Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran, Yemen için müzakereye açık! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Meşru Yemen güçlerinin, isyancılar için önemli bir liman şehri olan el-Hudeyde’ye doğru yavaşça ilerlediği bir zamanda Tahran, Yemen için müzakere çağrısında bulunuyor.

İran Dışişleri Bakan Vekili Abbas Arakçi, Washington’un nükleer anlaşma, balistik füze yapımı ve bölgedeki etkinlikle bağlantılı olan isteklerini kabul etmediklerini ancak Yemen konusunda müzakereye hazır olduklarını açıkladı.

İran hükümeti, Washington’un taleplerini şeklen uygulamaya çalışıyor. Yemen için müzakereye yanaşıyor zira İttifak’ın ilerlemesi ve Husilerin hızla kayba uğramasıyla kaybedilen bir kart haline geldi. Suriye’de İran’ın geri adım attığını görüyoruz. Şam’ın etrafındaki Filistinli Yermük kamplarını yıkmak suretiyle elde ettiği son üstünlüğünden sonra söyledikleri ile çelişkili olarak güneye doğru ilerlememeyi vaat ediyor. Milislerini Ürdün hizasındaki Dera tarafına çekeceğini duyurmuştu. Geri adım attı ve İran’ın Amman Büyükelçisi, ülkesinin hiçbir zaman Ürdün’e yakın bölgelerde hatta İsrail’de bile bulunmadığını ve bulunmayacağını açıkladı. Bu elbette geçtiğimiz iki haftada İsrail bombardımanı yüzünden uğradığı kayıplar ve Rusya’nın hava korumasından vazgeçerek aldığı yeni tutumun sonucudur.

Şu çok açıktır ki İranlılar, güce, anlaşmalar ve uluslararası kaidelerden çok daha fazla önem veriyor. Eğer müttefikleri hızlı bir şekilde kayba uğramasaydı ne Yemen için anlaşmayı kabul edecekti ne de Doğu İsrail ve Kuzey Ürdün’den uzak bir yerde mevzilenmeyi.

Yani demem o ki, bir sonraki aşamada Tahran’ın ABD’yi ikna ederek yaptırımları durdurmak veya hafifletmek ve nükleer anlaşmayı yenilemek için bir taviz cümlesi kurmasını beklemeliyiz.

Amerika’nın sunduğu 12 şart arasında üç ana talep var: Yemen’den Suudi şehirlerini hedef alan türden balistik füze üretiminin durması, ABD’nin müttefiklerini hedef alan savaş bölgelerinden yani Suriye, Yemen ve Lübnan’dan çekilmesi ve son olarak da Irak’ın içişlerine karışmaktan vazgeçmesi. Bu üçü, İran’ın dış siyasetinin dayanaklarına büyük oranda bir meydan okumayı temsil ediyor. Görüyoruz ki onun politikası, öncelikle kaybettiklerini satmaya dayalı. Husilerin yenilgileri onu taviz vermeye mecbur bırakacak. Suriye’ye gelince, Tahran için vazgeçemeyeceği kadar değerli. Zira oradaki savaşa milyar dolarlar yatırım yaptı. Çok sayıda komutanını ve milislerini kaybetti. Çekilmesi durumunda 80’lerde kurulduğundan bu yana en az 30 milyar dolar masraf yaptığı Lübnan’daki etkinliği tehlikeye girecek. İran, Lübnan’ı ABD ve İsrail’e karşı bölgesel denge politikasında temel direk olarak görüyor.

İran’ın uzak duracağı bölgeler konusunda İsrail ile anlaşarak Suriye’de güçlerini ve milislerini tekrar konuşlandırdığını görmemiz ihtimal dairesinde. İlaf haber sitesi iki tarafın Amman’da dolaylı yoldan gizli görüşmelerde bulunduğunu yayımladı. İran’ın Amman Büyükelçisi’nin Yarın gazetesine yaptığı konuşması da bunu destekler mahiyettedir. Büyükelçi konuşmasında, güneyde savaşmaya niyetli olmadıklarını dile getirdi. Müzakereci İran’ın taktiği, zaten varlık gösteremeyeceği kırmızı bölgelerden vazgeçmesi ve 1973 yılındaki savaşın ardından ayrılma görüşmelerinde Suriye rejiminin de söz verdiği gibi güçlerinin ve milislerinin İsrail’e saldırmayacağının garantisini vermesi olabilir. O yıldan beri Suriye, İsrail’e saldırmadı ve alternatif çekişme alanı olarak kendisine Lübnan’ı seçti. Ayrıca İran’ın da 2006 yılındaki ateşkeste vekili Hizbullah yoluyla savaşçılarını çekme konusunda müzakere yaptığını ve İsrail sınırlarındaki Litani Irmağı’nın ötesine geçmeme sözü verdiğini unutmuyoruz.

İran, Suriye’ye sıkıca tutunuyor ve onu, Irak ve Lübnan’daki etkinliğini korumak ve ABD ve İsrail’e karşı müzakerelerde elini güçlendirmek için bölgesel anlamda stratejik bir dayanak olarak görüyor. İran’ın yaptırımların uygulanması felaketini önlemek için görüşlerini ortaya atması ve Umman, İsviçre ve Fransa gibi aracılara mesajlarını taşıtması gerekir. Suriye’deki askeri varlığının ve mevzilerinin, askeri gücü yıpranan Suriye rejimine destek olmak amacıyla orada bulunduğunu pekiştirecek fikirler öne sürmesini bekliyoruz. Kendini aklayacak gerekçeler bulacaktır: Mısır, Amerika’nın oraya alternatif güçler gönderme çağrısını reddetti. Diğer bir ihtimal, İran’ın Suriye’den tamamen çekilmeye razı olmasıdır. Ama üç senenin ardından, rejimin askeri ve güvenlik güçlerini iyileştirdikten sonra…

Yemen’e gelince, Tahran’ın ateşkes görüşmeleri için şu iki talebini yinelemesini uzak bir ihtimal olarak görmüyoruz: Husilere, hükümet ve mecliste büyüklüğü ile ters orantılı bir yer ayrılması ve ağır silahlarla korunması. Bu ikisi, Yemenliler ve İttifak ülkeleri tarafından kesin bir şekilde reddediliyor.