Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Libya patlamaya hazır barut fıçısı! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birkaç gün öncesine kadar, Libya’da 10 Aralık’ta seçimlere gitmenin, ülkeyi hak ettiği geleceğin başlangıcına götüreceğini düşünüyordum. Fakat Libya’daki mevcut vaziyete dikkatli bir bakış, seçimlerin -ki seçimler gerçekten bir çözümdür- sonraki adım olduğunu, bu adımı hızlandırmak isteyenlerin ve bugünlerde seçim çağrısı yapanların hayal ettiği gibi bunun öncelikli bir adım olmadığını söylüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu yaz Paris’te Libyalı siyasi tarafların katıldığı bir konferansa katıldı. Konferansın sonunda Liba’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 10 Aralık’ta yapılması konusunda uzlaşmaya varıldı. Konferansın yapıldığı günden bu yana Macron, seçimlerin belirlenen zamanda yapılması yönündeki çağrısını sürdürdü. Emmanuel Macron, seçimleri adeta bir can simidi olarak görüyor ve sanki bunun dışında herhangi bir kurtuluşun mümkün olmadığını düşünüyor.

Tabi ki seçimler, bir can simididir. Buradaki seçimler, herhangi bir ülkede düzenlenen ciddi seçimler gibidir. Ancak seçimler, bir hedef değildir. Onlar, ülkedeki güvenlik, istikrar ve iç barışın tesisi, kalkınmanın gerçekleşmesi ve ayrımcılık yapmadan her vatandaşın yararına olacak şekilde devletin kaynaklarının nasıl kullanılacağının bilinmesi için bir yöntem olarak kalmaya devam edecektir.

Bu hafta Libya’da petrol ihracatından sorumlu bir şirket başkanının açıklamasını okudum. Şirket başkanı, açıklamasında son birkaç ayda ihracat gelirinin 13 milyar dolara ulaştığını ve akabinde birkaç milyon geçtiğini belirtiyor. Ülke normal şartlarda olsaydı, bu para, kamu hizmetine özellikle de Libyalı çocukların eğitimine harcansaydı ve her Libyalı vatandaşa iyi bir sağlık hizmeti sunulsaydı, ülkenin içinde olacağı durumu sorguladım. Bu soruyu kendi kendime ümitsizce sordum. Çünkü “şayet” ifadesiyle başlayan soru formatının hiçbir şey ifade etmediğini biliyorum.

Libya, her sabah hüzün ve korku haberlerini izlediğimiz ülke yerine bambaşka bir yer olacaktı. Bu kadar para, birkaç yıl harcanmaya devam ettiği zaman Libya, sıkıntılarından kesinlikle kurtulurdu. Libya, Allah’ın sınırsız kaynak verdiği, 2 bin km uzunluğunda Akdeniz’e uzanan bir sahil bahşettiği ve sadece bu sahilin, ülkeyi gelişmiş dünya haritasına koyması için yeterli olduğu bir ülkeye yaraşacak şekilde yaşam sürerdi. Ancak bu uzunluktaki sahiller, kendi kendine işleyemez, kendi kendini görevlendiremez ve “İçimde şöyle şöyle kaynaklar var” demek için konuşamaz. Bu sahillerin, kendisini aktif hale getirecek bir ele ve akla ihtiyacı var.

Ulusal Libya Ordusu’nun devlet içerisinde ve sınırındaki güvenliği sağlayabileceği modern silahlar elde etmek için çabaladığı bir durumda, milislerin bilmediğimiz yerden gelen silahlarla birbirini kovaladığı bir ülkede, aklın mevcut olması mümkün değil. Libya ordusuna silahı yasaklayan uluslararası toplum, onu görmezden geliyor ve aynı zamanda milislere, kaynağını, kimin gönderdiğini ve gönderme amacını sorgulamadan kontrolsüzce ulaşan silahlara göz yumuyor.

Sonra biz, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani’nin, Libya’nın patlamaya hazır barut fıçısı olduğunu, ülkenin geleceğinin şu an belirlendiğini, Avrupa Birliği’nin (AB) ülkedeki krizi yönetmede merkezi bir rol oynaması gerektiğini ve AB bu görevi yapmadığı takdirde, Libya topraklarının bazı devletlerin emelleri ve çıkarlarına açık hale geleceğini söylediği haberi okuyoruz.

Tajani, kendisini uyaran birisine denk gelmeden şu sözleri söylüyor: Libya’daki kriz, çözüme ihtiyaç duyduğu kadar kriz yönetimine ihtiyaç duymuyor. Çözüme alternatif olarak dünyadaki krizleri yönetme mantığı, Filistin meselesini 1948’den 2018 yılına kadar 70 yıl çözümsüz bıraktı. Avrupa için en uygun şey, yalancı Amerikan tilkisi Henry Kissinger’ın inandığı bu mantıktan vazgeçmesidir- ki Kissinger, bunu Richard Nixon yönetiminden bu yana gelen her yeni Amerikan idaresine hazır bir nasihat olarak sunuyor. Bu mantıktan, dünyanın daha fazla tahrip edilmesi, sefaletin ve perişanlığın dünyanın her tarafına yayılmasından başka hiçbir ortaya çıkmadı.

Tajani’den sonra AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, aynı melodiyi çalmak için geliyor. Mogherini, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz Serrac’la yaptığı telefon görüşmesinde, hükümetini ve Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin planını desteklediğini söylüyor. Ayrıca Mogherini, Libya dosyasının bu ay New York’ta BM Genel Kurulu’nun toplantılarının akabinde bir araya gelecek AB dışişleri bakanlarının masasında olacağını belirtiyor.

Tajani ve Mogherini’den önce Selame, Güvenlik Konseyi üyeleriyle kapalı devre televizyon (CCTV) yayını aracılığıyla yaptığı konuşmasında, Libya’nın zamanla terör gruplarının güvenli bir sığınağına dönüşmesinden endişelendiğini, dünyanın gözünü buraya çevirmesi ümidiyle tehlike çığlıklarını gönderdiğini, başkent Trablus’taki önceliğin bütün Libyalılar için çalışan ve ülke topraklarına yeniden istikrarı getirecek güçlü ve ortak sivil-askeri kurumların inşa edilmesinin olması gerektiğini söyledi.

Tajani, Mogherini ve Selame, asıl meselenin çevresinde dönüp bu meseleye girmeyi düşünmüyorlar- ki bu meseleye giriş, Ulusal Libya Ordusu’na yönelik silah yasağını kaldırarak gerçekleşecektir. Ülkeler, Libya ordusu hariç güçlü ve ortak askeri kurumları bilmiyor. Zira Libya ordusu, modern ve gelişmiş silah olmaksızın ne güçlü ne de birlik olabilir. Ancak bu ordu, modern ve gelişmiş silahla istikrarı yeniden sağlayabilir ve ülkeyi çöküşten kurtarabilir.

Çözüm, ülke topraklarında görevini yerine getirmek için kullanacağı silahları alan güçlü ve ortak bir Libya ordusu kurmakla başlar. Başka bir başlangıç yok!