Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hudeyde Limanı’nın tehlikesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Balistik füzenin başkent Riyad’a doğru yönlendirilmesi, “Her şerde bir hayır vardır” kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü madalyonun diğer yüzü, meşru hükümeti desteklemek için 2015 yılından itibaren Suudi Arabistan öncülüğünde askeri koalisyonun Yemen’e müdahale etmeye başlamasından bu yana askıda kalmış bir meselenin çözülmesinde yararlı olacağını gösteriyor. Bu sorun, Husi milislerinin egemen olduğu ve bütün çözümleri reddettiği Hudeyde limanıdır.

Öncelikle balistik füze, Husilerin mühimmatlarının içerisinde mi yer alıyordu? Bütün istihbarat raporları buna “hayır” diyor. Füzenin kaynağı biliniyor mu? Aynı kaynaklar, füzenin İran’dan Ensarullah’a bağlı Husi cemaatine yapılan bir destek olduğunu söylüyor.

Geçen haftaki makalede Yemen’de gerçekten neler olduğuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletlerin (BM) belirsiz ve adaletsiz tutumları hakkında görüşlerimi ifade etmiştim. Bugün bu çelişkileri ispat eden ve soru çemberini genişleten başka bir tutumu ifade etmek için  konuyu yineliyorum.

BM’nin belirttiği gibi Hudeyde limanı, Yemenli siviller için bir can damarı konumundadır. Çünkü gıda ve tıbbi yardımların yaklaşık yüzde 80’i bu liman üzerinden yapılıyor. Bu nedenle BM, Yemen’de çatışan taraflara Hudeyde limanına zarar vermemelerini ve açlığın meydana gelmesinden endişe duyulduğu için limanı askeri hesaplarının dışında tutmalarını istedi.

Koalisyon, Yemen BM Özel Temsilcisi Veled Şeyh Ahmet’e Hudeyde limanının Yemenlilerin değil, Husilerin can damarı olduğunu dile getirdi. Çünkü Hudeyde limanı, İran’dan Husilere silah ve para kaçakçılığının yapıldığı bir kaynak mesabesindedir. Milislerin yağmaladığı ve gıda-ilaç kıtlığı yaşanan bölgelere özellikle de Taiz şehrine ulaşmasını engellediği gıda ve ilaç yüklü yardım gemileri bu limana demir atıyor.

Meşru yönetimi destekleyen koalisyon, geçen Mart ayında BM’ye, yardımların sahiplerine ulaşmasını garantilemek ve İran’dan silah girişini gözlemlemek için limanı kontrol etmesini önerdi. BM, Yemen’deki rolünün siyasi değil, insani olduğu gerekçesiyle bu öneriye olumsuz yanıt verdi.

Birçok nedenden dolayı BM’nin cevabı eleştirilebilir. Çünkü Suriye’de olduğu gibi savaşlarda siyasi rolün insani yardımlardan ayrılması mümkün değildir. Oysaki Yemen BM Özel Temsilcisi Veled Şeyh Ahmet, insani değil de siyasi bir rol oynuyor. Genellikle BM’nin çatışma bölgelerinde teşkil ettiği çok uyruklu gözlem birlikleri, BM’nin kuruluşundan beri bu çerçevede bilinen bir uygulamadır.

Daha da önemlisi, BM’nin Hudeyde limanındaki kontrol ve gözlem rolünden vazgeçmesi, insani yardımların gönderilme amacına hizmet etmiyor. Çünkü yardımlar, ihtiyaç sahiplerine ulaşmıyor. Bu durum, uluslararası barışın koruyucusu olarak BM’nin rolüyle çelişiyor.

BM, Hudeyde limanını kontrol etmeyi reddettikten üç ay sonra BM’nin uluslararası temsilcisi aracılığıyla  Yüksek Şura Meclisi oluşturmayı içeren alternatif bir plan önerildi. Meclisin üyeleri Yemen’deki siyasi tarafları temsil edecekler. Bu mecliste, birisi meclis başkanı olacak şekilde tarafsız kesimden oluşacak 3 veya 5 üyenin yanı sıra ; meşru hükümet, Husi, Ali Abdullah Salih’in ekibi ve Reform Partisi’nin birer üyeleri olacak. Meclis, limanı ve görevlilerin maaşlarını ödemek için gümrük vergilerini kontrol etmeyi üstelenecek. Meşru hükümet, planı onayladı. Çünkü söz konusu plan, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve silah kaçakçılığını önlenmesi için de bir uygunluk arz ediyor. Fakat darbeciler, aynı sebeplerden dolayı da bu planı reddediyorlar.

Riyad’a füze fırlatıldıktan sonra bütün bu senaryonun hızlı bir şekilde değişeceği ve limanın durumunun çözüme kavuşturulacağı varsayılıyor. Darbecilerin silah kaçakçılığı, hırsızlık yapmaları ve devletlere saldırmaları kabul edilemez bir şeydir. Çünkü BM, rolünün gereğini yapmayı erteliyor veya Husilerin reddedeceği, aylar süren çözümler tasarlıyor. Sanki bu çözümlerle ilgili son sözü Husiler söylüyor. Bu sayfanın; Yemen’in ve komşu ülkelerin yararına, savaşın gidişatı konusunda İran’ın etkisini sınırlayacak şekilde kapatılması gerekiyor.

Yemen’deki tek can damarı Hudeyde limanı değildir. İnsani yardımları karşılamak, hatta hükümet gözetiminde Yemen içerisindeki uzak yerlere bu yardımları ulaştırmak için hazırda başka limanlar bulunuyor. Özellikle Yemen topraklarının yüzde 85’i darbecilerden kurtarıldı. Barındırma merkezleri ve gönüllü dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarının bu rolü yerine getirmeleri mümkündür. Bu limanlar, Hudeyde’nin güneyinde bulunan ve Taiz’e yakın olan Muha, Güney Aden ve Mukalla limanlarıdır.

Eğer BM, insani yardımlar konusunda gerçekten kaygılanıyorsa; o zaman, BM’nin insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını garantilemesi için gayret göstermesi gerekiyor. Çünkü BM’nin rolü, sadece gemileri gıda maddeleriyle yükleyip göndermekle sınırlı değildir.

Hudeyde limanının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Zira bu liman; Yemen, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in güvenliği için bir tehdit oluşturuyor. Çünkü Hudeyde limanından Husilere gelen füzelerin menzili, yukarıdaki devletlerin başkentlerine kadar ulaşabilir. Bu çarpık gerçeği değiştirmek için dinsiz bir grubun füze saldırısı sonucu insani bir felaketin meydana gelmesini beklemek mümkün değildir.

Husiler, Babü’l-Mendep boğazında savaş gemilerine ve kruvazörlere saldırmak için bomba yüklü küçük teknelerle hareket ediyorlar. Husiler, deniz mayınlarını döşemek için dalgıçlar gönderiyorlar. Bu durum, boğazın güvenliğine doğrudan açık bir şekilde tehdit teşkil ediyor. Mayın döşemek, savaşların geriye bıraktığı en çirkin işlerden birisidir. Çünkü döşenen mayınlar, savaş bittikten sonra bile ertelenmiş ölüm vaatleri anlamına geliyor.

Ulusal güçlerin Hudeyde şehrine saldırıp burayı darbecilerden kurtarması ya da koalisyon uçaklarının gemileri karşılayamayacak şekilde limanı bombalamaları, sonra da sahilin kontrol edilmesi çözüm yoludur. Bunlar olmaksızın bölgenin kaderi ve güvenliği, İran dini liderinin işaretlerine bağlı kalmaya devam edecektir.