Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

“Neom” Proje ve fikir | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

«Neom» ekonomik ve bilimsel farklılık projesi. Ama bunu bir fikri proje olarak da görüyorum. Araplar onlarca yıldır geçmişin derin sularında boğuldu. Hayal yamaçlarında birikmiş çakılların aşkına öğütülmüşlerdi. Bu yüzden geride kalan sesli ve kanlı tartışmaların haricinde hiçbir un ya da hamur yoktu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra imparatorlukların çöküşünden bu yana, kıtaların halkları kimlik arayışına çıktılar. Bunu elde etme yollarındaki farklılık yaşanılan yerden önce zihinlerde meydana geldi. Üretim araçları ve düşünce faktörleri dâhil her şeyi kontrol altında tutan totaliter rejime dayalı ideolojilerin alanı, özellikle de komünizmin alanı genişledi.

Aksine, batı dünyasında siyasi ve ekonomik liberalizm yaygın hale geldi. Araplar, üniter düşünce rüzgârlarıyla etrafı sarılmış, ulusal bir rüya arasında, şaşkın bir vaziyette kaldılar. Birçok farklı binekle geçmişe yolculuk yapmayı sağlayan dini düşünce yine de kaybolmadı. 1930’ların sonlarında, uzmanlar, dünya ölçeğinde her alanda biriken kazançları ve kayıpları değerlendirmeye başladılar. Sovyetler Birliğinin çöküşü, ideolojiyi,bir daha canlanmamak üzere götüren bir tabuttu.

Faşist ve Nazi silahlı ideolojileri, başka vatanları yok ettiği kadar kendi vatanlarını da yok etti. Evhamlara dayalı yıkıcı kanlı eylemlerde muazzam insan ve maddi güç heder edildi. Çin, Mao Zedung önderliğindeki kısmi birleşmeden sonra, Kültür Devrimi’nden tasfiye hareketlerine uzanan, parlak fikir halkaları arasında yıllarca yoksulluğun pençesinde kaldı. Ülke, açlık nedeniyle milyonlarca insanı kurban verdi, bilimsel enerjisini kaybetti, faydasız girdap diyebileceğimiz, havada uçuşan sloganlar altında, az gelişmişliğin çukurunda debelendi. Sonrasında bir lider geldi, aklın işlevini yok eden köpük mesabesindeki slogan ve evhamlardan ve geçmişin sloganist çukurundan ülkeyi çıkardı. O kişi Ding Xiaoping’dir. Bilimsel ve pratik aydınlanma hareketine öncülük etti. Ulusal güçleri, lokomotifi kapsamlı sanayileşme olan, bir gelecek yolculuğu için harekete geçirmeyi başardı. Milyonlarca genç için iş imkânı sağladı. Çin, adeta rekabet edilmesi imkânsız dev bir fabrika haline geldi. Gençleri, yatırım yapmak ve çalışmak için tüm dünyaya gitmeye teşvik etti. İdeolojinin ve aşırılığın ateşi azalmış, bilim ve çalışma, yeni nesli yönlendiren iki ışık olmuştu. Mao Zedong’un bir zamanlar yazdığı “kırmızı kitap” hakkında artık hiç kimse konuşmuyordu.

Dünyadaki gerçekler, zihinleri kaplayan vehimleri yok eder. Günümüzde Kırmızı Kitap hakkında kimse konuşmuyor. Bilakis Çin’i dünyada ekonomik, politik ve askeri açıdan en güçlü ikinci güç yapan dev projeler hakkında konuşuyor. Komünizm, artık işçi sınıfının egemenliğini ve diktatörlüğünü destekleyen sihirli bir ideoloji değil. Komünist Parti, Çin’in iki milyarı bulan toplumunu bir arada tutmayı sağlayan sadece bir idari ve güvenlik aracı haline geldi. İdeolojinin yerini “Projeler” alıyor. Halklar artık anlamsız konuşmalar ve vehimler karanlığında yaşamıyor. Bilim ve eylemin gücü ile hareket edilen bu çağda, yetenek ve yaşamlarını, geçmişin anlamsız yamaçlarına bina etmiyorlar.

Yaş ve kuru her şeyi yakan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa, Amerikan Marshall Planı sayesinde kendi ayakları üzerinde durdu. Böylece bilim, çalışma ve yeniliklere kapılar aralayan sıcak para piyasaya pompalanmış oldu. Maddi alemde ve zihinlerdeki gerçek başarı ise şiddet ve ırkçı fikirlerin inkâr edilmesiydi. Kıta bir kanaate varmıştı; ya birliği ya da savaşı tercih edecekti.Akıl tekerleği Avrupa birliğine doğru hareket etti.

