Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Davos, Trump’ı beklerken Modi, ‘küreselleşmenin meşalesini’ taşıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Başkanı Trump henüz Davos’a katılamadı ancak gölgesi Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) ilk gününe hâkimdi. Tartışmaların gölgesinde başlayan zirveye katılan ilk Hindistan Başbakanı Narendra Modi, bu yıl Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in ardından, korumacı politikalara karşı küreselleşme meşalesini taşıyor.

Davos’a katılan Çin Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında Trump’ın seçim vaatleri mevcuttu. Tecrit politikası eğilimleri ve korumacı politikalara karşı küreselleşmenin kazanımlarını korumaya yönelik yapılan çağrılar, Modi’nin, Trump’ın başkan seçilmesinden bir yıl sonra gerçekleşen forumun açılışında yaptığı konuşmada da yer aldı.

WEF açılışında konuşma yapan Modi, küreselleşmenin kazanımlarını savunarak ekonomik kalkınmanın en büyük faydalanıcısı olan siyaset ve ticarete yönelik iyimserliğini ifade etti. Hindistan Başbakanı konuşmasında bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı üç sorun hakkında uyarıda bulundu. Terör, gençlerin terör örgütlerine katılımı ve binlerce kişinin hayatını olumsuz etkilemeye başlayan iklim değişikliği ve sonuçları. Modi, Gandhi’nin ünlü ‘Evimin dört bir yandan duvarla kuşatılmasını, pencerelerimin kapatılmasını istemem. Her ülkenin kültürü bir bahar rüzgârı gibi serbestçe esebilmeli odamda’ cümlesini hatırlatarak “Bütün bu tehditlerin üstesinden gelmek için birlikte çalışmamız gerekiyor” dedi.

Davos’un ilk gününün ana konuşmacılar, ülkeler ve ekonomik bloklar arasında sınırlarını açık tutmaya ve serbest alışverişin teşvik edilmesi konusunda kararlı görünüyorlardı. 1997 yılından bu yana zirveye katılan ilk Hindistan Başbakanı olan Narendra Modi, ‘küreselleşmenin parıltısını yitirmeye başladığını’ söyledi. Modi ayrıca, “Korumacı güçler küreselleşmeye karşı başkaldırıyor. Küreselleşmeye karşı bu endişe verici durumun çözümü tecrit değil” uyarısında bulunarak ülkesinin dış yatırıma kapılarını açarak bir örnek oluşturacağı belirtti.
Modi, “Bugün küreselleşme sanki ters bir yolmuş gibi görülüyor. Bu tür zihniyetin ve yanlış önceliklerin olumsuz etkileri, iklim değişikliği veya terörizmden daha az tehlikeli değildir. Bunun çözümü, değişimi anlamak, kabul etmek ve değişen bir zamanda esnek politikalar geliştirmektir” ifadelerini kullandı.

Hindistan Başbakanı bu konuşmayı yaptığı sırada, ABD’nin Çin’den ithal edilen güneş panellerine ve çeşitli Asya ülkelerinde üretilen çamaşır makinelerine yeni gümrük vergileri uyguladığını açıklaması, Modi’nin endişelerinin yerinde olduğunu gösterdi.

Modi 3 önceliğini açıkladı

Hindistan’ın lideri durumdan memnun değildi ancak küreselleşmenin ‘çekiciliğini’ yeniden hayata geçirmek için üç önceliği vardı; tüm toplumları kapsayan adil bir küresel ekonomiye kavuşmak, siyasilerin ortak kurallara dayalı bir dünya sözü vermesi ve uluslararası örgütlerin, devletlerin politikaları, ekonomileri ve güvenlikleri ile daha yakından alakadar bir hale getirilmesi için reformlar yapmaları.

Öte yandan, Kanada Başbakanı Justin Trudeau WEF’te gerçekleştirdiği konuşmaya, 11 Asya-Pasifik ülkesi arasında yapılan ticaret anlaşmasının başarısını ilan ederek başladı. Kanada Başbakanı, konuşmasını, “Bu alkışlar, katılımcıların ‘ticari korumacılık’ ile karşı karşıya kalan bir anlaşmada yapılan müzakerelerin başarısına verdiği desteği gösteriyor” ifadeleri ile sürdürdü.

Trump’ın çıkmakla tehdit ettiği Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’na (NAFTA) yeni katılan Kanada’nın başbakanı Trudeau, “Güneyimizdeki komşumuza NAFTA’nın ne kadar iyi bir şey olduğunu ve sadece bizim değil hem kendi hem de dünya ekonomisine faydalı olduğu anlatmak için çok uğraşıyoruz. Ayrıca biz halkımıza faydalı olduğu sürece başka ticaret anlaşmalarına da son derece açığız” dedi.

