Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran tarzı ‘Monopoly’ oyunu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD işgalinin ardından Irak’ın yıkılışından sonra İran’ın Suriye, Irak ve Yemen’de kazandıklarını hatırlayın.

Ve Kuveyt, Suudi Arabistan ve Bahreyn’de kaybettiklerinden geriye kalanları muhafaza etmek için Rusya ve ABD ile yaptığı müzakereleri…

Tüm bunlar bana ‘Monopoly’ oyuncusunu hatırlatıyor.

Monopoly, oyuncunun gerekli durumlarda müzakerelerde kullanabilmek için çok sayıda gayrimenkul satın alıp tekelinde tutmaya çalışmasına dayanan çocukların ve yetişkinlerin oynadığı bir oyun.

Oyuncu, iflasa yaklaştıkça ve likiditeye ihtiyaç duydukça daha önemli gayrimenkullerini muhafaza etmek için vazgeçebileceği gayrimenkullerini satar.

Zeki oyuncu, ihtiyacından daha fazla gayrimenkul alır. Hatta gayrimenkullerini satmak zorunda kalsa bile, sahip olduğu bazı gayrimenkullerden vazgeçerek bu sayede daha önemli olanları koruyabilir.

Suriye’deki nüfuz bölgeleri üzerinde büyük oyuncular (Rusya ve ABD) arasındaki çözümler var gücüyle devam ediyor. Bununla beraber civar ülkeler (Ürdün, İsrail ve Türkiye), nüfuz bölgelerini ya da güvenli olduğunu düşündüğü bölgeleri paylaşıyorlar. İstisnasız hepsi, İran ve İranlı milislerin Suriye’den çıkartılmaksızın nihai bir çözüme ulaşılmayacağı konusunda hemfikirler. Yani İran’ın Suriye’de zorla elde ettiği gayrimenkullerinden vazgeçmesi gerekiyor.

Özellikle DEAŞ’ın merkezleri peş peşe düştü. Nusra Cephesi içinde bulunan Çeçenler gibi yabancı savaşçılar ve diğerleri, aileleriyle birlikte çatışmasızlık bölgeleri diye isimlendirilen anlaşmanın tamamlanması için Rusya ve ABD’nin himayesi dâhilinde ve gözü önünde ayrılmaya başladılar.

Şarku’l Avsat gazetesinin geçen Salı günü aktardığı haberlere göre, 8 Kasım’da Suriye’nin güneybatısındaki çatışmasızlık bölgesi hakkında Ürdün, Rusya ve ABD’nin Amman’da imzaladıkları tezkereden bahseden bildirinin fıkrasıyla ilgili olarak esas bir tartışma cereyan ediyor. Bu çerçevede bildiri, tezkerenin daimi bir barışı garantilemek için ateşkes girişiminin başarılı olmasını ve en nihayetinde de yabancı güçlerin ve savaşçıların bölgeden uzaklaştırmasını vurguladığını belirtiyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki bir yetkili, “Tezkere, Rusya, ABD ve Ürdün’ün bölgedeki yabancı güçlerin varlığını uzaklaştırmaya bağlı kaldıklarını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Rus RIA Novosti haber ajansının naklettiğine göre aynı yetkili, “Bu, İran güçlerini ve Hizbullah gibi İran tarafından desteklenen milisleri, Nusra Cephesi içerisinde yer alan yabancı cihatçıları ve bölgedeki diğer radikal grupları da kapsıyor” dedi. Aynı zamanda söz konusu yetkili, “Rusya; İran tarafından desteklenen milisleri muhaliflerin kontrolünde bulunan yerlerden, Ürdün sınırından ve Golan tepelerinden uzaklaştırmak için Suriye rejimiyle çalışmak konusunda son fıkrayı onayladı” diye açıklama yaptı.

İsrail merkezli istihbarat sitesi “Debka”, Rus ordusunun Suriye’nin Şam kırsalında bulunan Bi’r Kassab yakınındaki Hirbet Re’su’l-Var beldesinde bir üs inşa etmeye başladığını gündeme getirdi. İstihbarat sitesi, Rusya’nın İranlı güçlerin yardımıyla Suriye’nin güneydoğusunda yer alan Re’su’l-Var beldesinde yeni üssünü inşa etmeye başladığına işaret etti. Ayrıca mezkûr site, buna eş zamanlı olarak Ürdün’ün başkenti Amman’da Rusya ve ABD arasında gizli görüşmelerin başladığına ve Şam ve Ürdün arasında güvenli bölgenin kurulması için anlaşma tezkeresinin düzenlendiğine atıfta bulundu. Söz konusu site, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah’a işaret ederek tezkerenin maddeleri arasında Suriye dışındaki güçlerin Ürdün sınırından yaklaşık 30 km uzaklaştırılacağı maddesinin de yer aldığını belirtti. Fakat Özgür Suriye Ordusu gruplarının Rusya’ya gönderdiği tezkere ise, İran müttefiklerinin Ürdün’den 50 km uzaklaştırılmasını talep ediyor.

Monopoly’nin bu anlaşmayla, Riyad’a fırlatılan füzeyle birlikte bölgedeki son çatışmayla, Bahreyn’de patlayan petrol borusuyla ve bütün bunların Amman’da yayınlanan bildiriyle ne alakası var?

İran; Lübnan, Suriye, Yemen ve Bahreyn’de kendi mülkü olduğunu iddia ettiği gayrimenkulleri üzerinde müzakere kapısını aralıyor. Bu kapsamda İran, bazı Körfez ülkelerindeki çeşitli gruplarını harekete geçirebilir.

İran’a göre dokunulmayacak temel kaynakları muhafaza etmek için gerekirse Hasan Nasrallah da dahil hepsi, satışa ve pazarlığa sunulabilir. İran, ekonomik ambargo uygulanmaması ve İran Devrim Muhafızları’na dokunulmaması için müzakere yapıyor. İran; Suriye, Irak ve Yemen’deki konumunu korumak için müzakere yapıyor. Bütün bu gayrimenkullerin değerini artırmak ve bunları düzeltmek için müzakere yapıyor. Bu şekilde İran, takas yapan tarafa sunduğunda gayrimenkullerin fiyatlarını yüksek tutmak için bu mülklerin evraklarına hala sahip olduğunu gösterecek.

6-8 Kasım’da Yemen, Bahreyn ve Katif’de aniden meydana gelen çatışma, Amman’da bildiri hazırlamak için bir araya gelenlere İran’ın birtakım kazanımlar karşılığında vazgeçmeye hazır emlaklarının olduğunu ve Suriye’nin güneyinden yabancı güçlerin çıkartılmasına müsaade etmeyeceğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu çatışma, İran’ın pahalı bir şekilde satın aldığı “Suriye gayrimenkulü” üzerinde Bahreyn belki Yemen ve Katif gibi toptan satışa sunulacak gayrimenkuller karşılığında müzakere yapılabileceğini hatırlatıyor.

İran’ın Arap dünyasında hareket ettirdiği bu gruplar, İran gazını ihraç etmek için Akdeniz’de bulunan limanın tüm Husilere ve ailelerine eşit olduğunun ve Akdeniz hududunda bulunan askeri üs için Bahreyn Şiilerinin satışa sunulabileceğinin farkındalar mı?