Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bağdat’la yapılan müzakereden sonra gelen bağımsızlık! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bağımsızlıkla ilgili referandum yapmak için uygun vakit ne zamandır?

Bu sorunun cevabını Kürdistan ya da Katalonya’da yaşayan kimseler verebilir ki onlar bağımsızlıklarını deklare etmeyi ümit ediyorlar. Geleceklerine kendi elleriyle karar vermek ve tarihin gidişatını değiştirmek için şu andan daha iyi bir vaktin olmadığını düşünüyorlar. Buna karşılık hâlihazırda var olan sınırları korumak ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmek isteyen kesimler de var. Bu tür hareketlere karşı çıkmak için daima önemli sebeplere sahipler. Fakat hak, hürriyet ve bağımsızlık isteyenler daima taleplerinde ısrarcı olmaya devam edecek.

Anayasa yapıldığından beri uygulanmayan yasalarla ilgili bahaneleri bir kenara bırakacak olursak Bağdat’ta ve uluslararası camiada referanduma karşı çıkan kesimler, her şeyden önce DEAŞ’a yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyorlar. Bilindiği üzere Kürt birlikleri, DEAŞ’a karşı mücadelede önemli bir rol oynadı ve oynamaya devam ediyor. Lübnan parlamentosunda Hizbullah milletvekili Muhammed Raad, DEAŞ’a karşı yürütülen savaşın bittiğini ve Hizbullah’ın şu an zafer üstüne zafer yaşadığını söylüyor.

Kürt referandumu, İran nüfuzuna bağlı Irak devletinin zayıflığını gün yüzüne çıkararak Sünniler ve Şiiler arasındaki bölünmelerin şiddetini artırıyor. Körfez krizinde İran ve Türkiye’nin Katar’a yardım etmek için nasıl harekete geçtiklerini hepimiz hatırlıyoruz. Tabi İran ve Türkiye’nin tavrının Körfez ülkelerine ve Mısır’a karşı olmadığını; aksine tutumlarının ilkesel olduğu düşüncesine hiç kimse inanmadı. Söz konusu iki ülke, sırf referandum yapmak istediği için Kürdistan’a karşı ivedi bir şekilde ambargo uygulamaya başlayarak Kürtlerin “Bizim dağlardan başka dostumuz yoktur” sözünün doğruluğunu kanıtladı.

Bölgesel iki temel oyuncu olan Türkiye ve İran referanduma karşı çıkıyor; çünkü bu ülkelerin Kürt azınlığıyla ilgili sorunları var ve Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasına şiddetli bir şekilde itiraz ediyorlar. Bu itirazların bir bölümü bölgedeki petrol kaynaklarına egemen olma isteğinden kaynaklanmaktadır. Geçen Pazartesi günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’nın referandum sürecinde Kuzey Irak’a açılan Habur sınır kapısını kapatacağını dile getirdi ve Kürtleri “Petrolün vanası bizde. Kapattığımız anda o da biter” diyerek petrol ihracatını engellemekle tehdit etti.

Referandumu yavaşlatan şey, Kerkük ve Kerkük’ün gelecekteki durumuydu. Bu durum, daha sonra silahlı bir çatışmaya neden olabilir. Çünkü Kürt yetkililerin herhangi bir şekilde Kerkük’ten vazgeçmeleri mümkün değildir. Referandumun Türkiye’nin karşısına çıkardığı sorunlardan birisi de şu ki Ankara, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY)’ne karşı bağımsız bir yapı olarak nasıl hareket edecektir?

İran ise, genellikle ülkelerin içişlerine müdahale etmediğini ve komşu bir devlete karşı askeri bakımdan saldırmadığını iddia ediyor. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in ilahi vahye cevaben Suriye’ye müdahale ettiğini söylediği gibi İran, ilahi bir vahye dayanarak müdahalelerde bulunuyor. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün açıkladığı gibi İran, Irak’ın talebi üzerine Kürdistan’la olan sınırını şu an kapattı. IKBY Başkanı Mesut Barzani geçen hafta sonu ya bağımsızlık ya da teslim olmak şeklinde iki seçeneklerinin olduğunu deklare etmişti. Ayrıca referanduma en çok sevinenin İranlı Kürtler olduğu gözlemlendi.

IKBY, demokratik ve istikrarlı bir yapı olarak Washington için ideal bir ortaklığı temsil ediyor. IKBY, hem sahip olduğu ehemmiyeti hem de el Kaide ve DEAŞ’a karşı mücadelede bölgenin güvenlik meseleleriyle ilgili konularda Amerika Birleşik Devletleri’yle(ABD) birlikte çalışma isteğini ispat etti. Fakat Washington’un şöyle bir problemi var ki bağımsızlığı dolaylı yoldan onaylasa bile NATO’ya ihtiyaç duyduğu Türkiye gibi bir ortağın öfkesini artıracaktır. Ayrıca Washington’un böyle bir şeyi onaylaması halinde Suriye’de Rusya’ya karşı savaşında itimat ettiği Suriyeli Kürtlerin ve özerk yönetimin tepkisinin ne olacağı bilinmiyor. Kürtlerin birçok sorunları bulunuyor. Ankara’nın Erbil’le ilişkisi güçlüydü. Iraklı Kürtlerin Suriyeli Kürtlerle ilişkisi düzgün değildi. Artık bütün Kürtler kendi cephesinde mücadele ediyor. PKK savaşçıları ve lideri Abdullah Öcalan için Kandil dağlarında yaşamaya devam ediyor.

