılmaması üzerine kurulmuştu. Mayın çıkarma ile ilgili belgelerin sonucu, esir ve kaçırılanların karşılıklı değişimi, ihlallere cevap verme mekanizması, Rus-Türk-İran kontrol merkezlerinin kurulması, Tahran’daki Rus başkanlık elçisi Alexander Lavrinjev ile İran Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Şamhani arasındaki görüşmeler ışığında “garantör” ülkelerin son bir dokunuşunu bekliyor.

Dördüncü: Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda siyasi dinamizm: Suriye dosyasının, önceki yıllara kıyasla daha az oranda olsa da, düzenli toplantıların koridorlarında sunulması bekleniyor. Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin girişimiyle 20 Eylül’de bir toplantı düzenlenecek. Paris, İran’ının katılımı konusundaki ihtilaflar ortamında, bir ‘temas grubu’ kurma önerisine destek bulmaya çalışmakta.

Batılı bir yetkili; Paris’in, DEAŞ ile mücadelenin öncelikli olduğunu ve Beşşar Esed’in devrilmesinin ‘bir önkoşul olmadığını söyleyerek ‘çelişkili mesajlar’ verdiğine dikkat çekti. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, bir konuşmasında ‘Esad’ın varlığında siyasi bir geçiş’ söz konusu olamaz demişti. Resmi yetkili, Fransız diplomatların Mistura’ya birkaç gün önce Güvenlik Konseyi’ne sunduğu konuşmada neden “siyasi geçişe” değinmediğini sorduklarına işaret etti. Mistura’nın yeniden yapılandırma dosyasını ‘siyasi geçişe’ bağlamadan sunmasının şaşırtıcı olduğunu ekledi. Batılı diplomatlar bu tavrı Mistura’nın ‘Rus yaklaşımını benimsediği’ şeklinde yorumladı. Öte yandan Rus bir kaynak ‘2254’sayılı kararın uygulanmasının ‘siyasi geçişi’ içerdiğini söyledi.

Beşinci: Önümüzdeki ekim başında Riyad’daki muhalefet konferansı: Müzakere Yüksek Komisyonu’nun (HCN) ve muhalif oluşumlar, konferansı düzenlemeye ve ortak siyasi görüşe sahip tek bir heyet ortaya çıkarabilmek için görüşmeleri sürdürüyor. Siyasi heyet, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile bunu konuştu. Koalisyon başkanı Riyad Seyf, Konferansa hazırlanmak için aralarında ‘yardım koordinasyon birliğinin’ de bulunduğu grupların ve siyasi oluşumların temsilcilerinden oluşan 15 kişilik bir komitenin kurulmasını önerdi. SMDK, Suriye halkının ortak hedefi olan “Esed ve yandaşlarının herhangi bir rolünün olmadığı demokratik bir sivil düzen ile; vatandaşlık, eşitlik ve adalete dayalı, birleşmiş bir Suriye vizyonuna’ çağıran duruşunu sürdürmekte.

Altıncı: Cenevre’deki yüz yüze müzakereler: Mistura muhaliflerin, konferansa “birleşik bir heyet” ile çıkmasını ve Cenevre’de dört konu (egemenlik, anayasa, seçimler ve terörle mücadele) hakkında yapılacak olan doğrudan müzakerelere katılmak için “gerçekçi bir duruş” sergilemesini ümit etmekte. Öte yandan Mistura ve ekibi, ‘komisyon’ temsilcileri ile Moskova ve Kahire Platformları arasında yeni anayasa, siyasi geçişin ve geçici bir heyet oluşturmanın kabulü için oluşturulacak mekanizma hakkında teknik müzakerelerde bulundular. Yapılan oturumlarda ‘terörle mücadele ve seçimler’ konuları ele alındı. Müzakerelerin maddelerinden biri de Esed dönemi 2021’de bitecek olmasına rağmen, önümüzdeki yıl içinde parlamento veya cumhurbaşkanlığı için erken seçim yapmak olacak.

De Mistura iki konuda endişe duymakta: Birincisi, ‘rejimin kazandığını düşünmesi ve siyasi bir anlaşmaya gerek görmemesi’. Bu sebeple uluslararası elçi, özellikle Esed’in Dışişleri Bakanları konferansında yaptığı son açıklamalardan sonra, siyasi seçeneği korumak için Tahran ve Moskova’dan, Şam’a baskı uygulamasını talep etti.

Mistura, Tahran’ın kendisini ağırladıktan sonra, Arap ve Afrika İşleri Sorumlusu ve İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Huseyn Cabir el- Ensari’yi Cenevre’deki müzakerelerin ‘ciddi’ bir şekilde yürütülmesi için Esed’i ikna etmekle görevlendiğine inanıyor. Uluslararası elçi, dün yaptığı konuşmada, “Herhangi bir tarafın zafer ilan edebileceğini sanmıyorum” dedi.

Mistura’nın endişe duyduğu ikinci konu ise: Muhalefetin müttefiklerinin onu askeri ve siyasi olarak desteklemekten vazgeçerek yenilgiye uğradığını hissetmesi, ‘hayalperest’  duruş ve ilkeleri sergilemeye devam etmesi ve zemindeki güç dengesinin Rusya’nın desteğini yansıtmaması ve ABD ile anlaşması. Mistura dün, “muhalefet, savaşı kazanamadığını anlamak için birleşip gerçekçi olabilecek mi? diye sordu.

El-Kaide’nin yükselişe geçtiği dönemde Irak’ta görev yapan BM Özel Temsilcisi,  temsiliyet gücüne sahip bir hükümeti kapsamayan, aceleci ve kısmi çözümlerin, birkaç ay içinde DEAŞ’ın sebep olduğu şiddetten daha büyük bir şiddete ya da çatışmasızlık bölgesinde daha büyük bir bölünmüşlük haline sebep olabileceği uyarısında bulunuyor.