Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’ın müttefikleri, onu yaptırımlardan kurtarmayı başarabilecekler mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran başladığı yere geri döndü, ekonomik yaptırımlarla ve Amerikan izolasyonuyla yeniden karşı karşıya kaldı.

En zorlu ABD yaptırım programı yürürlüğe girdi ve İran riyali haftalar içinde değerinin yarısını kaybetti.

Bu sadece İran’ın bazı hayati sektörlerini etkileyen ilk yaptırım paketi, ABD yönetiminin, İran’ın petrol ve doğal gaz ihracatının ve Merkez Bankası işlemlerinin durdurulması gibi iki ay sonra yürürlüğe girecek ikinci bir paketi var.

Ekonomik düzeyde, yaptırımların İran ekonomisine olan yakın etkileri hemen ortaya çıktı. Uluslararası şirketler İran pazarından çekildiklerini ve Tahran ile önceden imzalanmış anlaşmalarını iptal ettiklerini açıkladılar. Uzun süren müeyyidelerle tükenen İran sektörleri, dünyaya açılma safhasında pozisyonlarını geri kazanmak için çabalamışlardı, ancak şanslarını yeniden kaybediyorlar ve ıstırapları ikinci kez başlıyor.

Siyasi olarak, İran liderliği, halkının ıstırabını artıracak daha katı bir pozisyon almış durumda. Washington’un İran’ın petrol ihracatını engellemesi ve aciliyet anında Hürmüz Boğazı’nı kapatmakla tehdit etti. ABD’nin tepkisi sert oldu, Tahran ise, daha kötü bir durum senaryosundan kaçınmak için tehditlerini geri çekmek durumunda kaldı.

Tahran, ABD ablukasının kırmak ve ABD yaptırımlarının etkisini hafifletmek için AB ülkeleri, Çin, Rusya ve Türkiye ile beraber hareket etmek istiyor. Ancak İran’ın müttefikleri ondan daha iyi durumda değiller, zira İstisnasız tamamı bir dizi ABD yaptırımından mustaripler.

AB ülkeleri, Washington’un sanayileşmiş Avrupa ülkelerinden gelen ihracatlara ilave vergiler koymasından sonra, gümrük kısıtlamaları nedeniyle bir nevi ABD’nin yaptırımlarına maruz kalmış durumdalar.

Çin, Washington’la bir ekonomik savaşa girmiş durumda, ABD pazarına yaptığı ihracatın gümrük vergisi yükseltildikten sonra, günlük olarak yaptırımlara maruz kalmaktadır.

Washington en sonunda, Rus ekonomisinin zorluklarını ikiye katlayacak bir adım attı, İngiltere ile dayanışma içinde Moskova’ya yaptırımlarını artırmaya karar verdi.

Kremlin, ABD’nin yaptırımlarının bir sonucu olarak karşılaşabileceği sorunların büyüklüğünün farkında ve Washington’la, belki de İran pahasına yükünü hafifletecek bir uzlaşma yolu arıyor.

Türkiye, Washington’la şiddetli bir kriz yaşamakta, zira Ankara’nın hapishanelerinde ABD’nin bir papazı bulunuyor ve bu konudaki diplomatik girişimler başarısızlığa uğramış durumda. ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’yi ekonomik yaptırımlar paketiyle uyarma konusunda oldukça aceleci davrandı.

Tahran’a karşı uluslararası yaptırımları hile ile delme konusunda uzun bir geçmişi olan Türkiye, bu sefer perde arkasından manevra yapmak için aynı hareket kabiliyetine sahip değil.

Parası hızlı bir düşüş yaşamakta ve AB ülkeleriyle ilişkileri siyasi ve ekonomik düzeylerde oldukça gergin…

Washington, ekonomik yaptırımlar uygularsa, Türk lirasının döviz karşısındaki değer kaybı durdurulamayacak ve artan enflasyon halkın sırtına dayanılması zor bir yük yükleyecektir.