Barzani, planından vazgeçmesi için Washington’un yaptığı bütün girişimleri reddetti. Barzani, Washington’un toprak bütünlüğüne sahip tek bir Irak fikrine bağlı olduğunu biliyordu. Dolaysıyla referandum yapmak için ne şimdi ne de daha sonra uygun bir vakit olacaktı.

Yine Barzani, referandumun direkt bağımsızlığa götürmeyeceğinin farkındaydı. Bundan dolayı Barzani, Bağdat’la müzakere yapmak için bağımsızlık konusunu masaya yatırmayı amaçlıyordu. Bu, hiç kimsenin yok edemediği bir ümit olarak kalmaya devam edecek.

Irak’taki seçimlerinin yaklaştığına da işaret etmek gerekiyor. Kürt seçimlerinin önümüzdeki Kasım ayında yapılması öngörülüyor. Irak’taki parlamento ve belediye seçimleri ise gelecek yıl Nisan ayında icra edilecek. Başbakan Haydar İbadi, İran’ın yönlendirdiği en önemli rakibi önceki Başbakan Nuri Maliki’nin olduğunu biliyor. Nuri Maliki, tüm Irak’a hükmederek Irak’ı Şii İran’a bağlı hale getirmek istiyor. Bunun için İbadi, açıklamalarını sert bir şekilde yapıyor ve başta Maliki olmak üzere, Kerkük’ü kaybeden Başbakan şeklinde kendisine karşı sloganlar atan rakip politikacıların saldırısından kaçınmak için Kürtleri ırkçılıkla suçlayarak referanduma itiraz ediyor.

Fakat İbadi, Şii politikaları çerçevesinde tutumunu savunması Erbil’le olan ilişkisine zarar verdi. Çünkü İbadi, hükümet başkanlığını sürdürmesi için gelecek hükümeti oluştururken Kürt desteğine ihtiyaç duyacaktır. Aynı zamanda Washington borcun ödenmesini talep edecektir. İbadi, Hamaney’in “Irak’ta Amerikan varlığını bitirmeye çalışmak ve Haşdi Şabiye dokunmamak” isteğini unutmayacaktır.

Belki de bazı kimseler, bölgesel düzlemde daha geniş bir perspektiften bakarak bağımsız bir Kürdistan’ın din ve etnik açıdan Ortadoğu sınırlarının yeniden çizilmesine doğru atılmış bir adım olarak görüyor. Belki de bu değişim fiilen başlamış olduğundan dolayı Barzani, bağımsızlık için referandum yapmaya kalkıştı. İran’ın nüfuzu bölgeyi süpürüp geçti. Bağdat’tan dönenler, Bağdat’ın bir Şii kentine dönüştüğünü itiraf ediyorlar. Musul’un kurtarılmasından sonra Haşdi Şabi’nin yaptığı ilk şey, Sünni bir şehirde “İmam Humeyni” okulunu inşa etmek oldu. Beyrut ve mahallelerini aşure yıldönümünde görenler, sanki Kerbela ya da Necef şehrine girdiklerini zannediyorlar. Sonra İran, Iraklı Şeyh Ekrem el Kabi’nin yönettiği Nüceba Hareketi’ne Irak, Suriye ve Hizbullah’ı birbirine bağlayan “Şii Hilali”ni gerçekleştirmek için destek verdi. İran, Kürtleri yüz yıldır var olan sınırları değiştirmeye çalışmakla suçluyor.

Akdeniz düzleminde ise 30 milyon Kürt’ün denizle bağlantısı bulunmuyor. İspanya’nın Katalonya bölgesinde etkinleşmeye başlayan bir değişim var. Önümüzdeki 1 Ekim’de bağımsızlık oylaması yapılacak. İspanya’daki en zengin bölge olan Katalonya, federal hükümetin kaynaklarını Madrid’e taşımasından dolayı yıllardır protestolar düzenliyor ve bağımsızlığın en iyi çözüm olacağı konusunda ısrar ediyor.

Geçen hafta Madrid, bağımsızlığa çağıran Katalonya liderlerini tutuklamak için polis gönderdi. Bağımsız bir Katalonya’nın ortaya çıkışı, Avrupa’da önemli bir dönüm noktası teşkil edecektir. Çünkü böyle bir şey, diğerlerini de ayrılmaya kışkırtarak bağımsızlık isteyen İspanya’daki Bask, Belçika’daki Flaman ve Almanya’daki Bavyera bölgesi gibi diğer yerleri buna teşvik edecektir.

Küreselleşmeye rağmen küçülmeye devam eden dünyadaki dikkat çekici paradokslardan birisi de birçok halk, büyük oluşumlar içerisinde eriyip yok olmak istemiyor. Tam tersine gelişen bir millet olmayı istiyorlar. Ne söylenirse söylensin bağımsızlıkla ilgili hak iddiasının meşruluğunu ölçmek için sabit bir format bulunmuyor. Fakat kendi dili, örfü, kültürü, zafer ve yenilgilerle dolu bir tarihi bulunan bir grubun bu hakkı inkâr edilmesi mümkün değildir.

Mesut Barzani, Irak Kürtlerini bağımsızlık için referandum yapmaya davet ederek bölgedeki bütün Kürtlerin duygularını harekete geçirdi. Kürtler yüzlerce yıl bağımsızlık için dağlarda yok oluyor. Bağımsızlık bir haktır. Kürtleri suçlamaktan vazgeçelim. Kürtleri envai çeşit katliamlara maruz kaldı. Her şeyi kaybetmelerine rağmen hayallerine bağlı kaldılar. Barzani, Türklere “Buyurun! Bizi yok edin. Geçmişte bunu yapmaya çalışanlar gitti; ama Kürdistan baki kaldı” ifadelerini kullandı.