Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Türkiye’nin endişeli yanı: Afrin | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Beyrut: Nazir Rıza

Zeytin Dalı Operasyonu, Türkiye tarafından terör örgütü olarak nitelenen YPG militanlarının Türkiye-Suriye sınırından uzaklaştırılması hedefini adım adım gerçekleştiriyor. Operasyon, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığını güçlendirirken sınırın 30 kilometre derinliğinde kurulmak istenen güvenli bölgenin önünü de açıyor. Ankara, Suriye’nin kuzeyinde kendisine bağlı gruplar aracılığıyla Fırat Nehri’nin batısındaki hâkimiyet alanını genişletirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ABD Başkanı Donald Trump’a Münbiç bölgesindeki askeri kuvvetlerini çekmesi gerektiğini bildirdi.

Bu, her ne kadar Ankara’nın tek taraflı olarak başlattığı ve ABD’nin de sessiz kaldığı bir operasyon olarak görülse de gelişmeler Türkiye’nin Rusya ile anlaştığını ortaya koyuyor. Bütün bunlar olurken Esed rejiminin operasyona yönelik açıklamaları bir değişikliğe yol açmazken Kürtlerin Suriye’nin kuzeyinde özyönetim kurma ve siyasi çözüm sürecinin bir parçası olma hayallerini de suya düşürüyor.

Türkiye’nin yaklaşık bir yıldır süren Afrin operasyonu sinyallerinin ardından geçen hafta cumartesi günü Genelkurmay Başkanlığı, Kürtlerin yoğunlukta olduğu Afrin’e yönelik askeri operasyonun Zeytin Dalı Harekâtı adı altında başladığını ilan etti. Aynı saatlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, ABD’li ve Rus mevkidaşlarıyla operasyona dair bir takım görüşmeler yaptı. Ankara’dan yapılan açıklamada “Afrin operasyonunun hedefi sınırımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak, PKK/PYD ve DEAŞ terör unsurlarını Afrin’den çıkararak bölge halkını terörden kurtarmaktır” denildi.

Operasyonun başlangıcından bu yana sınırdaki Türk topçu birlikleri Afrin’in güneydoğusundaki Cinderes beldesi de dâhil sınıra yakın bölgeleri ve TSK tarafından desteklenen silahlı gruplar ile YPG unsurlarının sıcak temas bölgelerini top ateşine tutuyor.

Sıcak çatışmalar sınır boyundaki köylerle sınırlı kalırken Afrin’in yalnızca bir kez hedef alınması kasabayı civar köylerden gelen mültecilerin sığınağı haline getirdi.

YPG, geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada Afrin’i korumak için genel seferberlik ilan ederken bölge halkı ev ve iş yerlerine üzerinde “Sizinleyiz” yazılı sarı ve yeşil YPG bayrakları asarak Kürt militanlarla dayanışma gösterdi.

Operasyon, özel olarak Suriye’nin kuzeyinde daha önce Kürt ayrılıkçılar tarafından federal yönetim ilan edilen Afrin bölgesini kontrol altında tutan YPG militanlarını hedef alıyor. Ayrılıkçı Kürtler tarafından federalizm ilan edilen üç bölge Afrin, Ayn el-Arab (Kobani) ve Haseke kentini de içeren Cizre kantonları olarak biliniyor. YPG militanları, kontrol alanlarını Halep’in 70 kilometre kuzeyindeki Münbiç beldesine kadar genişletse de 30 Ağustos 2016 günü bölgede Fırat Kalkanı adı altında askeri operasyon başlatan TSK, Halep’in 30 kilometre kuzeyindeki el Bab kasabasını DEAŞ terör örgütünden alarak ayrılıkçı Kürtlerin kantonlarını Afrin ile birleştirme planlarını suya düşürdü.

Fırat Kalkanı Operasyonu’nun sona ermesinden sonra Türkiye, PKK’nın Suriye uzantısı olarak nitelediği YPG militanlarının varlığı nedeniyle Kürtleri Afrin’den çıkarma isteğini ortaya koymaya başladı. Türkiye’nin Afrin ile birlikte Münbiç’i de hedef tahtasına oturtması, Türkiye’nin kendisi için güvenli bir derinlik teşkil etmesini istediği Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib vilayetinin doğusundan, Fırat Nehri’nin batı yakasına kadar olan bölgeyi kontrol altına almak istediği yorumlarını güçlendirdi.

