Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Husi sözcüsünün Nasrallah’ı ziyareti hakkında soru ve eleştiriler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başta olmak üzere çeşitli ülke temsilcileri ve analistler, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın İran destekli darbeci Husi üyesi ve örgüt sözcüsü olan Muhammed Abdüsselam ile görüşmesini sert bir dille eleştirdiler.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri’nden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın, Kuveyt istişareleri sırasında darbeci Husi grubunun üyesi olarak bulunan ve aynı zamanda örgütün sözcüsü olan Muhammed Abdüsselam’ı kabulüne ilişkin eleşirilerde bulundu.

“Lübnan’ın siyasi ve ekonomik dengesi ile Arap ve uluslararası pozisyonu için ihtiyaç duyduğu kendini koruma politikası, Nasrallah’ın isyancı Husi heyetini kabul etmesiyle ne kadar tutarlı? Lübnan’ın bu soruyla ilgileneceğini umuyoruz” diyen Gargaş, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Yemen krizi ve savaşı, Arap Körfezi’nin güvenlik ve istikrarının geleceği ile doğrudan bağlantılıdır. Bu, bizim için ikincil bir konu değildir. Bu nedenle Lübnan, Husiler için lojistik ya da politik bir merkez olamaz. Bu meselenin göz ardı edilmesi, onun yankılarını daha da kötüleştirecektir” dedi.

ABD’den sert eleştiri

Husi grubundan bir heyetin Hasan Nasrallah’ı ziyaret etmesi hakkında açıklamalarda bulunan ABD’nin Yemen Büyükelçiliği ise, bu durumun, Hizbullah’ın Yemen’deki istikrarsızlaştırma rolünün yeni bir göstergesi olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Elçilik, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Bununla birlikte, Hizbullah’ın rolüne ve desteğine dair birçok delile bir delil daha eklenmiş oldu” ifadelerini kullandı.

“Griffiths ikilemde kaldı”

Şaruk’l Avsat’a konuşan analistler, önümüzdeki ayın altıncı günü yapılacak istişarelere öncülük etmesi beklenen Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Elçisi Martin Griffiths’in söz konusu toplantıya ilişkin ikilemde kaldığını kaydettiler.

Husilerin ve Hizbullah’ın, aralarındaki ilişkileri ilan etmekten artık çekinmediklerini dile getiren analistler, önemli olan şeyin Hizbullah’ın Husilere verdiği desteğin nasıl kurutulacağı olduğunu belirttiler.

“Bu yeni ve şaşırtıcı bir durum değil”

Analistler, “Bu yeni ve şaşırtıcı bir durum değil. Herkes, İran’ın arkasına alan Hizbullah’ın Husileri desteklediğini biliyor. Fakat medya desteği ile politik olarak destek olmak dışında Husilere sunabilecekleri yeni bir şey yok” diyerek, Husi ziyaretini yorumladılar.

Askeri ve siyasi kanat olarak ikiye ayrılan Hizbullah’ın, siyasi kanadının bölgede, askeri kanadının ise uluslararası alanda terörist olarak sınıflandırılırken, Husiler ise, bölgedeki büyük ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.

Soru şu: BM, iki hafta içerisinde bir delegasyon üyesinin Cenevre istişarelerinde bulunmasına nasıl izin verebilir? Nasıl terörist unsurlarla bir araya gelip onlarla müzakerelerde bulunabilir?

Söz konusu ziyaretin şu iki hedeflerden birini gerçekleştirdiği ifade edildi: Birincisi, Muhammed Abdusselam’ın Husi grubunun aşırı kanadı içerisindeki konumunun güçlendirilmesi (analistler Husileri ılımlı ve aşırı olarak iki kısma ayırıyorlar), diğeri ise Abdüsselam’ın ılımlı kanat arasında sayılması.

Aşırı kanat, Cenevre’deki herhangi bir tavizden memnun olmayabilir. Fakat, Husilerin görüşmelere katılması onların uluslararası ilişkilerde bulunduklarını ve siyasi dekorun bir parçası olduklarını gösterir.

Bir diğer yorumda ise, milislerin barış dilinden anlamadığı ve Yemen’deki çoğu cephede çökmüş olsalar da, toplantının dolaylı olarak askeri bir tırmanış beyanı olabileceği kaydedildi.

Yemenli siyasi yazar Abdullah İsmail, Abdüsselam’ın Nasrallah’ı ziyaretinin İran eksenindeki Husi projesi ile açık bir şekilde bağlantılı olduğunu ve siyasi olarak İran tarafından desteklendiğine dair bir mesaj göndermek istediğini söyledi. Abdullah İsmail, bu hareketin BM’nin kayıtsızlığının sonucu olduğunu kaydetti.

Yazar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Milisler, kayda değer bir baskı olmaksızın istişareler yönünde ilerliyor. Burada BM’nin milislere karşı bir çeşit gevşeklik göstermesi söz konusu. Böylece milisler herhangi bir baskı olmaksızın yol alıyorlar. Kimse onlara baskı uygulamıyor. En nihayetinde kendisine baskı uygulanan meşru hükümetin aksine istişarelere doğru hareket eden bir isyancı grup var. Maalesef, başarılı olabilmeleri için asgari gereklere sahip değiller.”