Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Türkiye sınırındaki köylerin büyük bir çoğunluğunda kontrolün sağlanmasının ardından Afrin’de sürdürülen ‘Zeytin Dalı Harekatı’nı genişletmeye hazırlanıyorlar.

Polis Özel Harekat ve Özel Kuvvetler’in Zeytin Dalı Harekatı güçleriyle birlikte saha operasyonlarına katılmak üzere dört gün önce Afrin’e gönderilmeye başlanmasının ardından TSK, Afrin yakınlarındaki Raco bölgesinde yaşayan sivillerden güvenliğin sağlanması için bölgeyi terk etmelerini istedi.

ÖSO’ya bağlı Hamza Tugayları tarafından önceki akşam yapılan açıklamada özel kuvvet güçlerinin askeri operasyonu desteklemek üzere Afrin’e girmeye hazırlandıklarını duyuruldu. Hamza Tugayları’nın resmi Twitter hesabı üzerinden yapılan açıklama “Bugün Hamza Tugayları, Kırmızı Bereliler özel kıvvetler takımı eğitimlerinin ardından Afrin’e girmeye hazırlanıyorlar” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada Kırmızı Bereliler’in 600 kişiden oluştuğu, meskun mahal eğitimi gördükleri ve Afrin operasyonunu destekledikleri belirtildi.

ÖSO’ya bağlı Kırmızı Bereliler, Afrin’deki Zeytin Dalı Operasyonu’na katılmak üzere Türk Özel Kuvvetleri tarafından eğitildiler.

ÖSO geçtiğimiz İdlib’in kuzey kırsalında Cenderes civarında bir yol açmayı başardı. Bu yol ile Halep’in batı kırsalındaki Azez’i Şiran hattına bağlayan ÖSO bölgedeki onlarca köyün kontrolünü ele geçirdi. ÖSO güçlerine bağlı gruplar, aynı zamanda mayınların temizlenmesinin ardından tamamen devralınan Umranlı köyünü de kontrol altına aldılar. Böylece gruplar, Türkiye sınırındaki alanın kalan kısmına yaklaşmış oldular. Zeytin Dalı Harekatı kapsamında bir şehir merkezi, 83 köy, 6 çiftlik, 20 stratejik dağ ve tepe ile YPG’ye ait bir üs özgürleştirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırındaki Gaziantep ve Şanlıurfa’da partisinin destekçilerine yaptığı iki ayrı konuşmada Zeytin Dalı Harekatı’nın ‘bölge terör örgütlerinden tamamen temizlenene kadar devam edeceğini’ söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı Operasyonu sonrası tıpkı Fırat Kalkanı’ndaolduğu gibi bölgenin gerçek sahiplerine verileceğini sözlerine ekledi. ABD’ye göndermede bulunarak bölgedeki terör örgütlerini destekleyen bazı uluslararası tarafların görüşlerini eleştiren Erdoğan, “11 bin kilometreden kalkıp gelenler, maaşlarını verenler, kusura bakmasınlar. Bizimle müttefikimizseniz müttefikliğinizin gereğini yapın, değilseniz onu söyleyin. Biz müttefiklerimiz ile birlikte yürüdük, ihanet etmedik. Bize ihanet edenlere saygımız olmaz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan konuşmasında Doğu Guta ile ilgili olarak, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i katil olarak nitelendirerek, “Şu anda Suriye’de Esed’den bahsediliyorsa, Esed katil. Zira 1 milyona yakın vatandaşını öldüren bu değil mi? Kimyasal silahlarla, bunun yanında konvansiyonel silahlarla kendi vatandaşını öldüren bu değil mi? Dünya bu adama nasıl sahip çıkıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün yaptığı açıklamada Doğu Guta’daki yaralı ve hastalar için “Doğu Guta’dakileri bize verin” dediklerini, Türkiye’deki hastanelerde tedavi ettirmek istediklerini aktararak, “Her fırsatta Türkiye’ye demokrasi, hukuk ve insan hakları alanında ders vermeye çalışan ülkeler ve kurumlar, Suriye’de olanlara sessiz kalıyorlar” eleştirisinde bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım da yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin Afrin halkından yaklaşık 350 bin mülteciye ev sahipliği yaptığını, bölgenin YPG ve DEAŞ unsurlarından temizlenmesinin ardından evlerine geri döneceklerini belirtti.

Gölcük Yeni Tip Denizaltı Projesi 3. Gemi ‘Murat Reis’in ilk kaynak töreninde konuşan Başbakan Yıldırım, Afrin bölgesinin tam anlamıyla arındırılmasının ardından evlerini terk etmek zorunda kalan ve şu anda Türkiye’de ağırlanan yaklaşık 350 bin Afrinlinin evlerine geri döneceğini ve orada güven içerisinde yaşamaya devam edebileceklerini kaydetti.

Türkiye’den ateşkes çağrısı

Türkiye, Suriye için yapılan ateşkes çağrısı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nce alınan ateşkes kararını memnuniyetle karşıladı. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden terör örgütleriyle savaşmaya devam edeceği vurgulandı.

BM’nin ateşkes kararını değerlendiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, BM Güvenlik Konseyi’nde oy birliği ile kabul edilen ve başta Doğu Guta olmak üzere, Suriye’de kötüleşen insani durum karşısında, ‘acil’ insani yardımların erişimine ve tıbbi amaçlı tahliyelere imkan tanınması için en az 30 günlük insani ateşkes ilan edilmesi kararının memnuniyetle karşılandığını aktardı.
Türkiye’nin başından beri Suriye’de ateşkes ilan etmek, çatışmaları önlemek ve gerginliği azaltmak için çeşitli forumlarda çok çaba sarf ettiğini vurgulayan Aksoy, uluslararası topluluğun Türkiye’nin bu yöndeki çabalarını desteklediğini söyledi. Bakanlık Sözcüsü, Türkiye’nin İdlib’deki altı izleme noktasının bu konudaki çabalarının somut bir kanıtı olduğuna dikkat çekti.

İhtiyacı olanlara sürekli olarak insani yardım sağlanmasının uluslararası hukuk kapsamında güvence altına alındığını vurgulayan Aksoy, “Açlığa mahkumiyetin sivil halka karşı bir silah olarak kullanılmasının kabul edilemez. Bugünkü kararda da atıfta bulunulan 2268 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanması çağrısına desteğimiz tamdır” diye konuştu.