Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Trump ve Kim arasındaki İran halısı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un Singapur’daki tarihi zirvenin ardından bir araya geldiği odadaki parlak Heris halısı, bu sahnedeki tek İranlı unsur değildi.

İran’ın kuzeybatısında görkemli Sabalan Dağı eteklerindeki Heris şehrinden gelen İran halısı, belki de basit bir tesadüf ya da tarihin benzersiz anlarda kullandığı alaycı üslubun örneklerinden biridir.

İran, her ne kadar müzakereler ile doğrudan bir ilişkisi olmasa da zirvede hazır bulunuyordu. Farklı sınırlara sahip bu nükleer iki ülke, Washington’ın düşmanı ve o meşhur şer odağının iki üyesidir. Bu tarihi zirve Trump’ın selefi Barack Obama, Avrupalılar ve Ruslar’ın İran ile imzaladığı nükleer anlaşmadan çekilmesinden yalnızca birkaç hafta sonra düzenlendi.

Tahran’ın Singapur sahnesinde okuması gereken mesajları tek tek saymak mümkün değil. Ancak bunlardan en önemlisi, Trump’ın siyasi aklını ve uluslararası ilişkilere olan yaklaşımını yakından tanımaktır. Mesajın içeriği de şu: Trump, ABD’nin rakipleri ile olan düşmanlık dosyalarını ele alırken tartışmalı meselelerin teknik detaylarına yoğunlaşmaktan ziyade daha iyi siyasi ilişkiler kurmakla ilgileniyor. Açıkça Kim ile düzenlenen zirvenin Kuzey Kore nükleer meselesini çözüme kavuşturmayacağını ancak siyasi bir ilişki kurmanın yolunu açacağını ve bunun da oldukça olumlu bir şey olduğunu söyledi.

Trump bununla selefi ve İran arasındaki teknik detaylara boğularak İran’ın nükleer anlaşma sonrasında Ortadoğu’da daha yıkıcı bir şekilde ilerlediğini unutan nükleer anlaşmanın mantığını tersine çeviriyor. Obamai teknik meselelr, İran’ın sahip olduğu merkezkaç cihazları, zenginleşme seviyeleri ve başka birçok ayrıntı ile ilgilendiği kadar İran ile olan siyasi ilişkiler ya da en ince ayrıntısına kadar politik davranan Tahran’la İran ile ilgilenmedi.

Bununla beraber Trump, yardımcılarının veya rakiplerinin kendisini Washington’ın on yıllardır benimsediği politikalara sürüklemesine müsaade etmedi. Aksine benzeri Ronald Reagan’ın yolundan gitti ve böylece Washington siyasi elit kulübünün dışındaki iki başkandan biri oldu. Reagan da Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerinin nükleer silah hakkındaki teknik rekabetten daha önemli olduğuna karar vermişti. Reagan, Leonid Brejnev’den Mihail Gorbaçov’a, Yuri Andropov’dan Konstantin Çernenko’ya kadar tüm Sovyet liderlerle açılım yapmaya çalıştı. Bunlardan üçü, göreve geldiğinin ilk beş senesi içinde ölmüştü! Reagan, ‘Amerikalı düşman’a karşı Sovyet seferberliğini büyük oranda dağıtmamış ve Sovyetleri kamuoyu ve Sovyet Komünist Partisi’nin siyasi ofisinin yönelimleri üzerindeki güçlü denetimden mahrum bırakmamış olsaydı Sovyetler Birliği’ni içeriden sarsmak mümkün olmazdı.

Trump aynı mantıkla Kim’e Kuzey Kore için seçeneklerin özetlendiği dört dakikalık bir kesit gösterdi. Kendini ve halkının potansiyelini yıkarak iflasın eşiğine gelecek kadar füze gelişimine delice para saçma yolunda devam mı edecek yoksa iki isim arasındaki zirveye kucak açan Singapur gibi menkul ve gayrimenkul potansiyellerini işleterek Doğu Asya’da ekonomik başarı örneklerinden biri mi olacak! Bu seçenek Kuzey Kore’nin füzeleri konusundaki teknik tartışmaya ilişkin Trump yaklaşımına göre, Pyongyang’ın Washington ve dünya ile olan genel ilişkilerinde yürüttüğü siyasi değişime bağlı olduğu ölçüde koşulsuzdur.

Kim’in seçeneklerinin Muammer Kaddafi ve Saddam Hüseyin arasında değiştiği doğru değil. Trump’ın ona sunduğu şey, Tayvan’da babasının diktatörlüğünü devralan Chiang Ching-kuo’nun ülkesini tamamen başka bir yöne; görece refah, siyasi hoşgörü ve demokratikleşmeye doğru yöneltmesiydi.

Bu tam olarak Tahran’da Ali Hamaney’in üstesinden gelemediği şeydir. Bu adam, Washington’ı temsil eden küresel kibre düşmanlığa karşı Humeyni devriminin temsil ettiği hiçbir şeyi yıkmak istemiyor ya da yıkamıyor. Amerika ile anlaşmak için de İran’a bugün Kuzey Kore’ye verilen fırsatı veriyor.

Tahran’ın istediği, Obama’nın sunduğu şeydir: Devrim rejiminin siyasi dosyalarına el uzatmamak ve İran’ın özellikle de Arap Körfezi’ne yönelik bölge siyasetine karşı çıkmamak suretiyle taviz vermeyi gerektirse de teknik bir nükleer anlaşma sağlamak. Ama bu taviz bugün tarih oldu. İran kendisini birçok yaptırımla kuşatılmış halde buldu. Trump, Singapur’daki zirveden sonra yaptığı basın toplantısında söz konusu yaptırımlara işaret etmiş ve İran’ın şimdi bölgedeki faaliyetler konusunda en özgüvensiz zamanında olduğunu söylemişti. New York Times’ın aktardığına göre İran kendisini daha da kuşatılmış hissedecek ve bu kuşatma, “Biz Kuzey Kore’den daha önemli iken neden Washington ile doğrudan müzakere şansından nasiplenemiyoruz?!” diye sorgulamaya başlayan İranlıların beklediğinden çok daha etkili olacak.

Kim ve Trump arasındaki basın toplantısının gerçekleştiği odadaki Heris halısına dönüyorum… Bu halının yünü, İran halıları arasındaki en iyi yün olarak kabul ediliyor. Sebebi ise koyun yününe içme suları yoluyla etki eden Sabalan Dağı altındaki büyük bakır depolarıdır.
Bakır madenleri, İran’ın en büyük ve gizli potansiyellerinden biridir ve İran’ın büyük turizm potansiyellerini hatırlatırcasına dünyanın en güzel dağlarından birinin tepesini kaplıyor.

İran, Kuzey Kore’den daha önemli olabilir ama yönetimi Kim’den daha mı zeki?