Avrupa Birliği (AB), 4 Mart günü yapılması planlanan genel seçimlerden sonra İtalya’da durumun kötüye gitmesi konusunda endişeli. Ayrıca Avrupa yanlısı siyasi aileler arasında büyük bir koalisyon kurulması için yapılan anlaşmanın, bu ülkeye dair en kötü senaryodan kaçınmaya katkı sağlayacağı belirtildi.

Bu bağlamda AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, İtalya’nın 4 Mart’tan sonra parlamento desteğine dayalı bir hükümet yönetimine sahip olmasını umduğunu belirterek konuya dair görüşlerini de özetlemiş oldu. İtalya’nın Avrupalı ortakları ise geçtiğimiz Cuma günü Brüksel’de yapılan gayri resmi zirvede yorum yapmayı reddetti. AFP’nin Avrupalı kaynaklara dayandırdığı haberine göre bazıları, çoğunluk sağlayamamaları durumunda sağcı Forza Italia partisi Başkanı Silvio Berlusconi ve sağ görüşlü Demokratik Parti Genel Sekreteri Matteo Renzi arasında bir koalisyon için kulis kurulmaya çalışıldığını belirtti.

Aynı şekilde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da seçim kampanyasına destek verdiği Matteo Renzi ile birçok kez görüşmede bulundu.

Öte yandan Avrupalılar, koalisyon hükümeti kurmak için Almanda Başbakanı Angela Merkel ile müzakerelere girişen Alman Sosyal Demokrat Partisi lideri Martin Schulz’un dayandığı politikayı benimseme yoluna girişti. Ancak AFP’ye göre Silvio Berlusconi, Forza Italia’nın benimsediği sağ görüşlü Avrupa Halk Partisi’ndeki en etkili Avrupalı siyasi ailelerin çalışmalarını takip ediyor.

4 Mart seçimleri yaklaşırken, Forza Italia ile radikal partiler (Fratelli d’Italia, Lega Nord) arasındaki koalisyona destekler de artmakta. Ancak sonuç hala belirsiz. Aynı şekilde İtalya seçimlerinin, nispeten karmaşık olacağı belirtilirken, oyların yalnızca yüzde 40- 45’inin koltuk çokluğuna izin vereceği kaydedildi.

Son yapılan anketlere göre, sağ kanat ve radikal sağcılar arasındaki koalisyon oyların yüzde 37 ila 38’ini, Forza Italia ise yalnız başına yüzde 17- 18’ini alacak. Ancak Demokratik Parti, oyların yüzde 22’sini kazanacak.

Öte yandan vergi kaçakçılığı suçlamasının ardından seçimlere aday olması engellenen Berlusconi, ülkede hala önemli bir konuma sahip. Ayrıca 81 yaşındaki Jean-Claude Juncker, Ocak sonunda Brüksel’de sıcak bir dost olarak karşılanırken, Almanya Başbakanı Angela Merkel de kendisini Kasım 2011’de istifaya zorlamasının ardından Berlusconi tarafından siyasi bir ortak olarak görülmeye başlandı.

Nitekim bu gayretlerin amacının, Beş Yıldız Hareketi’nin yolunu kesmek olduğu belirtildi. 4 Ekim 2009’da popüler bir aktivist ve komedyen olan Beppe Grillo ve bir web stratejisti olan Gianroberto Casaleggio tarafından kurulan partinin, anket sonuçlarına göre oyların yüzde 28’ini alması bekleniyor. Bu bağlamda Brüksel’deki Avrupalı bir yetkili yaptığı açıklamada, “İtalya kamuoyu, göç karşıtı bir söylem benimseyen anti-Avrupa partilerine geri dönüyor” dedi.

Bir çıkmaza girilmesi durumunda, bazı Avrupalı taraflar, Başbakan Paolo Gentiloni’yi desteklemek için Forza Italia ve Demokratik Parti arasında bir koalisyon kurulabileceğini belirtti. Başka bir kesim ise, İtalya’da “bir felç riski” olduğu uyarısında bulunurken, “Geniş bir koalisyon dahil, herhangi bir partinin çoğunluğa sahip olamayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz Perşembe günü Brüksel’de basın toplantısı düzenleyen Juncker ise bu endişelere dair, “En kötü senaryoyu hazırlamamız gerekiyor” dedi. AB Komisyonu Başkanı, Avrupa’nın geleceğini kuşatan belirsizlik konusundaki endişelerini de dile getirdi. Başkan ayrıca 4 Mart’ta Hristiyan demokratlarla koalisyon anlaşması konusunda Almanya Sosyal Demokratların iç referandumuna atıfta bulunarak, “Kıtada azınlık hükümetleri çoğalıyor” açıklamasında bulundu. Juncker ayrıca, “Tüm bu belirsizlikler birleşirse, Mart ayının ikinci haftasında finansal piyasada sert bir tepkime ile karşılaşabiliriz” şeklinde konuştu.

Söz konusu bu uyarı, İtalya seçimlerini etkilemeye çalıştığı iddiasını reddeden Juncker’e karşı bir kınama dalgası oluşturdu.
Ancak verilen mesajlar, İtalya toplumu açısından şaşırtıcı değil. Bu bağlamda Avrupa Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Monica Frassoni yaptığı açıklamada, “Juncker’ın sözlerinin neden bu kınamaya yol açtığını anlamıyorum. Herkes böyle söylemiyor mu?” ifadelerini kullandı.