Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Uzmanlar: İran’da devlet göstericileri şiddetle bastırmak istiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İranlı Avukat Nesrin Setuda, telefon aracılığıyla gerçekleştirilen röportajda, Şarku’l Avsat’ın İran’ın başkenti Tahran’da geçtiğimiz hafta yaşanan olaylara ilişkin sorularını cevapladı.

Setuda, geçtiğimiz hafta, başta İnklap Caddesi olmak üzere Tahran’ın birçok caddesinin çok sayıda göstericiye ev sahipliği yaptığına işaret ederken, görgü tanıklarının çok sayıda vatandaşın Tahran’daki belli başlı caddeleri doldurduğunu ifade ettiğini dile getirdi.

“İran halkı, kendi kaderini belirleme hakkını savundu”

İran’da geçtiğimiz hafta boyunca meydanları dolduran göstericilerin en belirgin talebi, rejimin yapısına ilişkin referandum gerçekleştirilmesi olmuştu. Setuda, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bu konuya dikkat çekerek, “İran’daki insan hakları aktivistleri yıllarca referandum ve halkın kendi kaderini belirleme hakkını savundu. Halkın kendi kararını özgür bir şekilde almak için referandum talebinde bulunması doğal bir durumdu” dedi.

Geçtiğimiz hafta, İran yönetiminden tutukluları serbest bırakmasını talep eden bir bildiri yayınlayan 6 aktivist arasında Nesrin Setuda da bulunuyordu. Setuda’nın yanı sıra, Muhammed Seyfzade, Şirin Abadi, Abdulkerim Lahici, Muhammed Evliyayi Ferd ve Mahmud Rahmani İsfahani’nin imzasının bulunduğu bildiride, “Bazı yetkililer tarafından yapılan açıklamaların sebep olduğu gerginlik üzerine, legal ve barışçıl gösterilere yönelik şiddet uygulanması nedeniyle, söz konusu yetkililerin görevlerinden alınmasını ve adil mahkemelerde yargılanmasını talep ediyoruz” ifadeleri yer almıştı.

Röportajda, bildiriye dair bilgi veren Setuda, şunları kaydetti; “Bildiri, yönetimin görmezden geldiği ancak vatandaşların hakkı olan barışçıl protestolar üzerine yazıldı. Yönetim, gösterilere karşı şiddet kullandı. 2009 yılındaki gösterilerde uygulanan şiddetin yeniden yaşanmasından korktuğumuz için biz de bu bildiriyi yayınladık. Bildiride, insan hakları ihlallerine dair çekincelerimizi vurguladık.”

“40 yılda yeni bir nesil oluştu”

Protestocuların referandum talebine ilişkin görüşlerini aldığımız bir başka İranlı aktivist-yazar Ali Keştekar, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “İran halkı din ve siyaseti birbirinden ayıran bir yönetim istiyor, dini müesseselerin devlet müesseselerine müdahil olmamasını talep ediyor. Bu talep, Molla rejimi yönetiminde geçen 39 yıllık sürede halkın genel talebi haline geldi. Halk, ülkedeki mevcut rejimin yolsuzluğa sebep olduğu, ülkeyi ilerletmekte aciz kaldığı ve ayrımcılığa sebep olduğu neticesine vardı” ifadelerini kullandı. Keştekar, sözlerini, “Bu Hükümet, insanları mezhep esasına göre ayırdı. Şii mezhebinin gerici ve ilkel yorumuna dayanarak ülkeyi yönetti. Bu yönetim, halkın bugünkü talepleriyle taban tabana zıt. Molla rejiminin hakimiyetindeki yaklaşık 40 yılda yeni bir nesil oluştu” dedi.

Keştekar, İran’daki son olayları ile ilgili şunları söyledi; “İran’da, sayısı 20 milyona ulaşan kültürlü bir halk tabakası var. Bu insanların 15 milyonu üniversite mezunu, 5 milyonu ise hala üniversite öğrencisi. Bu sayı, halkımızın özgürlük ve demokrasi arzusunu ortaya koyuyor. Bu insanlar, İslam Cumhuriyeti rejimini reddediyor. Gösterilerin büyük çoğunluğu da bu taleple gerçekleştirildi. Fakirlik, işsizlik ve gençlerin hayal kırıklığına rağmen halkın sokaklara inmesindeki en büyük sebep İslam Cumhuriyeti’ne olan öfkeydi.”

22 İran vatandaşı öldü, bin 700 protestocu tutuklandı

Röportajda, İran’daki gösterilerin geleceği ve Hükümet’in gösterilere yaklaşımına da değinen Keştekar, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Rejim, bugüne kadar her protestoya, şiddet, kurşun ve hapisle karşılık verdi. Son protestolarda da 22 İran vatandaşını öldürdükleri kendileri açıkladı. Resmi verilere göre, son günlerde bin 700 protestocu tutuklandı. Buna rağmen protestolar henüz bitmedi çünkü bahsettiğim eğitimli tabaka, 39 yıldır ilk kez özgürlük talebinde yalnız kalmadı. Bu kez, halkın bir çok kesimi protestolara katılarak özgür talebini yükseltti. Üstelik rejimin halk tabanı olarak bilinen çevreler bile bu seferki protestolara katıldı. Bu insanlar, kaybedecek bir şeyleri olmadan sokaklara indi.”

“Protestolar kolay kolay bitmeyecek”

İran rejiminin bu seferki protestoları kolay kolay bitiremeyeceğini söyleyen Keştekar, “Rejim bu protestoları bir süreliğine durdurmayı başarsa bile protestolar yeniden ortaya çıkacaktır. Çünkü, protestoların asıl saikleri fakirlik, işsizlik, mezhepçilik ve diktatörlüğe duyulan öfkedir. Bu durum devam ettikçe protestolar da devam edecektir” şeklinde konuştu.

“Protestolar, İran rejimi için sonun başlangıcı oldu” diyen Keştekar, “Rejimin sonunu getiren süreç belki 6 ay belki 6 yıl devam eder ancak nihayetinde bu süreç başladı” ifadelerini kullandı.

“Ruhani verdiği sözleri tutması zor”

Keştekar, röportajında, ayrıca, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, son günlerdeki tavrı hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, Ruhani’nin zor bir dönemden geçtiğinin altını çizdi ve şu hususlara dikkat çekti;

“İslam Cumhuriyeti rejiminde iki siyasi kesim vardır; bir kesim İran’ın Ortadoğu’da sürdürdüğü vekalet savaşını ve İsrail’i yok etme söylemini desteklemeyen Ruhani’nin başını çektiği siyasi kesimdir. Ancak, bu kesim şuanda güçsüz çünkü ülkedeki bütün güç İran Devrim Muhafızları Ordusu ve din adamlarının elinde. Bunu göz önüne aldığımızda Ruhani’nin zor bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Ruhani, İranlılara olumlu yaklaşmayı ve protestolara karşı şiddete başvurmamayı isterken, Ali Hamaney ve diğer din adamlarının yönlendirdiği siyasi kesim ise iç ve dış siyasetini olduğu gibi sürdürmek istiyor. Böyle bir ortamda Ruhani’nin kendi siyasetini uygulamakta başarılı olması imkansız. Dolayısıyla ekonomiyi düzeltme, işsizlik oranını düşürme ve İran’ın dış ülkelere müdahalesini önleme sözlerini de tutması mümkün gözükmüyor.”