Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Soçi çağrısına dair Rus taslağı! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, 29-30 Ocak’ta Soçi’de düzenlenecek Ulusal Diyalog Kongresi’ne katılacağını açıkladı. Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) ise konferansı boykot etme kararı aldıklarını duyurdu.

Bu bağlamda Şarku’l Avsat, Moskova tarafından hazırlanan taslak bildirisine ulaştı. Bildirinin, 1.500 katılımcının “Şam’a yönelik yaptırımların kaldırılması, yeniden imar konusunda gerekli adımların atılması ve mültecilerin ülkelerine dönüşü” çağrısını içeren Soçi kongresinin kapanışında yayınlanacağı duyuruldu.

New York’taki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’ne üye devletler arasındaki tartışmanın ardından Guterres, Soçi’ye katılmak isteyenlerin diplomatların taleplerine olumlu cevap verdi.

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Soçi kongresinin, Cenevre’de BM himayesinde gerçekleşecek barış görüşmelerinin canlanmasına katkıda bulunacağına inandıklarını belirtti. Kongreye Moskova’daki Batı elçilik diplomatlarının yanı sıra Lübnan, Irak, Ürdün gibi bölgesel devletlerin ve İran, Türkiye gibi Astana sürecindeki garantör devletlerin temsilcilerinin katılması bekleniyor.

Öte yandan Guterres’in Soçi kararı, MYK’nın bazı üyelerine karşı bir “yıldırım” niteliğinde görüldü. Zira karar, Soçi kongresini boykot eden muhaliflerin açıklamalarından sadece birkaç saat sonra açıklandı.

MYK Başkanı Nasır Hariri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bölgesel ülkelerin “konferansa katılım gerekliliği” ve “iç siyasi sürecin değiştirilmesi” konusundaki “tavsiyelerine” karşılık vermedi. Ayrıca Guterres tarafından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a gönderilen bir mektupta, şartlar yerine getirilmediği takdirde, diğer Batı ülkelerinden konferansın boykot edilmesine dair bazı önerilerin geldiği belirtildi. Bu bağlamda kaynaklar, “Ruslar, kongrede BM ve Hariri’nin heyetinin bulunmamasının, kongrenin başarısızlığı anlamına geleceğini biliyor. Nitekim Ruslar açısından Soçi’nin başarısızlığı felaket olacak. Çünkü bu durum ‘Rusya, askeri zaferini politik bir zafere dönüştüremiyor’ anlamına gelecektir” ifadelerini kullandı. MYK’nın en önemli bileşenlerinden olan Suriye Ulusal Koalisyonu Enformasyon Birimi Başkanı Ahmed Ramazan da twitter hesabı aracılığıyla “BM ve Suriye ile bağlantısı olan ülkelerle düzenlenen müzakere maratonunun ardından MYK, Soçi’deki toplantıya katılmama kararı aldı. Rusya, konferansı pazarlamada başarısız oldu” ifadelerine yer verdi.

Guterres’in kriterleri

Guterres’in belirlediği kriterler arasında, son iki gün içinde Viyana müzakereleri sırasında Beşar Caferi başkanlığındaki hükümet heyetinin “yapıcı katılımı” ve anayasanın derinlemesine incelenmesi de yer alıyor. Batılı ülkeler, “Rusya, Soçi’yi gerçekten kurtarmak istiyorsa, eylemlerine sıkıca bağlanmalıdır” iddiasında bulunurken, anayasadaki hareketlilik için Şam’a baskı uygulanması gerektiğini savunuyor. Ancak Batılı diplomatlar, geçtiğimiz ay uluslararası bir elçilik aracılığıyla BMGK’ya sunulan teklifi eleştirmek üzere Caferi’nin, De Mistura ile görüşmelere başladığını duyurdu ve hükümet heyetini, 8. Cenevre müzakerelerinin başarısızlığından sorumlu tuttuğunu belirtti. Aynı şekilde Caferi, Şam’ın mevcut mekanizmalar, kuruluşlar ve Halk Meclisi mekanizmalarını içeren “anayasa reformu” konusundaki tutumunu yineledi.

