Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İnsanlık için yeni bir alarm | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Başkanı Donald Trump ve Kuzey Kore Başkanı Kim Jong-un, her şeyi yerle bir edebilecek bir savaşla birbirlerini tehdit edip hakaret yağdırdıklarında, insanlar endişeleniyor, Çünkü iki adamın mizacı sert ve ruh hali de uçuk. Her ne kadar mantık, yaptıkları konuşmaların tehdit ve korkutma amaçlı olduğunu, her ikisinin de “Samson seçeneğine” ve nükleer kıyıma başvurmanın tehlikesinin idraki içinde olduklarını söylese bile, yine de insanlar endişeleniyor. Amerika’daki bazı politikacılar ve medya yetkilileri, Trump’ın mizaç ve kişiliğinden endişe duyduklarını söylediklerinde, Başkana bir nükleer savaş başlatma yetkisi veren yasaları gözden geçirme çağrısında bulundular ve Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker’ın önceki gün senatoda bir duruşma düzenlemesi dikkat çekmiştir.

İnsanlar genellikle böyle manşetler için endişe ediyorlar, çünkü bir nükleer savaşın tehlikelerini biliyorlar ve sonuçta insanlığı yok edebilecek zararlar verebilir. Fakat bilim adamları ve uzmanlardan “iklim bombası!” ile ilgili uyarıları okuduklarında çoğu, yıkıcı etkileri insanlık ve geleceği için daha az tehlikeli olmasa da aynı endişe ve aciliyetle tepki vermiyorlar. Yirmi beş yıl önce, 1700 bilim adamı ve farklı ülkelerden uzmanlar, iklim değişikliği ve kirliliğin neden olduğu toprağa zarar verme, çöllerin yaygınlaşması, kötü kaynak kullanımı ve doğal kaynakların çevresel dengeyi bozacak kadar sömürülmesi sebebiyle ormanların azalması gibi nedenlerden dolayı “insanlığa karşı bir uyarı” başlattı. Bilim adamları ve uzmanlar aynı gün dünyadaki bütün devletleri, resmi ve gönüllü kuruluşlarını, dünyayı yıkıcı bir duruma ve insanlığa karşı bir tehdit haline getiren hızlı bozulmayı önleme adımlarını ve politikalarını benimsemeye çağırdı.

Kentleşmenin hızlanması ve kereste kullanımının artması sebebiyle oluşan ormanlık alanların daralması, çevre kirliliği, iklim değişikliği ve ozon tabakasındaki delikler gibi problemlerin azaltılması için atılması gereken adımlara işaret ettiler. Ayrıca, dünya nüfusundaki artıştan ve bunun sonucunda kaynak talebindeki artıştan, ağır kullanımdan kaynaklı topraktaki verimliliğin azalması ve sanayileşme faaliyetleri ve yakıt yanması nedeniyle gaz emisyonlarında artış ile balıkçılıktaki düşüşten bahsettiler.

O sırada bilim insanları ve uzmanlar, durumun bu minvalde devam etmesinin mümkün olmadığı, Aksi halde, insanlığın, arazinin giderek artan ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir duruma doğru ilerleyeceğini ve İnsanların yaşamları, hızlanan çevresel değişikliklerin olumsuz etkileri yüzünden tehdit altında kalacağı sonucuna vardılar.

Onlar, Dünya ve sakinleri arasındaki uyumu yeniden kurmak, hayvanların, ormanların ve balık kaynaklarının yok olmasını önleyen ekolojik dengeyi yeniden kurmak ve insanların üzerinde yaşadıkları gezegenin, artan ihtiyaçları karşılamasını sağlamak için bir dizi adım önerdiler.

Ancak bu uyarılar, insanları ve hükümetleri tehlikenin gerçek olduğuna ikna etmek için yeterli olmadı. Çevresel ve iklimsel felaketin boyutlarını ve hayatımız üzerindeki etkisini görebildiğimiz bir konuma gelene kadar, atılması gereken adımları görmezden gelmemiz mümkün değildir. Gerçekten de uygulanan bazı adımlar var, ancak birçok siyasetçi, özellikle sanayileşmiş ülkelerde, iklim politikalarının yüksek maliyetini üstlenmek ya da ekonomik faaliyetlerini sınırlamak istemediklerinden çok az ve yavaştı. İnsanların iklim riskleri konusundaki bilinçleri sınırlı olduğundan, politikacılar da davranışlarını değiştirmediler ya da iklimi, politikacılar üzerinde baskı oluşturabilecek önemli bir konu haline getirmediler.

1992’de çıkan ilk uyarıdan 25 yıl sonra bugün, 184 ülkeden 15.000’den fazla bilim insanı ve uzman, “insanlığın ikinci uyarısı” olarak gördüğü ve belki de hızlı çevre ve iklim değişiklikleri açısından daha tehlikeli bir konumda olduğumuzu ortaya koyan yeni bir bildiri yayınladı. Bilim insanları ve uzmanlar geçen Pazartesi günü “Science” dergisinde yayınladıkları bir mektupta “İnsanlık, beklenen çevresel zorlukları karşılamak ve çözmek için yeterli ilerleme sağlamadı. Daha da rahatsızlık veren husus, bu zorlukların çoğunun daha da kötüleşmiş olmasıdır.” dedi.

Bilim adamların dikkat çektiği endişelerin en başında geleni, felaket boyutuna varmış iklim değişikleri ve artık insanlarında somut olarak görebildikleri; sıcaklık derecesinde gözle görülür artışlar, mevsimler ve yağışlarda dalgalanmalar, artan kasırgalar ve sel baskınları, yükselen okyanus sıcaklıkları ve birçok adanın ve düşük ada kıyı kentlerinin artan sel baskını tehdidi altında kalması şeklinde sayabiliriz.

Bilim adamları bir kez daha bu değişiklikleri, orman alanlarının çöküşü, kirlilik, sanayi faaliyetleri, yakıt yakma ve et ve süt üretimi için sığır yetiştiriciliği ile ilgili tarımsal faaliyetlere bağlamıştır.

İlk uyarılardan bu yana 2 milyarın üzerinde nüfus artışı, azalan kaynaklar, düşen balıkçılık, dünyanın pek çok yerinde azalan toprak verimliliği ve gelecekteki savaşları tetikleyebilecek su kıtlığı gibi hususlarda bilim insanları bir kez daha alarm zilini çalmış oldu.

“İklim bombasının!” tehlikeleri artık somut olarak biliniyor, ancak hükümetler felaketi gidermek için yeterince bir şeyler yapmıyor ve düzenlenen tüm konferanslara rağmen atılan adımlar hala sınırlı ve yavaş. Nitekim Trump Yönetimindeki ABD gibi bir ülke, bilim adamlarının tüm bu endişelerine rağmen, İklim anlaşmasından geri çekilmeye karar verdi. Özellikle mevcut uygulamalar, insanın yaşadığı gezegeni tahrip etmesini dönüşü olmayan bir noktaya getirirse, üçüncü bir uyarı şansı kalmayabilir.