Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Soğuktan ölenlere karşı sorumluluklarımız | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan sınırı yakınında soğuktan donarak ölmüş halde bulunan 12 Suriyeli mülteci, hiç kimsenin farkına varmadan ölen yüzlerce insandan sadece birkaçıdır. Suriye halkının katilleri, Ruslar, İranlılar, Esed güçleri, DEAŞ ve Nusra’nın yanı sıra hava koşulları, açlık, kaybolmuşluk ve soygundur. Evi başına yıkılmamış, gazdan boğulmamış ve savaşta öldürülmemiş kimse, ya kamplarda ya da kaçış yolunda ölebilir.

Günlük öldürme partilerine katılan şer güçlerinin karşısında duramıyorsak bile bu bizim mültecilere yardım etme sorumluluğumuzu ortadan kaldırmaz. Mültecilere yardım etmek, sorumluluğumuzun merkezinde yer alıyor. Görevimiz, kamplarda ve sığınaklarda trajik koşullarda yaşayan milyonlarca Suriyeliye yardım etmektir. Özellikle şu son günlerde sert iklim koşullarında Ürdün, Lübnan, Türkiye ve Suriye başta olmak üzere kamp ve çadırlarda kalan binlerce insanın olumsuz hava koşulları altında nasıl yaşadıklarını görüyoruz.

Maalesef radikal gruplar, Suriye devrimini yok etmekle yetinmeyip yardım faaliyetlerini de sekteye uğrattılar. Yardımda bulunan çeşitli kuruluşlar, faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Dolayısıyla mültecilerin sıkıntıları daha da arttı.

Toplumumuz, hayır çalışmalarını seviyor. Toplumumuzun ahlakında mertlik ve yardım eli uzatma var. Herkese bağışlarının nereye gittiğini ve nasıl harcandığını bilme imkânı verecek şekilde şeffaflık ve muhasebenin olduğu hayır kuruluşları aracılığıyla bu gönüllülük ruhunu canlandırmamız gerekiyor.

Suriye’de yaşanan iç savaş yıllarından önce Afganistan, Somali, Bosna-Hersek ve diğer yerlerde hayır çalışmaları, şüphelere yol açarak terör ve radikal grupların hatta şüpheli kuruluşların hayır faaliyetlerinin içine sızmasından dolayı uluslararası istihbarat organları tarafından takip edilmeye başlandı. Birçok kuruluş, baskılar nedeniyle çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı. Ayrıca hükümetler, kötüye kullanılabilir endişesiyle birtakım para toplama faaliyetlerini yasakladı. Maalesef bütün bunların sonuçları, sayıların büyük, kriz alanlarının geniş ve fazla olmasından dolayı bitkin hale gelen uluslararası kuruluşları beklemekten başka çareleri kalmayan, güç ve kuvvetleri bulunmayan mültecilere yansıdı. Yiyecek, giyecek, çadır ve tıbbi yardımların mülteci merkezlerine ulaştırılması meselesi, sağ salim ihtiyaç sahiplerine ulaşmayan zor bir görevdir.

Mülteci yardımları, bölgedeki hükümetlerin hırslarına maruz kaldı. Bazı hükümetler, mültecilere yapılan yardımları istismar ederek bu yardımların ticaretini yapıyor. Veyahut bu hükümetler içerisindeki şahıslar, yardımları gasp etmekten geri durmuyorlar. Bu da uluslararası kuruluşları, misafir eden ya da yardımların hükümetler aracılığıyla geçtiği bu sistem içerisindeki güç merkezlerinin baskısına maruz kalıyor.

Bölgemizdeki devletlerin sıkıntı çeken halklara yardım etme sorumluluğundan kaçınmak için ihmalkârlıklarını birbirlerini suçlamakla yetinerek bahane göstermeye başladıklarını görmemiz üzücüdür. Gönüllük ve bağışın ahlakımız ve mizacımızın bir parçası olması dışında bu, aynı zamanda bölge devletlerini gelecek felaketlerden koruyan sosyal ve insani dayanışma ağının bir parçasıdır. Bütün bölge, savaş ve trajedilerle daima tehdit ediliyor. Dolayısıyla bu güzel ahlakı canlandırmak, bugün refah içinde yaşayan halklar da dâhil olmak üzere herkes için bir garantidir.

Suriye ve Yemen başta olmak üzere diğer bölgelerdeki kardeşlerimiz, günlerini çetin şartlar içerisinde geçiriyorlar. Yaşamları, uluslararası ve bölgesel kuruluşların ve hayırseverlerin verdikleri şeylere dayanıyor. Hayır faaliyetleri alanında çalışanlar, mültecileri desteklemeye ve onlara yardım etmeye devam ettikleri için bizim takdirlerimizi hak ediyorlar. Bu çalışanların çoğu, dünya çevresinden gelen gönüllü kimselerdir. Belki de hayır çalışmalarında bulunanlarla yardım edenleri birbirine bağlayan tek şey, insanlık ve hayırseverlik ilişkisidir.

Açlıktan ve soğuktan ölenleri duyduğumuz zaman üzülüyoruz. Kendilerine yardım edebileceğimizden dolayı sıkıntılarına ortak olduğumuzu hissediyoruz. “Elden ne gelir!” ifadesi doğru değildir. Bir dolar, bir mültecinin günlük yaşam masrafı için yeterlidir.

Sonuç olarak gönüllü çalışma ve hayır faaliyetleri, milletlerin ilerlediğinin ve kuruluşlarımızın geliştiğinin bir göstergesidir. Yardım ve insani çalışmalarda başarılı olduğumuz zaman gelişen ve doğru yolda yürüyen bir millet olduğumuza inanabiliriz.