Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

6 ay sonra İbadi’nin akıbeti ne olacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Geçtiğimiz hafta Irak Başbakanlık Ofisi, Haydar İbadi’nin başkent Bağdat’taki seçim kayıt bürolarından birisine müracaat ederek buradan seçim kartını teslim aldığını bildirdi. Tabi bu açıklamanın amacı, sadece kayıt yaptırmaya ve seçim kartı çıkartmaya teşvik etmek değildi. Bilakis bu açıklamada Haydar İbadi’nin Mayıs 2018’te yapılması öngörülen gelecek seçimlere katılmak ve ikinci bir iktidar dönemine daha aday olmak için kararlı olduğuna dair kuvvetli bir işaret var.

İkinci bir dönem için İbadi’nin önünde hiç bir engel bulunmuyor. Aksine ikinci iktidar dönemi, kesin gibi duruyor. İkinci iktidar döneminin gerçekleşmesini sağlayacak şu anki şartlar, önceden başbakanlık görevinde bulunanlar için mevcut değildi. Hâlihazırda silahlı ve güvenlik güçlerinin sayısı, geçmiştekinden çok daha fazla artmış bir durumda. “Özel oy” olarak bilinen bu güçlerin oyları, hem iktidarda bulunduğundan hem de silahlı kuvvetlerin genel komutanı olduğundan dolayı başbakan için adeta daimi bir garanti niteliğinde.

Diğer yandan İbadi’nin DEAŞ’ın işgal ettiği yerlerin tamamını geri alması, kendisini daha popüler bir hala getirdi. Bu popülerlik, referandum çerçevesinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yaşanan kriz ortamında IKBY dışında daha geniş bir çevreye yayıldı. Şimdi İbadi, siyasi bir tabana sahip bir hükümet oluşturacağı ikinci iktidar dönemi için bütün bunlardan yararlanmaya çalışıyor. İbadi, mezhepçiliği ve milliyetçiliği aşan ulusal bir koalisyon inşa etmek istediğini pek çok kez deklare etmişti. Aslında iktidar yolu, İbadi için hazırlanmış durumda. 2003 yılında Saddam Hüseyin rejimi devrildikten sonra devam eden siyasi denklemi parçalamak için, geçtiğimiz üç yılda birçok gelişme meydana geldi. Söz konusu bu siyasi denklem, mezhepçi ve milliyetçi bir örtüye bürünmüş siyasi ve partici paylaşıma dayalı bir denklemdir.

Geçmiş dönemlerde Bağdat’taki yönetim denklemi; Şii, Sünni ve Kürt üçgenine dayanıyordu. Dolayısıyla Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasında üç ayrı koalisyon teşekkül etti. Bu koalisyonlar, Bağdat’taki iktidar, nüfuz ve finans merkezlerine hükmederek siyasi sürecin gidişatını, uzlaşarak ve çoğu zaman da anayasa hükümlerine karşı çıkarak belirlediler. Ayrıca milliyetçi ve mezhepçi olmayan dördüncü bir paralel koalisyon var. Bu, yeterince aktif olmayan ulusal koalisyondur. (Eskiden Irak koalisyonuydu) Bu koalisyon, ilk üç koalisyonun uzlaşmasına ve anlaşmasına dayanıyor. Mezkûr koalisyon, hem iktidarda hem de muhalefette yokmuş gibi yaşamaya devam etti.

Bölüşmeye ve uzlaşmaya dayalı bu rejim, Irak’ı yönetmede başarısız oldu. Bu başarısızlık, dört koalisyon tarafından hem itiraf hem de kabul edildi. Ayrıca Irak, güvenlik, ekonomik ve sosyal bakımdan kötüleşti ve topraklarının üçte biri DEAŞ terör örgütünün egemenliğine geçti ki DEAŞ’la mücadele tamamen sona ermedi.

Şimdi bu rejim, çıkmaza ulaştıktan sonra başka bir yönde çalışmalar yürütüyor. Son yıllarda geleneksel koalisyonlar dağıldı. Artık Şii güçleri, ortak değil. Aksine Şii güçleri, hukuk devletinde (İbadi ve Maliki kanadı), Hikmet akımının ayrıldığı Yüksek Konsey’de ve “Şii” ulusal ittifakına karşı çıkan Sadr akımında olduğu gibi bölünmelere maruz kaldı.