Münbiç operasyonu

Türk yetkililerin açıklamaları, Afrin operasyonunun Afrin’in ele geçirilmesiyle bitmeyeceğini, ABD tarafından korunan ve ABD üslerine ev sahipliği yapan Münbiç’e uzanacağını gösteriyor. Ancak Münbiç hedefi, Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin desteğiyle DEAŞ terör örgütünden kurtarılan herhangi bir bölgenin başka bir gücün nüfuzuna geçmesini istemeyen ABD engeliyle karşılaşacağı tahmin ediliyor.
Bölgeye yakın bir kaynağın Şarku’l Avsat’a verdiği bilgiye göre Kürtler, ABD’den Türkiye’nin Münbiç’e operasyon başlatmayacağına dair söz aldı. Söz konusu kaynaklar, ABD’nin Münbiç’ten vazgeçeceğine dair henüz hiçbir işaretin olmadığına dikkat çekiyor. Türkiye’nin Münbiç hakkındaki açıklamalarını “abartı” olarak niteleyen kaynaklar, Washington yönetiminin Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) askeri desteğini sonlandıracağına dair iddiaları yalanladığına dikkat çekti.

Siyasi Çözüm çabalarının sonu

Afrin’deki çatışmaların yansımaları, şu ana kadar operasyonun ABD’nin ısrar ettiği ayrılıkçı Kürtlerin de katılacağı bir siyasi çözüm sürecinin sonunu getirdiğini gösteriyor. Kürt ayrılıkçıların Cenevre sürecinden uzaklaştırılmasının ardından Rusya, Zeytin Dalı Operasyonu’ndan önce Kürt ayrılıkçıların ocak ayı sonunda Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenmesi planlanan Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’na katılacağını açıklamıştı.

Diğer yandan, Kürt bir yetkilinin, Şarku’l Avsat’a verdiği bilgiye göre Afrin operasyonundan sonra Kürtler, Soçi Konferansı’na katılmayı reddediyor. Yetkili, açıklamasında, “Bombardıman altındayken Soçi’ye gitmeyeceğiz. Türkiye, Rusya’nın desteğini alarak bizi bombalarken Rusya tarafından organize edilen ve Ankara’nın katıldığı bir Konferans’a neden gidelim?” dedi. Afrin’i Esed rejimine teslim etmeyi reddetmeleri sebebiyle Rusya’nın Afrin’i Türkiye’ye verdiğini öne sürdü.

Afrin operasyonunun siyasi sürece  etkisini gözlemleyen uzmanlar da operasyonun siyasi çözüm önünde engel teşkil ettiğini belirtiyor. Beyrut merkezli Şarku’l Avsat Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Hişam Cabir, konuya dair yaptığı değerlendirmede operasyonun Soçi Kongresi’ni etkisizleştirdiğini dile getirerek, Türklerin de Soçi sürecini istemediğine vurgu yaptı.

Türk – Kürt mücadelesi

Türkiye’nin Afrin operasyonunu yalnızca ulusal güvenlik açısından yapılmış bir operasyon olarak değerlendirmesine rağmen Kürtler, konuya daha karmaşık bir açıdan bakarak, bunun “Türklerin Kürtlere saldırısı” olduğunu iddia ediyor. Türkiye’nin bu tavrının sınır kesimlerindeki Kürtlere karşı mücadele eden İran’ın tutumuyla paralel olduğunu dillendiriyor.

Kürdistan Araştırma Merkezi Başkanı Nevvaf Halil, konuya ilişkin olarak, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede “Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yalnızca PKK ya da PYD’yi değil tüm Kürleri hedef alıyor” diyerek, Türkiye’nin geçmişte Iraklı Kürtlerin bağımsızlığına karşı takındığı tutumun, bölgede yaşayan Kürtlere karşı bakışını ortaya koyduğunu öne sürdü. “Türkiye, Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile iyi ilişkiler kurmasına rağmen referandum döneminde Kürtlere olan düşmanlığını belli etti” diye konuştu.

Afrin operasyonunun Suriye’deki çeşitli savaş bölgelerinden kaçarak Afrin’e sığınan 500 bin sivili hesaba katmadığına dikkat çeken Halil, “Afrin’in yüzölçümü 3 bin 830 kilometrekaredir. Bölgede 360 köy, 7 kasaba ve yarım milyon mülteci bulunmaktadır. Türkiye, burayı kontrol edebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Herkes bize sırtını dönse de kendimizi koruyabildiğimizi göstereceğiz. Bazıları bize marjinal kuvvetler olarak yaklaşarak bize karşı tavrını geçtiğimiz 10 yıldaki durumumuza göre belirliyor. Ancak bizim teröre karşı savaşta en fazla öne çıkan güç olduğumuz gerçeğini göz ardı ediyorlar. Türkiye, bizim gücümüzü çok iyi bilir” ifadelerini kullandı. “Kürt önderler, Suriye’deki olaylar boyunca yıkımı engellemek için mevcut durumu ve geleceğin gücünü gösterdi. Kürtler, ABD ile güçlü ilişkiler kurdu ve bölgede güvenilir bir müttefik haline geldi” değerlendirmesini yaptı.

Bununla birlikte bazı kesimler bölgenin dağlık coğrafi yapısının Kürt savaşçıları güçlü kılmasını göz önüne alarak Afrin’i “Kürt Dağı” olarak isimlendiriyor.

