Paris: Mişel Ebu NecmÖnümüzdeki hafta sonu Kanada’nın ev sahipliğinde yapılacak G7 Zirvesinin gündeminde, dört ana siyasi başlığın yanı sıra ticaret ve ekonomi yer alacak.
Zirve, Avrupa ülkeleri arasında gerginliğin arttığı, ABD’nin G-7’deki müttefikleri olan Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya gibi G-7 üyesi müttefikleri ile Çin, Rusya, Japonya ve Kanada arasında ticaret savaşı yaşanma endişesinin hakim olduğu bir dönemde gerçekleşiyor.
Fransa Cumhurbaşkanlığı kaynakları, ilki 1975’te Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d’Estaing döneminde Fransa’nın ev sahipliğinde yapılan G7 Zirvesinin, Kanada’nın ardından önümüzdeki yıl yeniden Fransa’da yapılacak olmasının, Cumhurbaşkanı seçilmesinden bu yana Zirveye ikinci kez katılan Emmeanuel Macron için özel bir önem taşıdığını belirtti.
Fransız kaynaklar, Avrupalıların, son zamanlarda ABD’nin uyguladığı politikalar nedeniyle birliği tehdit eden bölünmelere rağmen ‘G-7 modelini korumak, içeride ve dışarıda birliği sürdürmek istediğini aktardı.
Anlaşmazlıklar yalnızca Washington’ın ticaret alandaki korumacı politikaları ile sınırlı değil, aynı zamanda İran’la nükleer anlaşmanın sonlandırılması, 2015’te Paris’te imzalanan iklim anlaşmasından ayrılma ve uluslararası kurumlara yaklaşım gibi siyasi konuları da kapsıyor.
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, Washington’ın diğer altı başkentten ayrı düşmesine dikkat çekerek, G7 Zirvesini ‘6+1 grup’ olarak adlandırdı.
Zirve ile ilgili endişelerini saklamayan Fransız kaynaklar, ABD’nin militanlığı ve tek taraflılığının Zirve’de ortak bir sonuca ve uzlaşıya ulaşılmasını zorlaştırdığı görüşünde.
İki önemli gündem: Kuzey Kore ve Suriye
Zirveye katılan liderleri bir araya getirecek önemli konulardan biri de Kuzey Kore nükleer dosyası. Bir yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın, nükleer konusu ile bizzat ilgilenmesi, diğer yandan Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ile Singapur’da yapacağı görüşmenin G7 Zirvesinden sadece 3 gün sonra gerçekleşecek olması, konunun önemini iki katına çıkarıyor.
G7 Zirvesinde Kuzey Kore kadar Suriye dosyasının da önemli bir yer tutması bekleniyor. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Fransız Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Macron’un Mayıs ayında Rusya’ya yaptığı ziyaret sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye hakkında yaptığı görüşmenin içeriğini paylaşacağını belirtti. İkili, Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan Astana Grubu’nu bir araya getirecek bir mekanizma oluşturulması konusunda anlaşmaya vardı. Fransa yönetimi, Suriye’de siyasi çözümün ön koşullardan birinin, ülkedeki taraflar üzerinde etkiye sahip olan devletlerin çabalarını birleştirmek olduğunu düşünüyor.
Öte yandan Macron ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bugün Paris’te yapılacak toplantıda, bu konunun İran nükleer dosyasıyla birlikte ele alınması bekleniyor. ABD ile Avrupa arasında, İran’a uygulanacak yaptırımlar çerçevesinde İran dosyasındaki anlaşmazlıklar derinleşiyor. İran’da faaliyet gösteren Avrupalı şirketler, Washington tarafından verilen sürenin dolmasının ardından İran’daki çalışmalarını durdurmadığı takdirde ABD’deki çalışmaları da askıya alınacak.
Avrupalılar, Tahran’ın nükleer anlaşma içerisinde kalmak için talep ettiği ‘garantileri’ sağlamaya çalışırken, İran’ın uranyum zenginleştirme programına geri dönmesinin engellenmesi, füze programları, bölgesel politikaları ve 2025 sonrası nükleer faaliyetlerinin geleceği gibi Washington tarafından gündeme getirilen tartışmalı meselelerle ilgili müzakerelere katılmasını sağlamaya çabalıyor.