Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Iraklı Araplar: Kürt referandumunu zamanlaması nedeniyle reddediyoruz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

1990’lı yıllara kadar, Bağdat ve Kürtler arasında bir fark yoktu, iki taraf da uzun yıllar savaştı. Kan ve tehlikenin ortasında onlarca insan kurban düştü.

Kürtlerin 25 Eylül’de yapılması planlanan referandum için ısrar etmesi ve ardından belki de Irak’tan ayrılması durumunda, Bağdat ve Kürdistan arasında yeni bir savaş olasılığı gözden kaçırılmıyor.

Ancak taraflar arasındaki tüm dikkat çekici farklılıklara rağmen, Bağdat’taki Irak yetkilileri 2003 yılından bu yana Kürtlerle olan bu farklılıkları gidermek için güç gösterip, tehdite başvurmadı. Belki de buna, Bağdat’ta baskın olan Şiiler ile Kürtler arasındaki eski bağlar yardımcı olmuştur.

2003 yılından bu yana Bağdat’ın birbirini izleyen hükümetleri nadir istisnalar dışında, anlaşmazlık ve tırmanma düzeyi yüksek bile olsa Kürtlere askeri bir çözüm ile gönderme yapmadı.

Çoğu gösterge, bu Şii hükümet modelinin devam etmesine işaret ederken, özellikle 2003 sonrasındaki Irak için nadir görülen kazanımlardan biri olan Haydar el-İbadi gibi sakin bir Başbakan ile farklı bir Irak’ın, yumuşama eğilimi gösterip, Kürtlere karşı silah dilinden vazgeçebileceği düşünülüyor.

Farklılıklara rağmen, barış ortamı devam ediyor ve pek çok Arap referandum ve ayrılma meselesine karşı olmadıklarını dile getirerek, böyle davranarak şiddetten ve hoşgörüsüzlükten uzaklaşacaklarını düşünüyorlar.

Kürt referandumunu reddeden farklı toplumsal gruplardan olan Irak vatandaşı Araplar, referandumu durdurmak için silahtan ve tehditten bahsetmiyor.

“Kürt referandumu neden reddediliyor?”

Kufe Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi Profesörü Iyad el-Anbar, Şarku’l Avsat tarafından konuyla ilgili sorulan bir soruya şöyle yanıt verdi, “Kürt referandumu neden reddediliyor? Kesin olarak şunu diyebilirim, Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığına dair referandumun reddi, Kürt halkının bağımsız bir siyasi varlık kurma haklarını reddetme sebebiyle gelmiyor. Ancak, Irak’ta yeni bir kriz oluşmasını reddediyorlar. Sayın Mesud Barzani’nin taslak referandumla devam etme ısrarı, bölgeyi komşularıyla birlikte kriz dairesinde dolaştırıyor, dış müdahale için yeni bir kapı açıyor ve kutuplaşma çemberini genişletiyor.”

Uzman Psikiyatr Dr. Cemil Al-Temimi ise konu hakkında, “Kürt halkının referandum düzenleme ve kendi kaderini tayin hakkı var. Ancak, sorun olarak referandumun kendisini değil, referandumun zamanlaması olarak görülüyor. Çünkü, referandum DEAŞ karşısındaki savaşın yankılarının yanısıra, gergin bir atmosfer ve kriz ortamında gerçekleşecek. Kısaca Iraklılar hala şok yaşıyor ve onları yeni çatışmalara sokmak uygun değil” dedi.

“Sonsuza dek kardeş kalacaklar”

Ninova ilinden bir aktivist referandum konusunda görüşlerini şu şekilde dile getirdi, “Kürtlerin Irak’tan ayrılmaları ya da ayrılmak için kaderlerini seçme kararına karşı değilim. Fakat zamanın uygun olmadığına, Irak’ın terörizme karşı şiddetle geçen savaşlardan sonra istisnai bir aşamaya girdiğine inanıyorum. Bu yüzden, güvenlik ve politik durumundan faydalanmadan yanında durmak gerekiyor.”

Devlette görevli olan Abbas el-Cezairi ise, “Yüzlerce hatta binlerce yıl önce, Kürtler, Araplar, Müslümanlar ve Hıristiyanlar komşu olarak doğmuşlar ve birbirlerini sevmişlerdi. Yöneticilerin politikaları ve düşmanlıkları onları birbirinden ayıramadı ve sonsuza dek böyle kalacaklar” şeklinde konuştu.

Yazar ve gazeteci Velid Ferhan ise referandum konusunda görüşlerini şu şekilde ifade etti, “Yakın geçmişte DEAŞ ile savaş varken, yeni bir cephe daha açarak, ülkeyi daha fazla kurbanın zarar göreceği, vahşi ve ulusal bir savaşa sürükleyebilir.”

Siyasi bir oyun

Mustansıriyya Üniversitesi’nde Arap Dili Profesörü Ahmed Mehdi, Referandumun sadece merkezi yönetimin idari zaaflarını kullanmak için yapılan bir girişim, bölgeye ve Kerkük petrolüne tahsis edilen yüzde 17 oranıyla eşleşen siyasi bir oyun olduğunu belirtti.

Özel sektör çalışanı Hasan el-Hac Abdullah, “Irak’ın geniş alanlarını DEAŞ’ın istila etmesinden sonra kaos ve parçalanma korkusunun yanısıra, Irak ve Arap bölgesindeki siyasi durum ve devam eden çatışma, Kürtlere bölgedeki bazı ülkelerin destek vermesini sağlıyor. Ama bu bir sevgi veya sempatiden değil, devlet ya da taraflara sıkıntı vermek için yapılıyor” dedi.