Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Lübnan’da Avn ve Berri arasındaki anlaşmazlık tekrar alevlendi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Saad Hariri hükümeti tarafından 1994 yılında mezun olan subaylara kıdem verilmesi hakkındaki kararname yeniden imzalandı. Anayasa uyarınca Sünni bir Başbakan ve Hristiyan bir Cumhurbaşkanı’nın kararnamelere Maliye Bakanı’nı da dâhil etmesi “Şii imzası” tartışmasını yeniden gündeme taşıdı. Zira bugün söz konusu kararnameye bu Şii toplumun önde gelen isimlerinden Bakan Ali Hasan Halil de dâhil edilmişti.

Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Halil’in imzasını görmezden geldiği iddiası tartışmaları alevlendirdi. Hariri’nin istifası ve ardından kararından geri adım atmasıyla ortaya çıkan krizde sular durulmaya başlarken bu durum Meclis Başkanı ile Avn arasındaki ilişkilere de yansıdı. Aynı şekilde Berri’nin Maliye Bakanlığı’na verilen kararlarda Şii kanadın da temsil edilmesi için verdiği önem de söz konusu durumdan etkilenmişti. Kalkınma ve Kurtuluş bloğundaki kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada Berri’nin defalarca Maliye Bakanlığı’nda Şii topluluğunun bir payı olduğunu savunduğuna dikkat çekti. Kaynaklar, “Bu konumda ısrar etmek, Maliye Bakanı’nın imzasını gerektiren bir kararnamenin imzalanmasında mezhep bakımından dengeyi de korumaktır. Bugün olanlar, bunun en iyi kanıtıdır” ifadesini kullandı.

Yargı kaynakları, Maliye Bakanı’nın iki lider ile birlikte herhangi bir kararname imzalamasındaki tek ölçütün bu uygulamanın gerektirdiği mali yükümlülükler olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’a yapılan açıklamada “Bu karar mali bir yük gerektiriyor ve Maliye Bakanı olmaksızın imzalanmışsa anayasal bir ihlal yapıldığı anlamına gelir. Bu durum gerekli değilse de imzası bağlayıcı değildi” dedi.

Kaynaklar, subaylara kıdem verilmesinin devlet açısından mali yük teşkil etmediğini ve bu nedenle Maliye Bakanı’nın imzasına ihtiyaç duyulmadığını belirtirken konunun gündeme gelmesinden duydukları şaşkınlığı ifade etti. Kaynaklar “Olanların daha önce bir benzeri yaşanmadı. Ancak bu kadar büyük bir etki yaratması da gerekmiyor. Eski cumhurbaşkanları tarafından Maliye Bakanı’nın imzası olmaksızın birçok kararın alındığının kanıtları var” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı’nın mezhep dengesine saygı gösterdiğine dikkat
çekti.

Kaynaklar olanların zamanlaması ve boyutları hususunda da dikkat çekti. Özellikle Arsal kırsalındaki terör örgütleriyle savaşan subaylara kıdem verilmesiyle eş zamanlı olduğunu belirterek Maliye Bakanı’nın imzası olmadığını hatırlattı. Ayrıca Bakanlar Kurulu’nun Tuğgeneral Saadallah el-Hamad’ı Yüksek Savunma Konseyi Genel Sekreteri olarak ataması ve başkomutanlık rütbesine yükseltmesi konusundaki kararnamenin de Maliye Bakanı tarafından imzalanmadığına dikkat çekti. Karara tepki verilmediğini vurguladı.

İddialar, 1994 mezunu subaylara kararname ile verilen hakların Hristiyan subayların lehine bir mezhep dengesizliğine yol açacağı yönünde. Kaynaklar da ordudaki subayların çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğuna dikkat çekerek mezhep açısından Ulusal Ordu Kurumu ile birlikte hareket etmenin uygun olmadığını söyledi. Öyle ki orduda 17 Hristiyan ve 60 Müslüman subayın olduğu vurgulandı.

Kaynaklar “Bu gerçekler, 1994 mezunu subaylara kıdem verilmesi kararnamesinin imzalanmasından sonra programlı bir şekilde ortaya atılan iftira ve tepkileri çürütmek için yeterlidir” ifadelerini kullandı.

Kalkınma ve Kurtuluş bloğu milletvekili Mişel Musa, Avn ve Berri arasındaki son kararname sırasında çıkan anlaşmazlığın özellikle tarafların tartışmalı konuların üstesinden gelinmesi için bir diyalog düzenlenmesini kabul etmesinin ardından yaşandığına dikkat çekti. Bunun taraflar arasındaki siyasi krize yönelik bir uyarı olduğunu düşünmediğini belirtti.

Merkezi Haber Ajansı, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Meclis Başkanı Nebih Berri’yi bir araya getiren olumlu ilişkilere değinirken, “Bir proje ya da konuyla ilgili iki takım arasında oluşan anlaşmazlık, konunun samimiyetini bozmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Ajans, konunun farklılıkların büyümesini ve anlaşmazlığa dönüşmesini isteyenler tarafından sömürülmesini engellemek için meseleyi hükümet oturumuna sunmayı önerdi.

Milletvekili Musa ise Maliye Bakanı’nın imzasına başvurulan yasal durumlara ve haklara ilişkin bir soruya cevaben, “Taif Anlaşması ve üç Lübnan oluşumu arasındaki denge kapısı, genellikle Şii topluluğundan gelen Maliye Bakanı’nın imzasının da Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile birlikte olması gerektiğini söylüyor. Bu sebeple durumun doğru olmadığını düşünüyorum” dedi.

Berri’nin Maliye Bakanı’nın imzasını görmezden geldiğine dikkat çekilen haberlerden sonra, “Avn dönemi” olarak bilinen subaylara kıdem verilmesi reddedildi.

Kaynaklar konuyla ilgili yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Bu subaylar, 1990 yılında askeri okula girdiklerinden itibaren adaletsizliğe maruz kaldı. Öyle ki o dönemki siyasi koşulların (o dönemde Mişel Avn hükümetini deviren askeri operasyonların) bir sonucu olarak, subayların bir kısmı okulu bırakırken veya göç ederken, askeri okula başlamaları da 1 yıllığına durduruldu. Okullarına geri döndüklerinde ise mezuniyet süreleri sebebiyle yapılan adaletsizlikler devam etti. Bu adaletsizlikler, partizan unsurların Taif Anlaşması’ndan sonra kabul ettikleri mezhep dengesi içermeyen siyasi çözümden kaynaklanıyordu. Aynı şekilde 1994 öğrencilerinin bir kısmı da çoğunluğu Müslüman olan parti heyetleri tarafından denge bahanesiyle sınıfta bırakılmıştı.”