Operasyonun sınırları

Türkiye, operasyonun yalnızca Afrin ile sınırlı kalmayacağını ve son bir yılda bölgesel ve yerel bir cazibe merkezine dönüşen Münbiç’e uzanacağını defalarca vurguladı. Türkiye’nin bu tehditleri ABD’yi bölgeye ek kuvvetler göndermeye iterken, Rusya da Türkiye kontrolündeki bölgelerde sınır noktalarını Esed rejimine bağlı birliklere teslim etmeye hazırlanıyor. Münbiç, Kürt ya da Türkmen değil, bir Arap beldesi olması açısından da özel bir konuma sahip.

Münbiç Askeri Meclisi, 2017 yazında ABD’ye ait zırhlı askeri araçların Türkiye’nin tehditlerine karşı kasabaya konuşlandığını ve kasabanın artık ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin himayesinde olduğunu ilan etmişti.

Türkiye’nin Kürtlerin kontrolündeki Suriye sınırında güvenliğini emniyet altına alma stratejisi iki ana hata ayrılıyor. Birincisi, Fırat’ın batısından Akdeniz’e kadar uzanan 500 kilometrelik sınır hattına kendisine bağlı muhalif savaşçıları yerleştirerek burada bir güvenlik bölgesi almak. İkincisi ise bu bölgeye Ayn el-Arap’tann ( Kobani ) Irak sınırına kadar uzanan Fırat’ın doğu kısmını da eklemek.

Ankara’nın Kürt ayrılıkçılara dair kaygıları, Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Esed rejimini Suriye’nin kuzey kesimindeki bazı bölgeleri PKK kontrolüne bırakmakla suçladığı 2012 yılında başlamıştı. Sınır boyunda Kürtler tarafından bir özyönetim kurulmasından çekinen Ankara, PYD ve silahlı kanadı olan YPG’yi terör örgütü olarak nitelendirerek, iki örgütün on yıllardır kendisine karşı savaş yürüten PKK’nın Suriye uzantıları olduğunu belirtiyor.

Afrin’e karşı İdlib

Uzmanlar, Halep savaşı döneminde “Türkiye Fırat Kalkanı operasyonuna karşılık Halep’i Esed rejimine teslim etti” iddialarını hatırlatıyor.

Suriye Uzmanı Doktor Cabir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede “Esed rejimi güçlerinin İdlib’in güney kırsalında ilerleyişe geçerek Ebu Zuhur askeri havaalanını ele geçirmesine karşı Türklerin Afrin operasyonuna başlaması, ortada bir takas olduğunu gösteriyor” dedi. “Rusya, Esed rejiminin İdlib’i yeniden ele geçirmesini kapsayan bir çözüm üzerinde duruyor. Bu da, Rusların Türkiye tarafından Afrin’e operasyon düzenlenmesine yeşil ışık yakmasına sebep oldu” ifadelerini kullandı.

Afrin, Kürtlerin Öz Yönetim tecrübesi

Suriye’de savaşın başlamasıyla birlikte rejim güçlerinin çekildiği Afrin, Kürtler açısından özyönetimlerini tecrübe etme bölgesi halini aldı. Halep’in kuzeybatı bölgesinin en uç noktasında, Türkiye sınırında bulunan Afrin, kuzey ve batıdan Türkiye sınırı ile çevriliyken, doğusunda muhalif grupların kontrolündeki Azez ve Mare var. Güneybatısında ise rejim güçlerinin kontrolündeki Nubl ve Zehra kasabaları var.

Bölgeyi Halep’in merkezine bağlayan 60 kilometre uzunluğundaki tek yol, rejim güçleri kontrolündeki Şii kasabaları Nubl ve Zehra’dan geçiyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre bu yol kuşatma altındaki Afrin’in nefes borusu konumunda. Yol çoğu zaman açık olsa da bazı durumlarda Şii militanlar tarafından kapatılıyor.

Esed rejiminin savaşın erken dönemlerinde bölgeden çekilmesi, ayrılıkçı Kürtlere ilk kez bir özyönetim tecrübesi imkânı verdi. Onlar da bu fırsatı kaçırmayarak 1999 yılında Türkiye tarafından tutuklanarak hapse atılan Abdullah Öcalan’ın posterlerini resmi binalara astı. Bölgede Yerel Meclisler ve Belediyeler kuran ayrılıkçı Kürtler, anadillerini de bu sayede konuşmaya ve kendi eğitim ve kültür merkezlerini açmaya başladılar. Ayrılıkçı Kürt gruplar, Uluslararası Koalisyon Güçleri gözetiminde SDG yapılanmasına katılarak Kuzey Suriye’deki hâkimiyet alanlarını genişletirken, Afrin ise Kürtlerin en önemli üç kantonundan biri olarak kaldı.