Trudeau, diğer yandan küreselleşme ve mevcut küresel ekonomik düzenin, sıradan vatandaşlar ile zenginler arasındaki uçurumu genişlettiğine dikkat çekti.
Kanada Başbakanı, bunu aşmanın yollarından birinin kadınların iş alanındaki rolünden geçtiğini belirterek özel şirketlere kadınları işe alma ve destekleme çağrısı yaparken ülkelerden kadınları üst düzey görevlere getirmelerini belirtti. Trudeau ayrıca, maaşlarda, çalışan kadınlara yönelik cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizliği kınadı.

Bu yıl G7 dönem başkanı olan Kanada Başbakanı, ekonomik eşitliği sağlamak için ABD’nin GSYH’sına 1,75 trilyon dolar, Çin’in GSYH’sına 2,5 trilyon dolar eklenebileceğini ifade etti.

İlk görüşmeler iyimser ortamda gerçekleşti

Genel olarak, dün yapılan görüşmeler dünyadaki ekonomik toparlanma sayesinde iyimser bir ortamda gerçekleşti. IMF önceki gün yayınladığı uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından yapılan bir araştırmaya göre işverenlerin moralinin yüksek seviyelere ulaşırken, 2018 ve 2019 yılları için güçlü bir küresel büyüme öngörülüyor.

IMF, 2017 yılındaki yüzde 3,7’lik büyümeye kıyasla dünya ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıl yüzde 3,9 oranında büyüyeceğini düşünüyor.

Küresel büyüme konusunda iyimser tahminler sunan IMF Başkanı Christine Lagarde “Büyüme ve güçten dolayı biz kesinlikle cesaretli hissetmeliyiz, fakat bu bizi tatmin etmemeli. Çoğu insan ekonomik büyümenin dışında kalıyor” ifadelerini kullandı.

Küresel ekonomideki iyimser veriler, küresel mali krizden 10 yıl sonra yüzde 1’lik kesimin dünya servetinin çoğunu ellerinde bulundurması ve farklı gelirlerden olan herkesin haklarını aramaları gerektiğine yönelik Davos gibi seçkin toplantılara katılanlara yapılan uyarıların azalmasına sebep oluyor.

PwC, güven endeksinin dünya genelindeki şirket başkanları arasında rekor seviyelere ulaştığını gösteren araştırmasıyla IMF’nin olumlu görüşünü doğruladı. İngiliz yardım kuruluşu Oxfam tarafından yayınlanan raporda, milyonlarca insan ‘yoksulluk sınırında yaşamaya çalışırken’ birkaç varlıklı insanın son derece zengin olduğu küresel bir ekonomiden bahsetti. Oxfam’ın Direktörü Winnie Byanyima, ‘Çalışmayı ödüllendir, zenginliği değil’ adlı raporla ilgili olarak, “Milyarder patlaması, gelişen bir ekonominin işareti değil, başarısız olan ekonomik sistemin belirtisidir” dedi.

Papa’dan toplantıya ‘ekonomi’ vurgusu

Öte yandan Papa Francis foruma gönderdiği bir mektupla, “teknolojik ilerleme ve ekonomik büyüme üzerine yapılan tartışmalar, tüm insanlığın endişe duyduğu konuların yerine geçmemeli. Onuru kırılan milyonlarca insanın acı çekmesi karşısında sessiz kalamayız” ifadelerini kullandı.

Liderler Davos’ta

Pazartesi günü Versay Sarayı’nda Davos’a katılan çok sayıda şirket başkanı ile bir araya gelen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı Theresa May bugün Davos’a katıldı.

Davos eleştirilerine yanıt

Bazı eleştirmenlerin geçtiğimiz yıl belirttiği gibi forumun, dünya liderleri arasında önemini yitirmeye devam edeceği görüşü sürerken, forum en iyi politikacıları, işadamlarını cezbetmeye devam ediyor.

BM’nin Ortadoğu barış süreciyle ilgili koordinatörü de olan genel sekreter yardımcısı Norveçli diplomat Terje Roed-Larsen, 20 yıldır katıldığı Davos’taki forumun oturum aralarında Şarku’l-Avsat’a yaptığı açıklamada, “Davos, dünyanın başkentlerine 6 ayda yapılabilecek seyahatleri 6 güne sığdırdı. Çünkü siyaset ve iş dünyasından çok sayıda kişi buraya geliyor” ifadelerini kullandı. Davos’un ilk sabahı Norveç Başbakanı Erna Solberg ile bir araya geldiğini belirten Roed-Larsen Danimarka Başbakanı Lars Løkke Rasmussen, Tunus Başbakanı Yusuf Şahid, Arap Birliği eski genel sekreteri Amr Musa ve çok sayıda kişi ile görüştüğünü aktardı.

Şarku’l-Avsat’a verdiği demeçte, forumun gelecekteki öneminin zayıflaması ile ilgili yorum yapmaktan kaçınan Roed-Larsen, “Bu uluslararası forumun hiçbir rakibi yok. Kendisini bir dünya forumu olarak tanıttı ve bu itibarını korumayı başardı” dedi. Norveçli diplomat, “Forumun yeni başkanı Norveç eski Dışişleri Bakanı ve arkadaşım Borge Brende, Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab’ın başlattığı bu çalışmayı başarıyla sürdüreceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.