Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’nin, ‘gümrük tarifeleri’ savaşındaki hesapları tuttu mu? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Amerikan gümrük memurlarının iki haftadan kısa bir süre içerisinde Çin ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerini toplaması kararlaştırıldı. Bu adım, ya Başkan Donald Trump’a Pekin ile ticari bir anlaşma sağlamak için ihtiyaç duyduğu kozu verecek ya da küresel ekonomi düzeyinde iki büyük devletin ciddi bir ticari çatışmaya sürüklenmesine sebep olacak.

İki taraf arasında beklenen görüşmelerin yapılmadığı bir durumda, ithalata gümrük vergisi uygulamaktan vazgeçmeye yardımcı olacak erken bir anlaşma olasılığı zayıf görünüyor. Çin mallarına yönelik 34 milyar değerindeki ilk Amerikan tarife uygulaması 6 Temmuz’da başlayacak. Bu durum Çin tarafını, Amerikalı çiftçileri ve ihracatçıları kışkırtmaya itti. Ayrıca eski Amerikan müzakereciler ve ticaret analistlerine göre Başkan’ın ödeyeceği siyasi bedel de artacak. Bu durumdan etkilenen seçmenlerin şikâyetleri, Trump’ı pazarın ileride açılma vaatleri ile birlikte Çin’in Amerikan ürünlerini daha fazla satın almasını içeren sınırlı bir anlaşmaya varmaya itebilir. Eski yetkililerin söylediğine göre bu şikâyetler, Başkan’ı Çin ile olan çatışmasında geri adım attığı suçlamalarının tehdidi altında bırakabilir.

Çin’e yönelik politika konusunda Amerikalı yetkililere danışmanlık yapan American Enterprise Enstitüsü’nden Derek Scissors bu konuda şu ifadeleri kullandı: “Kendini örnek bir biçimde bu saldırıya hedef haline getirdi. Yönetim içerisinde bir anlaşmaya varılmasını şiddetle isteyen bir grup var… Ancak ben geçici bir durumdan bahsediyorum.”

Çin’in yararına ticaret dengesi

Başkan, Çinli liderlere Amerika’nın Çin ile olan 375 milyar dolarlık büyük ticaret açığını azaltmasını ve Amerikan şirketlerini zarar uğrattığını söylediği sanayi politikalarını terk etme çağrısında bulundu. Birçok ekonomi uzmanı, iki ülke arasındaki ticaret dengesini vizelerden ve ticari engellerden ziyade birikim oranı ve geniş çaplı ekonomik güçlerin belirlediğini ifade ediyor.
Bununla birlikte ‘ekonomik saldırganlığı’ benimseyen düşman bir güç olması sebebiyle Pekin’e yönelik saldırılardan memnun olan Trump üssü hala, Trump’ın sanayi alanında milyonlarca Amerikan işinin kaybedilmesine sebep olarak gördüğü ticari açığı azaltma sözünü yerine getirmesini bekliyor. Başkanlığa geldiğinden bu zamana kadar açık gittikçe genişliyor. O kadar ki 2018 yılı içindeki rekor seviyesine doğru ilerliyor. ABD Sayım Ofisi’ne göre Amerika’nın Çin ile olan ticaret açığı, yılın ilk dört ayında geçen senenin aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 12 oranında arttı.
Çin bu ayın başlarında, ABD’nin gümrük tarifelerine yönelik planından vazgeçmesi karşılığında ticari anlaşmanın ilk yılında enerji, sanayi ve tarım alanında 70 milyar dolarlık ek ürün satın alma teklifi sundu. Ancak bu, Trump’ın sunduğu 200 milyar dolar değerindeki yıllık artış talebinin oldukça altındaydı. Çinli yetkililer, Trump’ın gümrük tarifeleri ile alakalı aldığı son hazırlık kararından sonra teklifi geri çekti.
Bu sınırlı anlaşma, giderek artan ikili ticari açığın yanı sıra 2020 yılında, herhangi bir kayıtlama veya çekince olmadan yükselen Çin ile uygun ekonomik ilişkilere dair bir çekişmenin yaşanmasına zemin hazırlayabilir.
Aynı şekilde Trump’ın Çin İletişim Şirketi ZTE’ye yönelik yaptırımı hafifletmek için yaptığı şey de eleştiriye uğrayabilir. Nitekim attığı bir tweette şu ifadeyi kullanmıştı: “Çin, epey iş kaybetti.” Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın eski Ulusal Güvenlik Danışman Vekili Ely Ratner bu konuda şu ifadeleri kullandı: “Demokratlar, doğal seçim dairelerinde gördükleri işçi sınıfından seçmenleri yeniden kazanmak istiyorlar. Ben eminim ki demokratlar hızlı bir şekilde bu alanın üzerine çullanacaklardır.”