Kıtalararası ticaret yapan dev şirketler, geçmiş tecrübelerinden çok şey öğrendiler ve artık ABD yönetimine meydan okumaya istekli ve hazır değiller. Fransızlar, hükümetlerinin demeçlerini beklemeden ABD yönetiminin kararlarına hızlıca olumlu karşılık verdiler. İran pazarına dev anlaşmalarla giren büyük şirketler, Trump’ın giyotininin altına düşmemek için hemen çekilmeye karar verdiler. Herkes Trump’ın tehditleri ciddiye aldı, zira yaptırımlar sadece İran’la sınırlı kalmayacak, bilakis, bunları ihlal eden bireyleri ve varlıkları da içerecek. Bu, ABD pazarında milyarlarca dolar yatırım yapan ve iş anlaşmalarında New York bankalarından vazgeçemeyen Çinli ve Avrupalı bankalara ve şirketlere açık bir mesajdır.

İran aleyhindeki yaptırımların, Trump yönetimi tarafından başlatılan Küresel Ticaret Savaşı hamlesinin yeni bir adresi ve alanı olacağı kesindir.

Tahran, dev ekonomik kurumlar arasında yaşanan uluslararası kargaşadan yararlanmaya ve ABD yaptırımlarının kendisine yönelik olumsuz etkisini en aza indirgemek için lehine puan kazanmaya çalışacaktır.

Bu kısa vadede mümkün olabilir, ancak uzun vadede işler iyice zorlaşacaktır, özellikle Washington’un yaptırım seçeneklerini çeşitlendirmesi ve yeni yaptırım paketlerini yürürlüğe koymasıyla, yaptırımları reddeden herhangi bir ülkenin Tahran’a uygulanan izolasyon duvarını delmesi imkansız hale gelecektir. Daha da tehlikeli olanı, Tahran’ın Washington’un iradesine karşı çıkmaya ve komşularını tehdit etmeye devam etmesi halinde askeri harekât tehdididir.

Bölgeye ilişkin merak edilen soru, esas olarak ABD yaptırımlarının, İran’ın bölgesel rolüne yönelik etkisinin ne olacağıdır. İran, Arap Körfez ülkeleri ve Arap dünyasının işlerine karışmaya devam edecek mi yoksa yaptırımlarla bu durum azalacak mı?

Petrol gelirleri, uluslararası yaptırımlar altında olsa bile, İran’a, bölgedeki uzantılarının masraflarını karşılama fırsatı verdi ve yabancı müdahalenin gereklerini ve maliyetlerini karşılama imkânı tanıdı. Ancak İran’ın ekonomik sorunlarının daha da kötüleşmesi muhtemeldir, zira dışsal rolün sonuçları nedeniyle içsel hoşnutsuzluk önemli ölçüde artmaktadır ve büyük şehirlerde başlayan büyük ölçekli protesto hareketlerinde bu durum sürekli dillendirilmektedir.

Ancak İranlı liderlerin, bölgedeki en sevdikleri oyunu oynarlarken geri çekilmelerini görmek gerçekten zordur. Böyle bir değişim, yönetim felsefesinin özünden uzaklaşması ve belki de İran’daki projesinin bitimi anlamına gelecektir. İranlı uzmanlar, Tahran’ın, Arap bölgesini daha fazla kışkırtmak ve İran dosyası dışında Ortadoğu hakkında net bir vizyona sahip olmayan ABD politikasından yararlanmak suretiyle yaptırımlara karşılık vereceğini düşünüyor. Ancak bunun İran’a bir faydası olmayacaktır.

Suriye, Amerikan vizyonunda bir netliğin olmadığının en tipik örneğidir. Washington, Tahran’ı ekonomik olarak kuşatırken, İran’ın Suriye’deki geleceğini belirleme rolü Moskova’ya terk edilmiş durumdadır.

Önümüzdeki birkaç ay içinde, Tahran ve Washington arasındaki ilişkiler etrafında birçok gelişme yaşanacaktır. Mevcut gerginlik zamanla tırmanışa geçebilir. İran, savaş için her zaman hazır olan ABD yönetimiyle yaşadığı bu krizini aşamazsa, büyük bir askeri çatışma patlayabilir. Fakat Amerikan elitlerinin bazıları, iki taraf arasındaki müzakerelerin, yaptırımların gölgesinde mümkün olduğuna inanıyor.

Tahran, Kuzey Kore’nin yaptığı gibi Trump yönetimine boyun eğecek mi?