Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’a sopa göstermek ne anlama geliyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Önceden de tahmin edildiği gibi ABD Başkanı Donald Trump, İran’la yapılan nükleer anlaşmadan ayrılma tehdidini yürürlüğe koydu. Trump, Avrupalı müttefiklerinin çağrılarını ve baskılarını görmezden gelerek İran rejimine yönelik katı yaptırımların yeniden getirileceğini duyurmak suretiyle daha da ileriye gitti. Zira Avrupalılar her ne kadar bazı eksiklikleri olsa da anlaşmanın Tahran’ın nükleer programını engellemeyi başardığını ve en azından 2030 yılına kadar nükleer bir bombaya sahip olmasını engellemek yolunda nükleer programını katı bir şekilde mercek altına aldığını düşünüyorlar.

Söz konusu ülkeler ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi yerine anlaşmada bazı düzenlemeler yapmaya çalışılması konusunda mücadele etti. Konuyla ilgili müzakereler yaklaşık iki yıl devam etti, ardından çabalar tükendi. Fakat Trump, nükleer anlaşmayı onarılması mümkün olmayan kötü hatta felaket bir anlaşma olarak gören tutumunu sürdürdü. Hatta Trump’a göre, Tahran’ın füze programını ve bölgedeki düşmanca politikalarını sınırlandırmayı garantilemek için nükleer anlaşma konusunda yeniden müzakere yapılması gerekiyor.

ABD Başkanı anlaşmadan çekilerek seçim vaadini yerine getirmiş oluyor. Trump, sağlık koruma programını hedef almasının ardından Obama’nın mirasını parçalamaya yönelik girişimlerine de başladı. Aslında Trump iyi bildiği tek bir politikaya başvurdu; “Anlaşma sanatı politikası.” Trump, potansiyel düzlemde en iyi anlaşmaya ulaşmak için birtakım tavizler vermeden önce baskı ve şiddet uyguluyor. Aynı zamanda İran’ın füze programını ve bölgedeki saldırgan dış politikalarını kapsayacak şekilde anlaşmaya ilaveler yapmak amacıyla Tahran’ın yeniden müzakere yapmayı kabul etmesi için “iyi polis-kötü polis” oyununu oynayarak Avrupalı müttefiklere rol alışverişinde bulunmaya da kapı araladı.

Trump, nükleer anlaşmadan tek başına çekilmiş olsa bile anlaşmayı tamamen bitirmek istemiyor. Amaç, anlaşmayı iptal etmek değil, onarmak. Bunun için önceki gün yaptığı konuşmada gerekli değişikliklerin yapılması halinde ABD’nin anlaşmaya geri dönmeye hazır olduğunu söyledi. Trump, anlaşmadan çekilmesinin ardından yaptırım sopasını göstererek, çatışma dilini benimseyerek ve anlaşmayı düzeltmek maksadıyla İran’ı ikna etmeye çalışmaları için Avrupalıları “iyi polis” rolünü oynamaya terk ederek kendisi “kötü polis” rolünü oynayabilir.

Anlaşmadan bireysel olarak çekilmek birçok durum ortaya çıkarıyor. En önemlisi de diğer taraflar anlaşmaya bağlı kaldığı sürece nükleer anlaşma İran için uygulanmaya devam edecek. Diğer yandan ABD, ekonomik ve siyasi baskıları artırabilir ve yaptırım getirebilir. Fakat birçok ülke Avrupalı müttefikleriyle yaptırımlar konusunda Washington’ın izleyeceği plana bağlı kalacaktır. Zira Washington’ın anlaşma üzerinde değişiklikler yapması için Avrupalı müttefiklerine ihtiyacı var.

