Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un salı günü Ankara’ya yaptığı ziyaretin ardından yaşanan gelişmeler, taraflar arasındaki görüş birliğinde her ne kadar az çok ilerleme kaydedilmiş olsa da İdlib’deki durumun çözümüne dair uzlaşma yolunun halen zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Sürece yakın bir kaynak, Moskova’nın İdlib yakınlarındaki Rus özel birimlerini konuşlandırılması yönündeki kararın Moskova’da alındığına ve söz konusu haberin askeri operasyonun başlama tarihine işaret ettiğini aktardı.
Türkiye’nin ‘İdlib’e savaşçıların konuşlandırılması dosyasının’ çözümü için mühlet talep ettiği sırada Ankara’nın 7 Ekim’de Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa liderlerinin bir araya geleceği bir dörtlü zirve yapılması yönündeki çağrıya Kremlin’in gösterdiği çekingenlik, Rus-Türk ortak görüşünün halen değişiklik gösterdiğine işaret ediyor.
Rus çevreleri, Lavrov’un Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmelerde sınırlı bir ilerleme kaydedildiği bilgisi veriyor.
Çavuşoğlu’nun “Her iki taraf radikalleri ve barışçıl muhalefeti birbirinden ayırmak için çalışıyor. Yerel halk ve barışçıl muhalifler teröristlerden bıktı. Bu yüzden terörle birlikte savaşmamız gerekiyor” açıklaması, ılımlı muhalefet ile teröristleri birbirinden ayırmadan İdlib’te kabul edilebilir bir çözüme ulaşılamayacağını gösteriyor.
Ancak Türk Bakan’ın bu vurgusu ile birlikte büyük ölçekli askeri operasyonların insani felaketlere yol açacağına dair uyarıları Ankara’nın halen devam etmekte olan askeri harekâta karşı tutumunu sürdürdüğüne işaret ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir Rus diplomat şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye, şehirdeki silahlı muhalefete ilişkin durumu çözebilmek ve El-Nusra Cephesi’ni devre dışı bırakacak anlaşmalara ulaşmak için daha fazla zaman istedi. Önceki veriler, Moskova’nın bu durumu çözüme kavuşturması için Türklere bir ay mühlet verdiğini gösteriyor. Aradan geçen iki haftada hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Aksine muhalefet tarafından kontrol edilen İdlib’deki bölgelerden Hmeymim Hava Üssü’ne ve komşu diğer bölgelere saldırılarda artış gözlendi.”
Kendilerine yeterli mühletin verilmediğini düşünen Türk bakış açısının yanı sıra askeri harekatın tamamlanmasının ardından kentteki durumun geleceğinin ne olacağı hakkında da iki taraf arasında tam bir uzlaşma sağlanamadı.
Diplomata göre Ankara, rejimin kontrolünü genişletme fikrine şiddetle karşı çıkıyor ve kabul edilebilir bir senaryoda yerel konseyleri kurmayı kabul etmesi ve rejimle hizmet konularında işbirliği yapmak için anlaşmaya varması gerektiğini düşünüyor.
Moskova, İdlib dosyasıyla ilgili mekanizmalara ilişkin süren farklılıkların arka planında, askeri operasyona hazırlık konusundaki ciddiyetini göstermek için iki adım attı.
Bu adımlardan ilki, şehrin güneyindeki “Özel Harekat Kuvvetleri”ne ait olarak nitelendirilen askeri birliklerini konuşlandırması oldu.
Dün Rus basınında söz konusu kuvvetlerin özel operasyonlar yürütmeye hazırlandığı bilgisi yer aldı. Bağımsız Devletler Birliği Enstitüsü Müdür Yardımcısı Vladimir Ivesev tarafından yayımlanan bir makalede bu durumun “İdlib’in kurtarılmasına yönelik savaşta Suriye güçlerini desteklemenin gerekliliği” ile irtibatlı olduğu belirtildi. Ivesev makalesinde şu ifadeleri kullandı:
“Suriye’nin askeri varlığı küçük ve belli ki yeterli değil. Hükümet yanlısı güçleri kuvvetlendirmek için Rus özel harekat kuvvetleri birimleri gönderildi.”