Viyana görüşmelerinin ikinci gününün sonunda, De Mistura, görüşmenin sonuçları hakkında BM’ye bilgi verirken, Guterres de 29- 30 Ocak’ta Soçi’de düzenlenecek Ulusal Diyalog Kongresi hazırlıklarına dair açıklamalara değindi. Bu bağlamda Sözcü Dujarric’in aktardığına göre, Rusya Federasyonu tarafından yapılan açıklamada, “Soçi’nin sonucunun Cenevre’ye taşınacağı ve sürecin BMGK’nın 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye görüşmelerinin gidişatına katkıda bulunacağı belirtildi. Öte yandan Guterres, Dışişleri Bakanı Lavrov’a Soçi’ye katılım “kriterlerini” kapsayan bir mektup gönderdi. Mektupta şu ifadelere yer verildi; “İlk olarak, Anayasa Komitesi, Suriye uzmanları, sivil toplum kuruluşları, bağımsız kişiler ve kadınların yanı sıra Suriye müzakereleri, hükümet ve muhalefet temsilcilerinden oluşacak. Zira Suriye’deki etnik ve dini unsurların doğru bir şekilde temsil edilmesine özen göstermeliyiz. İkinci olarak, BM himayesindeki Cenevre sürecinde, Anayasa Komisyonu’nun nihai şeklinin oluşturulmasına dair görevler, ölçütler, yetkililer, uygulama kuralları ve kriterler konusunda bir mutabakat sağlanmalıdır. Üçüncü olarak, Anayasa Komitesi’ne yeni anayasa taslağının hazırlanması görevi verilmelidir. Ulusal Kongre, ulusal diyaloğu denetlemeli, anayasa taslağını gözden geçirmeli ve daha sonra halk onayına sunmalıdır. Dördüncü olarak, Soçi Ulusal Kongresi yalnızca bir kez gerçekleşmelidir. Ve kongrenin her türlü sonucu, BM himayesinde Cenevre’ye taşınmalıdır”. Aynı şekilde Sözcü Dujarric, Moskova’nın “Soçi’nin sonucunun Cenevre’ye taşınacağı ve sürecin BMGK’nın 2254 sayılı kararı çerçevesinde ilerleyeceği” konusunda taahhütte bulunduğunu söyledi. Ayrıca Batılı ve bölgesel ülkeler, 2254 sayısı karar uyarınca evlerini terk etmiş birey ve mültecilerin katılımıyla seçim sonuçlarının kabul edilmesi de dahil, BM’nin seçim sürecini A’dan Z’ye kontrol etmesi gerektiği yönünde ısrarda bulunuyor.

İki belge, üç komite

Viyana’daki “yapıcı katılım” da dahil, Guterres’in kriterlerinin hiçbirinin karşılanmadığı açık. Bu nedenle gelecek yönlendirmesi, iki belgeyi içeren Soçi kongresinin sonuçlarının iyileştirilmesine odaklanacak. Bu bağlamda Mistura tarafından belirlenen 12 ilkenin onaylanmasını kapsayan kapanış bildirisi, Mistura’nın danışmanı Vitaly Naumkin’in hazırladığı ve Suriye halkına çağrı yapan taslağa dayandırıldı. Ayrıca bildiri, Soçi Kongresi Komitesi, Anayasa Komisyonu ve Seçim Komisyonu olmak üzere üç komitenin kurulmasını ön görüyor.

Elde edilen bilgilere göre, odak noktası Soçi kongresi belgesinin özeti, yani kapanış bildirisi olacak. Bu çerçevede taslak bildirisinde, “BM gözetiminde ve 2254 sayılı karar uyarınca siyasi çözüme katkıda bulunmak hedefiyle anayasal reform sürecini üstlenecek geniş bir temsilcilikten oluşan Suriye Arap Cumhuriyeti heyetini ve muhalefet heyetini kapsayan Anayasa Komisyonu kurma konusunda anlaştık. Bu nedenle BM Genel Sekreterinden, Cenevre’deki Anayasa Komitesinin çalışmalarına katkı sağlaması için özel Suriye temsilcisini görevlendirmesini istiyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Moskova’nın önerisine göre, BM, Mistura’nın ekibi ve Batılı devletlere 2254 sayılı karar uyarınca Anayasa Komisyonu’nun oluşturulması, görev ve üyelerinin belirlenmesi çağrısı yapıldı. Aynı şekilde muhalefet blokları da Cenevre bildirisinin, Soçi belgeleri kapsamında olması konusunda ısrar ederken, bu durumun Cenevre müzakerelerinin bir parçasını oluşturduğunu ifade etti.