Trump geçtiğimiz hafta Minnesota eyaletindeki Duluth kentinde seçim mitinglerine benzeyen bir kitlesel toplantıda Çin’den yana olan şikâyetlerini yineledi ve şöyle dedi: “Bu ülkenin ticaretteki yaklaşımı âdil değil.”

Trump’ın etrafının sarılması

Bugünlerde yönetimin, Çin’in Amerikan teknolojisine erişimini sınırlandırmayı amaçlayan ihracata özel yeni kontroller ve yatırım kısıtlamalarını açıklaması bekleniyor. Çin ürünlerine yönelik birçok tüketim malzemesini içeren 200 milyar tutarında yeni bir dizi tarifenin uygulanması ihtimal dâhilinde. Pekin’in misillemesi, Başkan’ı siyasi risklerle karşı karşıya getirecektir ki Brooking Enstitüsü’ne göre en büyük risk, 2016’da oylarını Trump’a veren ve Hillary Clinton’u destekleyen bölgelere kıyasla Çin tarifelerinin daha fazla etkisinde kalan bölgelerdeki işlerin zayıflaması olacaktır.

Princeton Üniversitesi Çin İlişkileri Uzmanı Aaron Friedberg’in ise konu hakkındaki ifadeleri şu şekilde: “Seçmenlere ulaşmak için oldukça detaylı ve dikkatli bir planlama yaptılar. Bu, Trump’ın ana seçim bölgelerini oluşturduğunu düşündükleri kişilerin ödediği tutarı yükseltmeyi hedefliyor. Bununla, onun rotasını değiştirmeye meyledeceğini umuyorlar.” Başkan’ın ‘önce Amerika’ ibaresi ile özetlenebilecek ticaret politikası, cumhuriyetçi müttefiklerin saflarında bir muhalefetle karşılaşmıştı ki muhalifler arasında genelde kendisini destekleyen şirketler topluluğu da yer alıyordu. Buna rağmen Trump, Çin’e karşı sert tutumunda çeşitli siyasi odakların tümünden destek görüyor.

Trump son zamanlarda neredeyse tüm Çin ithalatına tarife uygulayacağına dair tehdit sunduğunda bu, Marco Rubio gibi zaman zaman Trump’ı eleştiren cumhuriyetçi senatörler tarafından memnuniyetle karşılandı. Bunun yanı sıra senatodaki Azınlık Lideri ve New York Odası üyesi olan Chuck Schumer ve Ohio Senatörü Sherrod Brown gibi önde gelen demokratlar da bu durumdan memnun oldu. Ratner, “Amerika’da Çin ile normal bir şekilde iş yapan bir seçim bölgesi neredeyse hiç yok. Herkes kendi tarzıyla Çin’e karşı net ve sert olmanız gerektiğini söylüyor.”

Öte yandan Amerikan yönetimindeki yetkililer, ticari bir savaşta Çin’e karşı direnebilecekleri konusunda ısrar ediyor. Zira Çinli ihracatçıların ABD’ye olan satışları, Amerikalıların Çin’e olan satışlarından 4 kat daha fazla. Ancak bu görüş, Çinli organizasyoncuların Çin’de faaliyet gösteren Amerikan şirketlerini baskılarla kışkırtmak için kullanabileceği birçok yolu göz ardı ediyor.

Çinli yetkililer, önceki ticari anlaşmazlıklarında vatandaşlarını Güney Kore gibi ülkelere seyahat etmemek veya orada üretilen ürünleri satın almamak üzere yönlendirdiler. Çin’de ABD’dekinden çok daha fazla araba satışı yapan Apple veya General Motors gibi şirketler, herhangi bir ticari savaşta ciddi bir yıkıma uğrayabilir.