Nükleer anlaşma kapsamında yaptırımlar kaldırıldıktan sonra büyük Avrupalı şirketler İran’a muazzam yatırımlar yaptı. ABD’nin çekilme kararını ilan etmesinin ardından bu ekonomik çıkarların korunması, Avrupa Birliği’nin (AB) bildirisinde net bir şekilde görülüyordu. Washington’ın anlaşmadan ayrılma oyununu büyük bir diplomatik maharetle oynaması gerekecek. Çünkü Washington, müttefiklerinden medet ummak ve ABD-Avrupa anlaşmazlığında Tahran’ın rol oynamasına izin vermek istemiyor.

Trump ve bazı kurmayları görünüşün aksine İran rejiminin zayıf olduğunu ve artan bir şekilde halk öfkesiyle karşı karşıya kaldığını düşünüyor. Dolayısıyla İran rejimine yönelik baskıların artması, şu üç olasılıktan birine yol açacaktır:
İlk olasılığa göre halk ayaklanması sonucu protesto gösterileri yeniden başlayacak ve rejim düşecektir.

İkinci olasılığa göre rejim baskılara dayanamayarak nükleer anlaşma konusunda yeniden müzakere yapmayı kabul edecek ve füze programını sınırlandırmaya yönelik çağrıları da yerine getirecektir.

Üçüncü olasılık ise İran rejimini zayıflatarak kendisiyle meşgul edecek şekilde radikallerle reformcular arasındaki çatışmanın büyümesi ve rejimi çökme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmasıdır.

Fakat tüm buna karşın İran rejimi iç sorunlarla karşı karşıya kalsa bile rejimin yıkılmak üzere olmadığını düşünenler de var. İran rejimi, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulaması kararını sorunlarını üzerine asacağı bir askılık ve İranlıları birleştirme kartı olarak kullanabilir. Ayrıca Tahran, ABD’nin rejimi değil de İran’ı zayıflatmak istediği ve taahhütlerine bağlı kalmadığı şeklinde bir iddia ortaya atabilir. Bu da anlaşmaya bağlı kalan diğer taraflar karşısında ABD’yi yalnızlaştıracaktır.

Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert McMaster’in ABD yönetiminden ayrılarak yerlerine Mike Pompeo ve John Bolton’ın gelmesi Trump’ın İran’a ve nükleer anlaşmaya yönelik katı durumunu sağlamlaştırarak ekibini İran meselesinde ve aynı şekilde Kim Jong-un’la görüşmesinden önce Kuzey Kore meselesinde tek bir ağızdan konuşmaya sevk etti. ABD Başkanı, Kuzey Kore’ye karşı izlediği sert çizginin ve Kim Jong-un’a yönelik girdiği “tweet savaşı”nın Pyongyang’ı Washington’la müzakere yapmaya sevk ettiği konusunda ikna olmuş gibi görünüyor. Dolayısıyla İran’a yönelik sert tutum, nükleer anlaşmada gerekli değişlikleri gerçekleştirmek için bir yöntem olabilir.

Washington yönetimi aynı zamanda iki ülke liderleri arasında beklenen görüşme öncesinde Kuzey Kore’ye bir mesaj da iletiyor. Bu mesaj, Kuzey Kore’ye İran’la yapılan nükleer anlaşmanın kabul edilebilir bir anlaşma olmadığını ve bu anlaşmanın benzerini talep etmeyi düşünmemelerini söylüyor. Mesaj ayrıca nükleer mesele konusunda İran’dan talep edildiği gibi Kuzey Kore’yle yapılacak herhangi bir nükleer anlaşmanın balistik füze, saldırgan dış politika ve bölgesel tutumlar konusunu da kapsaması gerektiğini belirtiyor. Washington, İran ve Kuzey Kore’yi birbirine bağlayan kordon bağını biliyor ve İran’la Kuzey Kore’nin nükleer dosyasında varılacak herhangi bir anlaşma arasındaki ilişkiyi de görüyor.

Trump yönetimi, en hassas başlıklardan olan bu iki meselede isteklerini gerçekleştirmek için güç ve tecrübeye sahip mi?