ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanının İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye yönelik eleştirilerine katılarak ve ABD’nin bu tehditlere asla müsamaha göstermeyeceğini söyleyerek İran rejimine ve tehditlerini ağır biçimde eleştirdi.
Pence, Pazartesi akşamı Pensilvanya’da düzenlenen bir seçim kongresinde, “ABD yönetimi olarak açıkladığımız gibi, bundan sonra artık İran’a, yıl boyunca sürdürdüğü teröre ve uyguladığı şiddete ve ABD’ye yönelik tehditlerine asla müsamaha göstermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Gazeteler ve televizyon kanalları bir süredir, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki sözlü düelloyu takip ediyordu: Ruhani, “İran’la savaş savaşların anasıdır” diyerek ABD’nin yaptırımları uygulama ve İran’ın petrol ihraç etmesini engelleme planlarını sürdürmesi halinde İran’la karşı karşıya geleceği konusunda uyarmıştı. Ayrıca Hürmüz Boğazı da dahil olmak üzere, deniz boğazlarını kapatma imasında bulunmuştu. Buna karşılık Başkan Trump ise Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Ruhani’yi bir daha asla ABD’yi tehdit etmemesi, aksi takdirde tarihte çok az kişinin gördüğü sonuçlara katlanacağı konusunda uyarmıştı.
İran siyasetiyle ilgilenen pek çok analist, Trump’ın söz konusu açıklamasının tehdit manevrasının bir parçası olarak geldiğini, İran ile ABD arasında gerçek bir çatışma veya savaşın ihtimal dahilinde olmadığını düşünüyor. Ayrıca İranlı liderlerin, ABD ordusunun üstünlüğünü ve hava ve deniz kuvvetlerinin gücünü gayet iyi bildiklerine işaret ediyor. Öte yandan başka analistler ise çatışmaların ve İran misillemelerinin olası olduğunu, ancak bunun siber saldırılar şeklinde olacağını belirtiyorlar.
Washington Consulting Center’daki Asya Çalışmaları Grubu Başkanı Clive Kubshan bu bağlamda, “İki tarafın da yıkım istediğini sanmıyorum, İranlılar taktik geliştirmeye, oyun oynamaya ve tepkileri ölçmeye çalışıyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve İran’daki rejimi değiştirmek isteyen Dışişleri Bakanı Mike Pompeo gibi isimlerle birlikte ABD yönetimi ve Başkan Trump, İran’a yönelik tırmandırma tehditlerinin İranlı liderleri İran’ın nükleer anlaşmasının kusurlarıyla başa çıkmak için müzakerelere gitmeye zorlayabileceğine inanıyor. Özellikle Başkan Trump bu stratejiyi Kuzey Kore Lideri Kim Jong-Un’a başarıyla uyguladı” ifadelerini kullandı.
Trump’ın stratejisinin sonuç verip vermeyeceği ve İran liderlerinin Amerikan baskısına boyun eğip eğmeyeceği konusunda uzmanların görüşleri değişiyor. Queen’s Üniversitesi’nde siyaset bilimi öğretim üyesi olan Hasan Yari, konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “İran rejimi 40 yıldır (Amerika’ya ölüm) söyleniyor. Bu söz düellosu ve tehditler bağlamında, İran rejimi, ABD ile karşı karşıya gelmeye güç yetiremeyeceğinin farkında olsa da geri çekilemez. İran rejiminin göstericileri bastırma ve protestoları ortadan kaldırma gücü de azımsanamaz.”
Kuzey Atlantik Konseyi’ndeki İran İdaresi Müdürü Barbara Slavin ise, “Gerçek bir savaş ihtimali yok, çünkü savaşı hiç kimsenin çıkarına olmaz. Bununla birlikte olası çatışma noktası Hürmüz Boğazı olur” ifadelerini kullandı. İran Devrim Muhafızları’nın botları, söz konusu boğazda devriye gezen/turlayan ABD 5. Filosu’nu yıllarca rahatsız etti. Hürmüz Boğazı, ABD Deniz Kuvvetleri’nin İran’a ait üç savaş gemisini batırdığı ve iki petrol platformunu tahrip ettiği 1988 yılında şiddetli çatışmalara neden oldu.
Öte yandan Başkan Trump’ın tehdidinde samimi olduğunu söyleyen analistler, Trump’ın ABD’ye ihanet saydığı bir şeyin intikamını alma konusunda istekli olabileceğini söylüyor.
ABD Savunma Bakanlığı’nın ABD ile İran kuvvetlerini karşılaştırdığı raporlarda şunlara işaret ediliyor: Tahran ABD’nin yanında cüce kalıyor; ABD’nin yıllık askeri harcamaları geçen yıl 600 milyar doları aşarken, İran’daki harcamalar 16 milyar dolar, Pentagon’un yaklaşık 6.000 tankı bulunurken, İran’ın 1700 tankı var. ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri, İran hava ve deniz kuvvetlerinden çok daha üstün olan 13 binden fazla uçağa ve yaklaşık 300 savaş gemisine sahip.