Asya, Japonya ve Çin gibi iki devin ve birçok Kaplan’ın doğumuna tanık oldu. Bu «proje» sivil ve mimari mühendislikti ve efsanevi yapı başarıyla tamamladı.

Sınırlı arazisi ve nüfusu olan Singapur, Malezya’dan ayrılma kararı aldığında hiçbir şeye sahip olmayan, dünyanın en yoksul ülkelerinden biriydi. Ancak bu ülke, Lee Kuan Yew’in liderliğinde, eşsiz bir zihniyet modeliyle, insan yetenekleri üzerine benzersiz bir insanlık dersi sunmuştur. Kendisine yakın bürokratlar, nüfus eksikliğinden şikâyet ettiler. Ülkeye göç için kapı açılmasını önerdiler, liderleri şöyle cevap verdi: Evet nüfus azlığı çektiğimiz doğrudur, ancak yabancılar olmadan da sayımızı yükseltebiliriz. Nasıl mı? Söylüyorum: Her vatandaşı “bilim ve çalışma” ile dört kişiye denk hale getireceğiz.

“NEOM” projesini Suudi topraklarında gerçekleştirilecek bir proje olduğu kadar yeni bir aşama ve yeni bir fikri dönüşüm olarak görüyorum. Fikri dönüşüm dedim zira hayatı yerle bir eden radikal fikirlerin egemen olduğu, İslam’ın, öldürme, nefret ve imha etme aracına dönüştürüldüğü bir aşamada geldi. Dinin sahih yüzü çarpıtıldı ve dünyaya kanlı, hastalıklı bir tarz olarak takdim edildi. Bu nedenle, alternatif, bu çarpıtmanın söze döküldüğü fetvalar vermek değil, akıl ve eylemin gücünü kullanmaktır. Bunu da “NEOM” projesinin fikri ikizi olan “Hadimu’l- Haremeyn Şerifeyn Kral Selman bin Abdulaziz el-Suud Hadis Akademisi” gibi kurumlar inşa ederek geleceğin ufkuna doğru ilerleme projesini, günümüze getirmeliyiz.

İtalyan Komünist Partisi’nin önceki lideri eski İtalyan Başbakanı Massimo D’Alema Sovyetler Birliği’nin çöküşünün etkenleri üzerine yaptığı uzunca bir konuşmada, Sovyetler Birliği’ni ortadan kaldıran unsurun bilim savaşı olduğunu vurguladı. Sovyet bilim adamlarının aldığı patentler, Amerikalı bilim adamlarının ortaya koyduğu patentleri yüzlerce kez geçmiştir.

Fakat şirketlerin, bilimsel zihnin yarattığı şeyleri satın almak için birbirleriyle rekabet ettikleri ve onu her alanda üretken güce katan Amerika’daki durumunun aksine, Sovyet hükümetinin, şirketlerin mülkiyetini tekelinde bulundurmasından dolayı, bilimsel zihnin yarattığı şeyler pratik bir uygulamaya dönüşmemektedir.

Daha da çarpıcı olan, Amerikan şirketleri, sadece kendi ülkelerinde olanı değil, dünyanın her yerinde bilimsel zihnin ürettiği şeyleri satın almak için birbirleriyle rekabet ediyorlar.

Bu, eski İtalyan komünist politikacının öngördüğü üzere Amerika’nın Sovyetler Birliği’ni yendiği gerçek savaştır.
İsrail Süveyş Savaşı’nda Fransa ve İngiltere ile güç birliği yaptığında, üzerine düşeni (saldırma) yapma karşılığında tek bir şey talep etti… bilim.

Fransa bu bedeli, öncelikle atom enerjisi olmak üzere her alanda ileri bilgi teknolojileri desteği ile sağlamıştır.
Biz Araplar sadece konuşuyor, geçmişin siperlerinde dönüp duruyor ve günümüzün dünyasını, geleceğin boyutunu görmek için başımızı yükseltmiyoruz.

Radikalizm, cehalet rahminden doğar. Yok edilmesi ise gelecek savaşı için, akılları harekete geçirmekle başlar.
Yenilenebilir bilimsel teknolojiye dayanan yeni dev projeler, yeni düşünce haritaları üretiyor ve fikri savrulmaların ürettiği vehimleri kendi kendine boğuyor.

“NEOM” öyle bir fikir ki; yeni düşünce haritaları üreterek, bilimsel anlayışta yeni bir aşamaya geçmeye kapı aralamak için, Arap entelektüelleri tarafından etraflıca ve derinliğine tartışılmayı hak etmektedir. Böylece hiçbir faydası olmayan sadece konuşma döneminin defteri dürülmüş olacaktır.