Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Amerikan Kartalı mı, Rus ayısı mı kazanır? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bir Amerikan Başkanı ile Sovyet liderinin- Rusya Devlet Başkanının- arasındaki ilişki, hiçbir zaman ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arasında olduğu kadar tartışmalı değildi.

Tartışmalar, aslında Helsinki Zirvesi öncesinde veya sonrasında değil, Trump’ın başkan olarak seçildiği 2016 tarihinde, FBI Direktörü Christopher Ray tarafından yürütülen soruşturmada seçimlere Rus müdahalesi olduğuna dair iddiaların yükselmesi ile başladı.

Televizyon programlarında yer alan bir iş insanı olan Trump’ın, siyaseten “farklı” bir adam olduğunu söylemeye gerek yok. O, geleneksel ABD başkanları gibi değil. Trump, hiçbir zaman “gerçek” bir Cumhuriyetçi gibi davranmazken, başkanlık seçimindeki rakibi Hillary Clinton, halk oylamasında öne geçti.

Diğer taraftan, ‘Sovyet’ deneyimli, eski bir KGB’li olan Vladimir Putin ise, siyasete atılmadan önce Doğu Almanya’daki ‘temas hatlarında’ görev yaparak gizli kapaklı bir savaş verdi.

Kendisi de komünist rejimin bir evladı olan Putin, 1999’da komünizmi ‘Medeniyetin ana akımından uzak karanlık bir sokak’ olarak tanımlamaktan çekinmedi.

ABD’li gazeteci Brian Bennett, son haberinde “Trump’ın başkanlığından 18 ay sonra, Putin’e olan ilgi çekici ilgisinin nedeni hala bilinmiyor. Seçimlere Rus müdahalesi olduğuna dair iddialar, Trump’ın bilgisi dahilinde mi çıktı?” gibi bir takım sorular yöneltti.

Nisan 2017’de, Politico dergisinde araştırmacı gazeteci Michael Crowley imzalı bir haberde, Trump’ın Rusya bağlantılarını ortaya koyan karmaşık bir şema yer aldı. Habere göre, bazıları bilinen, bazıları gizli, bazıları kesin ve bazıları da muhtemel bağlantılardı.

Bu bağlantılar, her halükarda, ABD Başkanı’nın kişiliğine ve siyasetteki deneyimsizliğine dayanıyor.

Trump, her eyleminde zafere ulaşma arzusunda olduğu için özellikle uluslararası ilişkiler düzeyinde ne yapacağı konusunda endişe uyandırıyor. Her hamleyi bir zafer olarak görüyor.

Örneğin, ABD Başkanı, Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un ile Singapur’da yaptığı zirveden sonra ABD’yi daha güvenli hale getirecek olan nükleer silah dosyasında imtiyaz kazandığını iddia etse de, gerçek şu ki, Pyongyang aslında hiçbir taviz vermedi.

Rus tarafının, ABD Başkanı’nın nükleer güçlerden Suriye’ye kadar çeşitli konularda bir takım anlaşmayı taahhüt ettiğini açıklaması ile ABD’nin siyasi kulislerinde, Helsinki’de Trump ve Putin arasında olanlara dair korku büyüdü.

ABD merkezli The Atlantic dergisi, “ABD yönetiminin bu anlaşmalar hakkında hiçbir fikri yok gibi görünüyor. Trump, neye dair söz verdiğini ya da ne yaptığını bilmiyor” ifadelerini kullandı.

Trump ve Putin arasında Helsinki’de sadece çevirmenlerin varlığıyla yapılan kapalı toplantı, ABD başkanlarının başka ülke liderleri ile gerçekleştirdiği zirve kurallarına aykırı olarak görüldü. Görüşmede en azından, ABD güvenliğini etkileyen hayati sorunları bilmesi nedeniyle Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un da bulunması gerekiyordu.

Herkes, eski ABD Başkanı Richard Nixon ile Çin lideri Mao Zedung’un, Henry Kissenger’ın dış politikanın en önemli aktörü olduğu dönemde, 1972’de Pekin’de bir araya geldiği tarihi toplantıyı yansıtan o ünlü fotoğrafın yanı sıra, İzlanda’da Sovyet lideri Mihail Gorbaçov ile bir araya gelen eski ABD Başkanı Ronald Reagan’ın fotoğrafını anımsıyor. Bu zirvelerde her iki Başkan’a da, üst düzey bakanlar ve danışmanları eşlik ediyordu.

Bazı eleştirmenler, Trump’un başkanlığa gelişine katkıda bulunan siber saldırıların emrini verdiği iddia edilen Putin’in, Trump’ın yetersiz ve hatta zayıf politikasına katkıda bulunduğunu düşünüyor. Diğerleri ise ABD Başkanı’nın pratik zekası ile Putin ve diğerleriyle gerçek bir ortaklık kurarak istikrarın temellerini attığını ve ülkesinin çıkarlarını korumak için Avrupa’daki müttefiklerini kızdırıp bir ekonomik savaş başlatacak kadar gözü kara biri olduğunu dile getiriyor.

Dünyaca ünlü Time Dergisi 30 Temmuz’da piyasaya çıkaracağı yeni sayısında, Trump ve Putin’in yüzlerini birleştirdi.

Peki, dergi kapağında birbiriyle iç içe geçerek tek yüz haline gelmiş bu fotoğrafa bakıp soralım. Bu fotoğraf, madalyonun her iki yüzünün uyumunu mu yansıtıyor? Yoksa bu kişilerden biri, diğerinin gücü ve etkisi altında eriyerek diğerine tabi mi oldu? Ya da Amerikan Kartalı ile Rus Ayısı uyumla birbiriyle mücadele mi ediyor? Ya da aslında asıl sorulması gereken soru şu: Bu çekişmenin sonunda kim galip gelir?