Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Sosyal medya ve ülkeler arası ilişkiler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Sosyal medya hayatımızı en geniş kapılardan girerek günlük yaşamımızın detaylarının parçası haline geldi, hatta davranış ve tavırlarımızı da değiştirdi. Şüphesiz, sosyal medyanın etkileri bireyleri, aileleri ve toplumları etkilemekle sınırlı kalmamış, iş çevrelerine medyaya, politik çatışma ortamına tüm sonuçları ve karmaşalığı ile devlet ilişkilerine erişmiştir. Olgunun nispeten yakın bir tarihte ortaya çıkmış olması ve günümüzde bilinen haliyle yalnızca geçen yüzyılın doksanlı yıllarında ve yüzyılımızın başlarında bildiğimiz platformlarda ortaya çıktığı için (örnek olarak bir kaç isim vermek gerekirse, Messenger 1999’da, Facebook2004’te, YouTube 2005’te ve Twitter’da 2006’da) hakkındaki tartışma sürmekte ve etkileri hala tartışılmaktadır.

Herkes tarafından bilindiği ve neredeyse üzerinde ittifakla görüş birliği sağlandığından Sosyal medyanın avantajlarına burada değinmeyeceğim, ancak devletler arasındaki ilişkilere, toplum barışına ve güvenlik ve siyasi istikrar üzerindeki negatif etkilerine odaklanacağım. İlk başta Donald Trump’un Beyaz Saray’a girmesi ve Twitter’i sürekli şekilde kullanmaya devam etmesi ve bu platformdan faydalanarak dünyayı hatta yönetimindeki adamları şaşırtan ve zor duruma sokan politik pozisyonlarını ilan etmesiyle “Twitter politikası” olarak bilinen fenomen bugün ortaya çıkmış durumda.

Medya Trump’ın Twitlerinde ele almaya değer ve heyecan verici malzeme bulmuştur. Dünya çapında bir çok karar verici, ABD Başkanının düşüncelerini ve politik yönelimlerini görmek ve son felaketlerini ve krizlerini izlemek için uykudan kalkar kalkmaz en son twitlerini okumaya başlar. Geçen yıl, adam, bazı twitleri yüzünden, aralarında Amerika Birleşik Devletleri’nin müttefiki olan ülkeler dahil, birçok krize ve soruna neden oldu ve birçok ülke ile olan ilişkileri germe noktasına getirdi. Trump, twitleriyle, bu yılın ilk üç gününde, Pakistan ve Filistin Yönetimi ile bir kriz başlattı ve birçok gözlemcinin tehlikeli bulduğu şekilde, Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un’la alay etti. Örneğin Pakistan, Trump’ın “Size son 15 yıl içinde aptalca bir şekilde 33 milyar dolardan fazla yardım verdik, karşılığında yalanlar ve aldatmadan başka şey almadık.” dediği twit’ine olan öfkesini ifade etmek için ABD büyükelçisini çağırdı. Filistin Yönetimi ise, ABD başkanının mali yardımları kesmekle tehdit ettiği twitine yanıt olarak şantaj altına girmeyeceklerini Kudüs’ün altın ya da para karşılığına satılık olmadığını söyledi.

Kuzey Kore lideri masasındaki nükleer düğümeden bahsedince, Trump’ın aralarındaki twitter oyununun devamı niteliğindeki yanıtı dün sabah gecikmedi; “Onun tükenmiş ve açlık çeken rejiminden birisi lütfen onu bilgilendirsin. Benim de Nükleer Düğmem var ama onunkinden çok daha büyük ve güçlü ve benim düğmem çalışıyor.” Birçok gözlemci, ABD yönetiminin idarecilerinden birilerinin patronuna gidip fırtınalı politikalar ve tutumlar başlatmaması için Twitter kullanımını azaltmasını tavsiye edeceğini, Trump’ın tavsiyeye uyarak twitter silahını azaltacağını ümit etti, ancak son twitler sorunun hala sürdüğünü gösteriyor.

Trump ve sosyal medya meselesiyle ilgili olayın başka bir yanı da var; Rusya’nın, kamuoyunu aldatmak ve son Amerikan seçimlerini etkilemek amacıyla, gerek yalan haberler yayınlaması, gerek özel ve resmi cihazlardan belge ve e-mail sızdırarak sosyal medyayı kullanmasıyla ilgili tahkikatın sürmesidir. Aslında bu olay bir tek ABD’yi ilgilendirmez, bazı diğer ülkeler de seçmeni etkilemek için bazı mihrakların ve dış etkenlerin yalancı haber, önceden tasarlanmış hikayeler ve ilanlar yayınlamasından şikayetçi oldu. Konuyla ilgilenen kurumlar İngiltere’de AB’den çıkış referandumunu (Brexit) etkileme girişimlerini ele almış, Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde, seçim süreçlerini sosyal medya aracılığıyla etkileme girişimlerine dair raporlar da başka platformlarda tartışılmıştı.

Uydurma haberlerin, hikayelerin ve söylentilerin dolaşımı ülkeler arasındaki ilişkileri etkilediği gibi, halkın istikrarını ve güvenliğini ve toplumsal barışı tehdit eden ciddi bir sorun haline geldi. İnsanlar, kimliği doğrulanmadan veya gerçek kaynaklarını bile bilmeden konu ve haberleri sık sık ele alır ve dolaşıma sokarlar. Örneğin İngiltere’de, Pazar günü Observer gazetesinde “Servision” ajansı tarafından yapılan araştırmaya dayanarak yayınlanan bir habere göre, sosyal medya kullanıcılarının yüzde 50’sinden fazlasının, hikayelerini ve haber kaynaklarını tekrar dolaşıma sokmadan ve beğenmeden önce kaynaklarını doğrulamadıklarını kabul etti.

Konunun önemi ve tehlike arz edişi su götürmez bir gerçek, dış ülkelerin ve istihbarat kurumlarının sosyal medya üzerinden kamuoyunu etkilemesi önemli ve tehlikeli bir konu. İnsanların emin olmaksızın ve kaynağını araştırmaksızın haber ve hikayeleri dolaşıma sokması azımsanmamalı ve etkisi hafife alınmaması, derin bir şekilde araştırılması gereken bir olay. Bu fenomen sosyal medyanın hangi yöntemlerle kontrol altına alınması ve hangi kurumun sorumluluğunda olmasıyla ilgili zor ve karmaşık sorular üretiyor. Daha da önemlisi, bu tür siber tehlikelere girilmemesi ve başkalarının da tehlikeye sokulmaması için bireylerin ve devletin rolü sorgulanmalı, bu alandaki özgürlüklerin ve düzenleme (denetim) sınırlarının ne olması gerektiğiyle ilgili sorular sorulmalıdır.