Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suudi Arabistan, Suriye’deki ‘ittifakta’ yer alma kararlılığını yineledi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Riyad: Abdulhadi Habtur

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, Suudi Arabistan’ın müttefikleriyle birlikte Suriye dosyasının mali yükünü paylaşmaya hazır olduğunun zaten bilindiğini ifade etti. Dışişleri Bakanı el-Cubeyr, Suriye’nin doğusuna konuşlandırılması gereken askerlerin niteliğine ve nereden geleceğine ilişkin görüşmelerin devam ettiğini açıkladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile dün Riyad’da düzenlediği ortak basın toplantısında ülkesinin bir önceki ABD Başkanı Obama’ya ABD’nin Suriye’ye asker göndermesi halinde bölgeye Suudi asker göndermeyi teklif ettiklerini söyledi. Krizin başlangıcından bu yana ABD ile görüşmelerde bulunduklarını belirten Bakan el-Cubeyr, “ABD’nin Suriye’ye asker göndermesi halinde Suudi Arabistan’ın da asker gönderebileceği teklifinde bulunmuştuk. İslami Askeri Terörle Mücadele Koalisyonu’nun parçası olarak diğer bazı ülkelerle birlikte asker göndermeyi düşünüyoruz. Bu yeni bir fikir değil” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan’ın mali katkıları ile ilgili olarak sorumluluk ve yükünü her zaman üstlendiğini vurgulayan Bakan el-Cubeyr şunları söyledi:

“1990’lı yıllara döndüğümüzde, Suudi Arabistan, Kuveyt’i kurtarmak için ABD’nin yanında yer aldı. Ayrıca Irak ve diğer bölgelerdeki havacılık alanındaki yasaklarda da rol oynadı. Görevlerimizi yerine getirmeye devam edeceğiz. Şu anda olanlara baktığımızda Suriye’nin doğusunda konuşlandırılması gereken askerlerin niteliğine ve nereden geleceğine dair tartışmalar olduğunu görüyoruz. Bunlar halen tartışılıyor.”

BM Genel Sekreteri Guterres ile Suudi Arabistan – BM ilişkisini ele aldıklarını belirten el-Cubeyr, Suudi Arabistan’ın BM kurucu üyelerinden olduğuna ve BM ile ilişkilerine büyük önem verdiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Suriye krizi ve Suriye’de yaşanan trajedinin Cenevre Bildirgesi ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanmasıyla ortadan kaldırılmasına yönelik konuları ele aldık. Ayrıca Yemen ve Libya’daki duruma, İran’ın bölgedeki olumsuz rolüne, Rohingya’daki (Arakan) koşullara ve onlara gerekli desteği nasıl sağlayabileceğimize dair konulara da değindik.”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de BM ile Suudi Arabistan arasında gerginlik yaşandığına dair iddiaları reddetti.

Guterres açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“BM ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkide herhangi bir gerilime şahit olmadım. Diyalogumuz her zaman yapıcı ve açık olmuştur. Yemen’e yardım konusuna gelince; insani yardımların ulaştırılmasını sağlayan kapsamlı bir eylem planı ile başarıya ulaşıldı. Bu konuda büyük bir gelişme kaydedildi. Ancak daha fazla yardım götürmek için halen uzun bir yolumuz var. Bu eylem planının oluşturulmasında çok olumlu bir işbirliğimiz vardı. Şimdi insani müdahale planına önemli katkılar var. Önemli bir gelişme kaydettiğimize inanıyorum. Savaşlar her zaman korkunç sonuçlar doğurur. Bu yüzden çözümler yalnızca insani değil, siyasidir de. Bu krize bir çözüm bulunması için Suudi Arabistan’a tüm bu seçenekleri araştırma çağırısında bulunuyoruz.”

Bölgedeki çatışmaların askeri değil, siyasi çözümlere ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken BM Genel Sekreteri konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Çok sayıda çatışma ve kriz görüyoruz, siyasi çözümlere ihtiyacımız var. Bu meseleler asla askeri bir çözümle sonuca ulaşamaz. Suriye ve Yemen’de siyasi çözümlere olanak sağlamak için oldukça olumlu görüşmeler gerçekleştirdik. Son zamanlarda Suriye’de yaşanan gelişmelerden sonra Cenevre müzakereleri ve tartışmalarını yeniden canlandırmamız ve BMGK’nın 2254 sayılı kararı ile bunu Suriyelilere bir gelecek sağlayan bir çözüme ulaşmamız hayati önem taşıyor.”

İsrail-Filistin konusunda iki devletli çözüme ilişkin çok güçlü bir isteğin olduğunu ve bu konuda başka alternatif bir plan olmadığını vurgulayan Antonio Guterres, “Filistin-İsrail meselesinde iki devletli bir çözüm olmalı. Filistinlilerin diğer devletler tarafından tanınan bir devlete sahip olma koşullarının oluşturulduğundan emin olmalıyız. Aynı şekilde İsraillilerin bölgede bir devlet olarak kalma hakları da sağlanmalı. Böylece iki halkın karşılıklı olarak birbirlerini tanımasıyla, barış ve güvenlik içinde bir arada yaşayabileceklerine inanıyoruz” dedi.

Suriye hükümetine Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) uzmanlarına ihtiyaç duydukları tüm koşulları sağlama çağırısında bulunan BM Genel Sekreteri “OPCW uzmanlarının en kısa sürede Duma’ya girmelerini sağlamak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Umarız araştırmaya başlayabilirler. Suriye hükümeti, uzmanlara herhangi bir kısıtlamada bulunmadan işlerini yapmalarını sağlayacak tüm koşulları sağlamalıdır” diye konuştu.