Rus kuvvetlerinin amacının Hmeymim Hava Üssü’ne ve komşu diğer bölgelere saldırıların başlatıldığı yerleri kuşatmak olduğunu düşünen Ivesev yaptığı değerlendirmenin devamında şunları söyledi:
“Hiç kimsenin büyük operasyon yürütme niyetinde olmadığından eminim. Ancak bu, Rus özel kuvvetlerinin İdlib çevresinde özel güvenlik bölgeleri kurmasını engellemiyor. Ayrıca Rusya-Suriye ortak özel birliklerinin Dera’da olduğu gibi teröristleri İdlib’den çıkmaya zorlamak ve Türkiye’ye girmek dışında bir çıkış yolu bulamamalarını sağlamak için İdlib sınırında karşı saldırılarda bulunabileceği göz ardı edilemez.”
Rus medyasına röportaj veren askeri bir uzman, Rus özel kuvvetleri tarafından gerçekleştirilecek muhtemel askeri operasyonun amaçlarından birinin kuzeydoğu Lazkiye’de, özellikle de Hmeymim Rus üssüne yönelik dron saldırıları ile devam eden provokasyonları durdurmaya yönelik olduğunu kaydetti. Bu nedenle Rus savaşçılarının Suriyeli ortakları ile El-Nusra Cephesi’ne karşı geniş çaplı bir operasyon yapmalarının mümkün olduğunu belirtti.
Askeri uzman açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Moskova ile Ankara arasındaki farklar hangi dereceye ulaşırsa ulaşsın terör saldırılarını durdurulamaması durumunda İran, Rusya ve Türkiye, ortak kuvvetlerinin İdlib’de konuşlandırılması kararı vermek zorunda kalacaklar.”
Görüşmeler sürüyor
Rusya’nın ikinci adımı ise güçlü etkileri olan politik bir boyut taşıyor. Kremlin’in bu adımı, Ankara’nın Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa liderleri arasında bir zirve gerçekleştirilmesi yönündeki çağrısına dair takındığı ihtiyatlı tutumunda ve özellikle de Rus-Fransız ve Alman-Rus temaslarının hafta boyunca aktif olmasında kendini gösteriyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, zirveye yönelik hazırlıklar hakkında sorulan bir soruya, “Bu soruyu Türk meslektaşlara yöneltmelisin. Ben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü değilim. Eğer bu onların inisiyatifiyse soruları cevaplayabilirler” diyerek yanıt verdi. Rusya Devlet Başkanı’nın gündeminde söz konusu duruma ilişkin herhangi bir anlaşma olmadığını belirtti.
Moskova’nın bu tavrı, İdlib dosyasının çözümüne yönelik Türk tutumuna baskı yapan unsurlar çerçevesinde Erdoğan’ın çağrıda bulunduğu siyasi tartışmalara ilişkin ilerleme kaydettiğini gösteriyor.
Rus çevreler daha önce yaptıkları açıklamalarda Moskova’nın İdlib dosyası ile ilgili kararını dörtlü zirve öncesinde vermeyi tercih edeceğini belirtmişti.
Peskov açıklamalarında ayrıca önümüzdeki ayın başında Tahran’da bir Rus-İran-Türkiye zirvesi hazırlıklarının yapıldığına da işaret etti. Bu, garantör ülkelerin devlet başkanlarının Suriye’deki gelişmeler doğrultusunda bir araya geldiği üçüncü toplantı olacak.
Peskov sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zirveye yönelik istişareler sonrasında bazı ön sonuçlara ulaşıldı. Üç ülke liderinin gündemlerinin diplomatik kanallar aracılığıyla koordine edilmesinden hemen sonra zirvenin tarihi hakkında sizi bilgilendireceğiz.”
Ankara’nın ve Moskova’nın İdlib dosyasındaki pozisyonlarında devam eden farklılaşmaya dair çok sayıda referans olmasına rağmen Kremlin’e yakın medya organları, farklılıklara doğrudan atıfta bulunmaktan kaçındı. Geçtiğimiz iki gün boyunca iki ülke arasındaki iş birliğin derinleştirilmesi ve Rusya ve Türkiye’nin ABD’nin yaptırımlarına maruz kalmaları karşısında ilişkilerin daha geniş boyutta ele alınması vurgulanmıştı.
Lavrov’un Ankara’ya yaptığı ziyarete ve bunun Putin’in Almanya’ya yaptığı son ziyaret ile bağlantısına genişçe yer veren Kommersant gazetesinde çıkan haberde “Washington’ın üç ülkenin şirketlerine karşı artan kısıtlamaları ve Avrupa’ya enerji tedarikine karşı çıkma politikası Rus-Türk-Alman ittifakını tetikledi” değerlendirmesi yapıldı.