Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Göç, bütün problemlerin sebebi mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

“Göçle ilgili problemim şu ki kapılarımızı yanlış insanlara açıyoruz. Belki de terörist olan bir Müslüman’ı buraya ait olmayan ve sorun getiren Afrikalı insanları ağırlıyoruz.”

Bu sözleri İtalyan bir vatandaş, yönetim kurumlarına ve Avrupa Birliği’ne (AB) öfke dolu kampanyalardan sonra, geçtiğimiz Pazar günü yapılan İtalya seçimlerinde gündeme gelen göç konusuyla ilgili tartışma ortamında dile getirdi. Birçok İtalyan, AB’nin kendilerinden vazgeçtiğini ve onları Akdeniz aracılığıyla Afrika ve Asya’dan gelecek göç dalgasının sonuçları ve yüküyle karşı karşıya bıraktığını düşünüyor. Göç, sıcak bir mesele haline geldi. Geçtiğimiz Ocak ayı sonunda 18 yaşındaki İtalyalı genç bir kızı işkence yapıp öldürdü. Polis, genç kızı öldürdüğü şüphesiyle Nijeryalı bir göçmeni tutukladıktan sonra zaman zaman ırkçılıkla nitelenen bir tartışma, göç meselesine dâhil oldu. Özellikle aşırı sağa (yeni faşistler) bağlı bir kişi, 6 Afrikalı göçmene ateş açtıktan sonra bu mesele, bireysel ve çirkin öldürme suçundan göçle ilgili geniş bir tartışma konusuna dönüştü. Söz konusu kişinin genç kızın öldürülmesine karşılık olarak böyle bir eyleme kalkıştığı söyleniyor.

Aslında göç meselesiyle ilgili tartışmayı seçimler körüklemedi. Ayrıca mesele, sadece İtalya’yla sınırlı değil, aksine göç meselesi, Avrupa ve diğer birçok devleti meşgul etmektedir. İklimsel ya da politik sorunlara ve savaşlara sahne olan yoksul bölgelerden nüfus hareketlerinin, sosyal ve ekonomik değişimlerin olduğu bir ortamda, gelecekte göçle ilgili tartışmaların artacağı tahmin ediliyor. Örneğin; İngiltere’de göç konusu, AB’den ayrılmak(Brexit) için yapılan referandum kampanyalarında temel bir mesele haline gelmişti. Aynı şekilde 2015’ten bugüne kadar sığınma talebinde bulunan bir milyondan fazla insanı karşılamak için kapıları açtıktan sonra söz konusu mesele, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in son seçimlerde büyük kayıplar yaşamasına neden oldu. Meksika sınırına ‘duvar inşa edin’ sloganı atan ABD Başkanı Donald Trump’ın kampanyalarında göçmen konusunun ana madde olduğunu unutmuyoruz. Trump, Suriyeli mültecileri kabul etmeyi eleştirdi. Ayrıca Trump, terörizmden korunma iddiasıyla çeşitli Müslüman devletlerden gelenlerin girişine kısıtlama getirdi.

Ekonomik ve işsizlik düzleminde bu devletlerin karşı karşıya kaldığı bütün problemlerin sorumlusu göç müdür? Yoksa göç, çözümü olmayan sorunları gerekçe göstermek ve seçim zamanlarında insanların duygularıyla oynamak için kullanılan bir araç mıdır?

Göç, ister gönüllü ister zorunlu, insanlığın hareketinde ezelden beri bilinen bir olgudur. Avrupalıların kendileri, Kuzey ve Güney Amerika’ya, Avustralya’ya ve Yeni Zelanda’ya göçmen olarak gittiler ve Avrupalılar, bu göçlere daima olumlu bir şekilde baktı. Geçtiğimiz yüzyılda İngiltere, Almanya ve Fransa gibi devletler, ucuz iş gücü ihtiyacını ve bazı sektörlerdeki açığı kapatmak için birçok göçmeni çalışmaya çağırdı.

Irkçılık gibi sosyal problemlerin mevcut olduğu doğrudur. Fakat bir bütün olarak göç konusu, olumlu bir şekilde ve ekonomik bir zorunluluk olarak ele alınıyordu. Göç meselesi; ekonomik dönüşümler ve sorunlar, işsizlik artışı, ortak yaşam ve entegrasyon gibi konuların ortaya çıkması sonucu ancak 60’lardan sonra siyasi bakımdan açık bir şekilde tartışılmaya başlandı.

Göç, ekonomik kriz zamanlarında kullanımı kolay bir araç haline geldi. Fakat bütün bu krizlerin sorumlusu kesinlikle göç değildir. Makine, otomasyon, bilgisayar, internet ve yapay zekânın iş ve sanayi sektörüne girmesiyle birlikte temel yapısal değişimler meydana geldi ve bunun sonucunda iş piyasasında ve insanların yaşam şeklinde köklü değişiklikler oldu. Örneğin; Amerikan General Motors şirketi, 50’li yıllarda dünyadaki en büyük araç üretim firmasıydı ve o zamanlar görevli ve işçilerin sayısı 577 bine ulaşmıştı. Fakat 2010 yılının gelmesiyle birlikte şirkette çalışanların sayısı yarıdan daha aşağıya (204 bin görevli ve işçi) ve geçen yıl da 180 bine düştü. Bunun sebebi, araç endüstrisinde ve otomasyonda meydana gelen dönüşümlerdir. Hatta üretim işleminin büyük bir bölümünü robotlar yerine getirmektedir. Aynı şekilde şirketin ABD piyasasındaki hissesi, Japon ve Alman şirketlerinin rekabeti sonucu yüzde 50’den yüzde 20’ye geriledi.

Bu, sadece ağır sanayiyi kapsamayan aynı zamanda tarımdan banka sektörüne ulaşımdan medyaya ve çeşitli alanlara kadar uzanan birçok örnekten sadece birisidir. Bu alanlardaki çalışma şekilleri, modern teknikler sebebiyle değişti ve göçmenlerden dolayı değil de çalışma ve üretim yöntemlerinde meydana gelen gelişmeler sonucunda bu sektörlerdeki iş gücü azaldı. İtalya’nın son ve diğer seçimlerinde olduğu gibi bugün birtakım insanlar, suçu göç meselesine atmak için ortaya çıktıkları zaman onlar, gerçek çözümlere sahip olmadıkları problemleri göç meselesine dayandırdılar. Bütün göçmenler kovulsa bile bu, şu anki ekonomik krizleri çözmeyecek ve teknik dönüşümler nedeniyle ortadan kaybolan iş olanaklarını yaratmayacaktır. Dünya, tecrit politikalarına, kapıları kapatmaya ve surlar inşa etmeye kesinlikle ihtiyaç duymuyor. Aksine dünya, daha fazla planlı açılmaya, karşılıklı ticaret ve ekonomiye, güvenlik ve sığınak aramak için pek çok insanın yurdunu terk etmesine neden olan savaş ve sorunların çözümünü araştırmaya gereksinim duyuyor. Göç konusuna kurallar getirilebilir. Ancak göçün tamamen durdurulması mümkün değildir. Çünkü göç, geçmişten beri insanlığa bağlı bir olgudur ve birçok dönemde gelişmeye katkıda bulunmuştur.