Teknoloji savaşı

Başkan, Çin’in elektronik ihlal operasyonları ile hırsızlık yaparak Amerika’nın gelişmiş teknolojisine eriştiğinden rahatsız olduğunu ifade ederek Çin’e karşı uygulamalarında başarılı olmak için yüksek ve zorlu ölçütler koydu. Bunun yanı sıra Çin pazarına girmek isteyen yabancı şirketlere de zorunlu lisans gereklilikleri öne sürdü. Trump’ın sözü ile ‘Bu böyle devam etmeyecek.’

Beyaz Saray Sanayi ve Ticaret Politikalar Ofisi bir rapor yayınladı ve raporda Çin’e, küresel düzeyde gelişmiş teknoloji sanayisine egemen olmak için kendi iç pazarını bir platform haline getirmeyi hedefleyerek 50’den fazla yol kullanmasından ötürü eleştiri yöneltti. Başkan’ın kıdemli ticari işler danışmanı olan Peter Navarro, şu sözleri kaleme aldı: “Çin’in saldırgan ekonomik yaklaşımı, yalnızca Amerika’yı değil tüm dünyayı tehdit ediyor.”

Amerikan yönetimi yetkilileri Mayıs ayında Pekin’de gerçekleşen ticari görüşmelerin ilk turunda Çin’den gelişmiş teknoloji sanayisine olan desteğini sınırlamasını talep etmişti. Aynı şekilde yabancı şirketleri, Çin pazarına girme karşılığında ticari sırlarını ifşa etmeye mecbur eden Çin politikalarının son bulması da talepler arasında yer alıyordu. Washington ve Pekin’de düzenlenen son iki toplantı herhangi bir anlaşmaya varamadan sona erdi. Navarro, geçtiğimiz hafta gazetecilere şu açıklamayı yaptı: “Telefonlarımız açık. Ama şu temel bir gerçekliktir ki söz ucuz, erteleme maliyetlidir.”

Ne Beyaz Saray ne de Hazine Bakanlığı başka müzakerelerin planlanıp planlamadığı konusundaki sorulara yanıt vermedi.

Bununla beraber Trump’ın müzakere ekibindeki belirgin ayrışmalara bakacak olursak tehditlerin Çin’i taviz vermeye mecbur edecek kadar yeterli olup olmayacağı şüpheli. Nitekim ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Navarro, bir keresinde Pekin’de Amerika’nın görüşmelerdeki yaklaşımı konusunda anlaşmazlık yaşadıkları için çığlık yarıştırmışlardı. Aynı şekilde Amerikalı yetkililer, ticari açığın etkin bir şekilde azaltılması ve Çin ekonomisinin temel unsurlarında büyük değişiklikler gibi şeyler de dâhil olmak üzere öncelikleri konusunda çelişkili mesajlar gönderdi.

Çin meselesinde önceki ABD Başkan Yardımcısı Richard (Dick) Cheney’e tavsiyelerde bulunan Friedberg, şu açıklamayı yaptı: “Onlar sadece bizim için sistemlerini ters yüz etmezler.” Amerikan yönetimi yetkililerinin önce kendi aralarında bir iç anlaşmaya varmaları halinde Çin’in kendine özgü fikri mülkiyet yasalarını düzenlemeye, hizmet piyasalarını serbestleştirmeye ve daha fazla Amerikan malı satın almaya ikna edilebileceği imkânına işaret etti. Bununla birlikte yönetim, Avrupalı ve Japon müttefiklerini tarife uygulamasından dışarıda tutmakla büyük öneme sahip daimi desteğinden vazgeçmiş oldu. Bu yılın başında söz konusu müttefiklere çelik ve alüminyum için tarife konmuştu.

Başkan’ın tercih ettiği gümrük tarifesi silahı, defolu gibi görünüyor. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nden uzman ekonomist Mary Lovely’ye göre Çin mallarına uygulanan bir dizi tarifenin ilki, Amerikalı ve çok uluslu şirketleri, yerel Çin şirketlerinden çok daha fazla zarara uğratacak. Lovely, yerel Çin şirketlerinin değil ama çok uluslu şirketlere bağlı Çin şirketlerinin bilgisayar ve elektronik aygıtların yüzde 87’sini ürettiğini ve bunların 6 Temmuz’daki yeni tarifelerden etkileneceğini söylüyor. Son olarak San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi Twenty-First Century China Merkezi Başkanı Susan Shirk’in şu sözünü iletelim: “Ufukta herhangi bir müzakere veya stratejik bir süreç görmüyorum. Bu işin fayda sağlayacağını sanmıyorum.”