Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ürdün, el-Fahis terör hücresinin itiraflarını açıklıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Amman/Muhammed Dame

Ürdün İstihbarat Müdürlüğü, başkent Amman’ın 27 kilometre batısında bulunan Salt kentinde bir hücre evine düzenlenen ortak operasyonun ardından tutuklanan kişilerin itiraflarını ve el-Fahis terör hücresinin planlarının detaylarını açıkladı. Ürdün televizyonunun önceki akşam yayınladığı soruşturma ifadeleri, terör hücresinin Jandarma Kuvvetleri’nde görevli bir kişinin hayatını kaybettiği ve 6 kişinin de yaralandığı el-Fahis terör saldırısının hemen ardından Ürdün’ün farklı bölgelerinde saldırılar düzenlemeyi kararlaştırdıklarını ortaya çıkardı.

Ürdün Genel İstihbarat Müdürlüğü (GID), terör hücresinin sivilleri, güvenlik merkezlerini ve devriyeleri hedef aldıklarını belirtti. Ancak İstihbarat Müdürlüğü tarafından terör unsurlarının hızlı bir şekilde tespit edilmesi sayesinde terör saldırısı engellendi.

Soruşturmalar, hücre unsurlarının, DEAŞ terör örgütünün radikal düşüncesini benimsediklerini ortaya koydu.

Genel İstihbarat Müdürlüğü, terör hücresine bağlı unsurların, Ürdün uyruklu olduklarını söyledi. Terör unsurlarının isimleri şöyle: Personel Alım Bürosu’nda çalışan ve sivil mühendislik diploma sahibi 1986 doğumlu Ahmed Haşim Rıdvan el-Nusur (tutuklu), Salt kentinde taş kırma işinde çalışan ve mekanik mühendislik diploma sahibi 1986 doğumlu Mahmud Nayif Musa el-Hayyari(tutuklu), bir okulda öğretmen olarak çalışan ve psikolojik rehberlik diploma sahibi 1991 doğumlu Mahmud Haşim Rıdvan el-Nusur (tutuklu), Personel Alım Bürosu’nda çalışan ve Politeknik Fakültesi’nden mekanik mühendislik diploma sahibi 1986 doğumlu Münzir Mahmud Numur el-Kadi(tutuklu), fotoğrafçılık dükkanında çalışan ve bilgisayar diploma sahibi 1990 doğumlu Enes Enver Adil Salih (tutuklu).

Ayrıca Norveç Suriyeli Mültecilere Yardım Kuruluşu’nda çalışan ve bilgi yönetim sistemlerinden diploması bulunan 1989 doğumlu Ahmed Muhammed Avde ve cami görevlisi olarak çalışan 1986 doğumlu Ziya Muhammed Abdulfaur, emniyet güçleri tarafından düzenlenen baskın operasyonu sırasında öldürüldü.

Mahmud el-Hayyari, “Ziya el-Fauri ve Ahmed el-Nusur’la arkadaşlığım, ilkokulda başladı. Okuldan sonra da arkadaşlığımız devam etti. Dindar değildik. Uyuşturucu kullanıyorduk. Ziya’nın banka hırsızlığına karıştığını hatırlıyorum” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Daha sonra dini içerikli yayınlar getirmeye başladık. Bu yayınlar aracığıyla içimizde DEAŞ düşüncesi derinleşti. Ben de dahil olmak üzere Ziya el-Fauri, Ahmed el-Nusur ve Ahmed Avde’den oluşan bir hücre kurmaya karar verdik. DEAŞ’ın söylemleri bizi harekete geçmeye ve saldırıya teşvik etti.”

Ayrıca el-Hayyari, “İlk hedefimiz, Belka İstihbarat Müdürlüğü, Belka Valilik Binası ve Salt, Zerka ve Ceraş kentlerindeki güvenlik devriyeleriydi. Bombalı tuzağın en acı yöntem olduğunu söyleyen ve buna teşvik eden Muhammed el-Adnani’nin sözlerini dinledik. Onların emir olduklarını, söyledikleri her şeye karşılık vermemiz ve onlara itaat etmemiz gerektiğini düşünerek kendilerini dinliyorduk.” açıklamasında bulundu.

DEAŞ düşüncesini benimseyerek 55 kg patlayıcı yaptılar

El-Hayyari, “El yapımı bombalar ve tuzaklar aracılığıyla saldırmaya ve silaha dayanan stratejimizde değişiklik yaptık. Ayrıca yapışkan bombanın yapımını öğrendik. Yaklaşık 55 kg hazır patlayıcı yaptık” dedi ve sözlerine şu cümleleri ekledi:

“Unsurlardan birisinden, yaklaşık 10 kg patlayıcı taşıyabilecek ve askeri noktaları hedef alabilecek drone için büyük bir motor yapmasını istedim. El-Fahis operasyonu, ilk saldırımızdı. Bu saldırıda el-Fahis’teki güvenlik devriyelerini hedef aldık. Çünkü bu devriyeler, DEAŞ’a göre kafirleri ve dinden çıkmış kişileri koruyordu. Onları doğrudan hedef aldık. Planı önceden belirlemiştik.”

Tutuklu Enes Enver Adil Salih ise “Unsurlardan birisi bana patlayıcıların nasıl yapıldığını gösterdi. Birçok bomba yapılmıştı. Bana bu bombalarla güvenlik güçlerine saldırmak istediğini söyledi. Benden saldırıyı finanse etmek için 2 bin dinar istedi ve ben de kendisine bu parayı temin ettim” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan Mahmud Haşim el-Nusur, ifadesinde, “Esrar kullanıyordum. Daha sonra kardeşim Ahmed, uyuşturucudan uzaklaşmam ve dine bağlanmam için beni ikna etti. Dini konularda konuşmaya başladık. Kardeşim Ahmed, kendisiyle yaptığım sohbetlerde beni DEAŞ düşüncesine ikna etti” dedi ve sözlerine devam etti:

“Mühimmatlarıyla birlikte normal ve otomatik silahlar satın almaya başladık. Salt, Zerka ve Ceraş’ta güvenlik devriyelerinin bazı sabit noktalarını belirledik.”

Öte yandan tutuklu Enes Enver Adil Salih, “DEAŞ’ın yayınlarını getiriyorduk. Bu durum uzun bir süre devam etti. Bu yayınlar, tekfirciliğe, saldırı yapmanın ve kafirleri öldürmenin gerekliliğine çağırıyordu” diyerek şunları söyledi:

“Hedef noktalar belirlendikten sonra patlayıcı maddeler ile bombalar yapmaya ve bomba için gerekli malzemeleri satın almaya başladık. Bu malzemeleri Salt kentine götürdük. Bombayı denedik ve deney, başarılı oldu.”

Tutuklu Munzir el-Kadi ise, “Hücreye katıldıktan sonra onların Ahmed el-Nusur’a bağlı ve tabi olduklarını, DEAŞ’ı desteklediklerini, yöneticiyi, güvenlik güçlerini ve insanları tekfir ettiklerini gördüm” dedi ve konuşmasını şu cümlelerle sürdürdü:

“Ahmed el-Nusur, toplantıların birisinde bana, Amman ve Salt arasındaki güvenlik devriyesini hedef almak üzere kalaşnikof için bir susturucu yapmamı söyledi. Uzaktan kumanda edilmesi için elektrikli motor destekli bir uçak iskeleti yapmakla görevlendirildim.”