Öte yandan Suriye muhaliflerinin ve destekçilerinin, Soçi belgelerinin beşinci ve yedinci fıkrasını ele almaları bekleniyor. Öyle ki yedinci fıkra, “anayasa ve üst düzey beyanlara bağlı olarak görevini yerine getiren bir ulusal ordu” kurulmasını ön görüyor. Bu çerçevede ordunun görevinin, ulusal sınırları ve insanları dış tehditlerden ve terörizmden korumak olduğu belirtildi.

Bu kapsamda muhalefet partileri, ordunun siyasi eylemlerde tarafsız olması ve hiziplerini “yeni ordu” kapsamında birleştirmesi önerisinde bulundu. Şam ise, teröre karşı savaşta Suriye ordusunun tamamına destek çağrısı yaptı.
Beşinci fıkra ise, devletin, ulusal birlik ve sivil barışa, kapsamlı kalkınmaya destek vermesi, “yerel yönetim birimlerinde adil bir temsil ile dengeli” bir şekilde hareket etmesi gerektiğini içeriyor. Öyle ki hükümet heyetleri, Adem-i merkeziyetçilik ve yerel yönetim ilkeleri uyarınca, Kürtler tarafından önerilen federalizm ilkesini reddetme hususunda mutabık kaldı.

Diğer taraftan Suriyeli taraflar arasındaki anlaşmazlık, yerel yönetimin bölünme uyarısına ilişkin sınırlarına ve yetkilerine dayanıyor.

Soçi çağrısı

Kongrenin kapanışı için Moskova tarafından hazırlanan bildiri metni şu şekilde:

“Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne katılanlar olarak biz, Suriye’deki terörle mücadelenin sona yaklaştığına inanıyoruz. Bu savaşta binlerce ev, okul, hastane, fabrika ve atölye yerle bir oldu. Demiryollarında, elektrik şebekelerinde, çeşitli hizmetlerde, ibadet merkezlerinde ve tarihi anıtlarda büyük hasarlar oluştu. Bu şiddetli sorunlar, ülkenin büyük kesimlerinde tehlikeli olmaya hala devam ediyor.

BM ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını savaş izlerinin yok edilmesine ve Suriye’nin yeniden imarına katkıda bulunmak için gıda, tıbbi malzeme ve diğer temel ihtiyaçları, inşaat malzemeleri, endüstriyel ve tıbbi cihazları sağlamaya, mayınları temizleme operasyonları düzenlemek üzere ek önlemler almaya çağırıyoruz.

Suriye’nin barış ortamına geri dönmesi, halkın acılarına son verilmesi, mülteci ve evlerinden olmuş göçmenlerin topraklarına geri dönüşü için gerekli koşulların yaratılması, genel olarak Ortadoğu’daki duruma da yansımaktadır.

BMGK’nın 2254 sayılı kararı uyarınca siyasi uzlaşmanın sağlanması amacıyla ciddi bir Suriye- Suriye diyaloğunun oluşturulmasında kaydedilen ilerleme ışığında, Suriye’ye yönelik tek taraflı yaptırımların kaldırılması çağrısı yapıyoruz. Bu durum, ülkenin yeniden inşası da dahil, insani ve ekonomik sorunların çözülmesine vesile olacaktır.

Washington Avrupalı ve bölgesel müttefikleriyle siyasi geçişin sağlanmasına dair yeniden yapılanmaya katkıda bulunacak bir belge hazırladı. Cenevre bildirisi ve 2254 sayılı karar uyarınca BM himayesindeki ilgili taraflar arasında müzakere yoluyla ciddi ve kapsamlı bir siyasi süreç ortamı sağlandığında ve geçişe izin veren tarafsız bir ortam yaratıldığında söz konusu bu devletler, ‘Suriye’nin yeniden imarına katkı sağlamaya hazır konumdadır.”