Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Oruç tedavisi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Vücudu Alzheimer, Parkinson, diyabet ve kalp gibi çeşitli hastalıklardan korumak, hücreleri yenilemek ve bağışıklık sistemini harekete geçirmek gibi son zamanlarda orucun faydaları ve etkileri hakkında yayınlanan bilimsel bir konu, beni araştırma merkezlerinin ve üniversitelerin yaptığı muhtelif araştırmaları incelemeye sevk etti. Bu araştırmalar, orucun sağlık üzerinde birçok faydasının olduğu sonucuna vardı. Hatta bazı hastalara oruç tutmayı tavsiye edenler bile var ki bu yöntem, artık “oruç tedavisi” olarak bilinmeye başladı. Aslında orucun sağlık üzerindeki faydalarıyla ilgili yayınlanan araştırmalar, dikkat çekici bir boyuttadır. Bu araştırmaların birçoğu bilinen eski araştırmalardır. Bazı yeni araştırmalar da modern yaşam tarzımızdan kaynaklanan hastalıklardan korunmak için dikkat çekici ve sevindiricidir.

İngiltere merkezli BBC radyo, mayıs ayının başında bir rapor yayınladı. Bu rapor, bilimsel araştırma merkezlerinin ve ilaç şirketlerinin diyabet ve kalp hastalıklarıyla mücadele etmeye yardım edecek şekilde kilo vermek ve Alzheimer gibi diğer hastalıklardan korunmak için 2016 yılında Nobel ödülünün sahibi olan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi’nin yürüttüğü araştırmalarda yeni bir yöntem gördüklerinden bahsetmektedir. Dikkat çekici durum ise hücreleri harekete geçirme işlemi, belirli ilaçlar geliştirerek yapılabileceği gibi oruç ve spor aracılığıyla da doğal bir şekilde yapılabilir. Orucun etkisiyle ilgili olarak fareler üzerinde deneyler yapıldı. Beyin hücreleri ve karaciğer üzerindeki sonuçlar, 24 saat içerisinde ortaya çıktı. Ortaya çıkan sonuçlar, oruç tutmanın faydalı olduğu görüşünü desteklemektedir.

Amerikalı Profesör Mark Mattson’ın araştırmaları ise, haftada iki ya da daha fazla oruç tutmanın beyin hücrelerini canlandırdığına ve hafızayı iyileştirip Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklardan korunmaya yardım edebileceğine işaret etti. Yemek yemeyi azaltmanın beyin hücrelerini harekete geçirmeye ve hücreleri yenilemeye teşvik ederek vücudun bağışıklık sistemini korumaya doğrudan katkısının yanı sıra vücuttaki diğer fonksiyonların çalışması üzerinde de etkisi olduğu kabul edilmektedir. Bu araştırmaların yanı sıra ABD’de başka araştırmalar yayınlandı. Söz konusu araştırmalar, oruç tutmanın kalp hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğine ve eklem ağrılarının tedavisine yardım edebileceğine işaret etti.

Bu araştırmalarda bahsedilen oruç, İslam’daki oruçtan farklıdır. Çünkü bu oruç şekli, sadece yemek yememeye odaklanıyor. Ancak her iki durumda da oruç tutmanın olumlu etkisi var. Tabi birçok hastalıkla bağlantısı ve çağın en büyük sağlık problemlerinden birisi olan fazla kilo ve obezite sorunlarını azaltmak için orucu bir araç olarak görenler de var. Uluslararası Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelindeki obezite oranı, 1975 yılından bu yana 3 kat arttı. Araştırmalar, dünya çevresinde (18 yaş ve üstü) yaklaşık 2 milyar kişinin fazla kilolu kategorisinde yer aldığını söylüyor. Bunların içinden 650 milyondan fazla insan, tıbbi tanımlamaya göre obezite sıkıntısı çekiyor ki tıp, obezite ve fazla kilo kavramlarını birbirinden ayırmaktadır. Arap dünyası ise sınıflandırmada ön sıraları işgal ediyor. Ayrıca (5-19 yaş arası) 340 milyon çocuk ve ergen, fazla kilo ve obezite sorunu yaşarken 5 yaş altı 41 milyon çocuk da aynı sıkıntılarla yüzleşmektedir.

İstatistikler korkunç. Ancak ortada daha çarpıcı bir durum var. Dünya nüfusunun büyük oranı, insanların zayıflıktan ziyade fazla kilo ve obezite sonucu hayatını kaybettiği ülkelerde yaşıyor. Örneğin, bu hafta İngiltere’de yayımlanan yeni bir araştırma, İngilizlerin yüzde 31’inin obezite problemi yaşadığına ve bu olguyu engellemek için geniş çaplı önlemler alınmazsa bu oranın 2040 yılına kadar yüzde 48’e ulaşacağı belirtildi.

Bu olgu, ABD’de daha büyük bir sorunu temsil etmektedir. Şöyle ki obezite oranının 2040 yılına kadar yüzde 55’e ulaşması tahmin ediliyor. Dolayısıyla diyabet hastalığına yakalananların oranı devamlı yükselmektedir. Bugün İngiltere’de diyabet hastalığına yakalananların oranı, toplam yetişkin nüfusun yüzde 10’una ulaştı. Bu da sağlık hizmetleri alanında yılda 10 milyar sterline mal olmaktadır.

Aslında insanın çok miktarda yemek tüketmeye değil, aksine yiyecek ve içecekte, yemek seçiminde dengeli olmaya ihtiyacı var. Ayrıca insanın modern yaşamın dikte ettiği bedensel uyuşukluk yerine hareket etmeye ve spor yapmaya ihtiyacı var. Bununla birlikte yeni bilimsel araştırmalar, orucun diyabetten koroner arter hastalığına, Alzheimer’den Parkinson hastalığına kadar çeşitli hastalıklara yakalanma riskini azaltacak şekilde vücutta değişiklikler meydana getirerek sağlık üzerindeki birçok faydasını bize hatırlatmaktadır.

Problem şu ki ülkemizdeki pek çok insan, Ramazan ayında diğer aylarda tükettiğinden daha fazla yiyecek tüketmektedir. Bu şekilde o insanların kiloları ve belki de sağlık sorunları artmaktadır. Bazı insanların Ramazan’da tedirgin olduklarını, önlerinde envai çeşit yemeklerin, tatlıların ve içeceklerin olduğu kalabalık bir masa görmek istediklerini, yemek yeme maratonuna başlayıp iftarla sahur arasında kısa sürede çok miktarda yemek tükettiklerini ve vücudun sağlık açısından buna nasıl tepki vereceğini şaşırdığını görürsünüz. Bu, oruç felsefesinden tamamen uzaktır. Orucun dini ve manevi yönleri biliniyor. Ancak bugün birçok tıbbi araştırmanın desteklediği orucun sağlık üzerindeki faydalarını kendimize hatırlatmamız gerekiyor.