Keza durum, Kürtler için de aynı. Goran Hareketi ve Kürt İslami Grubu (Komele), kendilerini Kürdistan koalisyonundan uzaklaştırdılar. Kürt koalisyonu içerisinde önemli bir güç olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), kurucusu ve lideri olan Celal Talabani döneminden itibaren bölünme tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.

DEAŞ örgütü, Sünni bölgelere saldırdığından ve Sünni kentlerdeki milyonlarca insanın göç etmesine sebebiyet verdiğinden bu yana Sünni güçler, dağınık bir haldeler. Irak güçleri, Sünnilerin yaşadığı kentleri terör örgütünün hâkimiyetinden geri almak için başlattığı operasyonların etkisiyle bu kentler, yıkıma maruz kaldı. Bu da Sünni kamuoyunun Sünni güçlere karşı öfkesine yol açtı. Çünkü Sünni kamuoyu, Sünni güçlerin kendi nüfuzunu kontrol edip idari ve mali yolsuzluk operasyonlarına katılmaya başladığını düşünüyor.

Öyleyse içinde bulunduğumuz bu şartlar, mezhepçiliği ve milliyetçiliği aşan bir koalisyon tesis etmek için Irak’ın önünde duran en iyi olanaktır. Özellikle bu, İbadi’ye verilmiş bir fırsattır. İbadi, yürütme organının başkanıdır. İbadi’nin Irak’ın içinde ve dışındaki itibarı, devamlı olarak ilerleme kaydediyor. Son günlerde İbadi, en popüler Şii güçlerden birisi olan Mukteda el-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi’nin apaçık desteğini aldı.

Diğer Şii ve Kürt güçlerle ve Sünni liderlerle DEAŞ işgal sürecinin ortaya çıkardığı yeni anlaşmaların yapılabileceğine dair bilgiler var. İyad Allavi liderliğindeki Ulusal Koalisyon ile bir tür anlaşma olacağı tahmin ediliyor. Bu anlaşmalar, ‘koalisyon’ yönetiminin önceki hükümet döneminde meydana gelen ve bir ölçüde şu anki hükümet döneminde de devam eden yönetim şeklinden farklı olmasını gerektiriyor. Önceki yönetim şeklinde kararlar, bireysel bir şekilde alınıyordu.

Kuşkusuz İbadi, son zamanlarda tekrar ettiği taahhütleri uygulamaya başladığı zaman, geniş bir ‘ulusal’ koalisyonu yönetme ve ikinci kez iktidara gelme şansını yakalayacaktır. İbadi’nin verdiği taahhütler ise, mali ve idari yolsuzlukla mücadele ve 14 yıldır gasp edilen paraların (yüzlerce milyar dolar olduğu tahmin ediliyor) geri alınması gibi vaatleri kapsıyor. Bu, son derece önemli bir meseledir ve halk tarafından açılması en çok istenilen ve ısrar edilen bir dosyadır. Fakat bu bağlamda İbadi’nin karşısında genel olarak İslami olarak nitelenen büyük bir engel duruyor. Yolsuzluk dosyasını açmasıyla birlikte İbadi, eşekarısı yuvasına yanan bir çomak sokan kişinin durumuna düşecek. Aynı şekilde devlet dışında silah taşımanın yasaklanması ve kanun otoritesinin empoze edilmesi de buna benziyor.

Diğer önemli bir durum ise, birlik hükümetiyle IKBY arasındaki ilişkidir. Irak’ın istikrarı ve DEAŞ sonrası süreçte kalkınmanın gerçekleşmesi, büyük ölçüde Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkiye bağlıdır. Erbil’in yanlış yapması durumunda meydana gelecek gerilim durumu, Irak’taki bütün gelişmeleri etkileyecektir. Belki de Erbil’den önce Bağdat aynı hatalara düştü. İbadi’nin bizzat bu sorunu düzelteceği yöntem, gelecek hükümetin doğasını ve Irak’ın gelecek 4 yılını belirlemede önemli bir rol oynayacaktır.