Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’den Şam’a yaptırım sinyali | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kendilerine ‘küçük grup’ adını veren Amerika, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün heyetleri geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen toplantıda bir araya geldi.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki ABD heyeti, katılımcı ülkelerin temsilcilerinin Şam rejimine karşı “saflarını sıklaştırmayı” başardı. ABD heyeti, Washington’un Şam’a yönelik “cezai tedbirler” kapsamında yaptırımları gündeme getireceğini belirtti. Bu önerinin, 11 Kasım’da ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşecek toplantı öncesinde gerginliği tırmandırabileceği uyarısında bulunuldu.

Birleşmiş Milletler (BM) Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile geçtiğimiz Çarşamba anayasa komisyonu konusunda yaptığı görüşme bu bağlamda önemli bir durak olarak görülebilir. BM Temsilcisi, kurulacak komisyon için hükümet, muhalifler ve sivil toplum kuruluşlarından isimlerin bulunduğu üç ayrı liste hazırlamış ve kuruluş tarihi olarak Ekim ayının sonunu işaret etmişti. Muallim görüşme sırasında BM Temsilcisi’ne, anayasa komisyonunun “egemenlik sınırları” içerisine girdiğini, Şam’ın kurulacak komisyonun başkanlığı ile üçte iki çoğunluğunu istediğini iletmişti. Muallim ayrıca Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin sonuç bildirgesini kabul etmediklerini belirterek, komisyonun BM Temsilcisi tarafından Cenevre’de değil Suriye’nin başkenti Şam’da şekillenmesi gerektiğini vurgulamıştı. Tabi Suriye’den gelen bu yanıtı, Mistura’nın şahsında Washington ve müttefiklerine verilmiş bir yanıt olarak görmek gerekir.

İstanbul’daki zirve

Diğer yandan 27 Ekim’de İstanbul’da, Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya’nın katılımıyla Suriye konulu dörtlü zirve gerçekleştirildi. Rus lider Putin, daha önce anayasa komisyonu noktasında ‘egemenlik hakları’ olduğu gerekçesiyle Şam’a baskı yapamayacağı yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Suriye Muhalefeti Müzakere Başkanı Nasr el- Hariri’nin de geçtiğimiz günlerde Moskova’da gerçekleştirdiği temaslar kapsamında Rus tarafına “Suriyeli ortağımız zor biridir. Onu harekete geçirmeye ikna etmek için sabretmemiz lazım” dediği aktarılmıştı.

İstanbul’da gerçekleşen 5 saatlik müzakere maratonunun ardından Putin, ‘taviz’ vererek, yılsonuna kadar anayasa komisyon kurulunun oluşturulmasına yeşil ışık yaktı. Ancak Putin, ‘İdlib’de daimi ateşkes’ teklifinde ısrar eden Türkiye, Almanya ve Fransa liderlerine çalışma planında buna yer vereceğine bağlayıcı bir söz vermedi.

Londra’da bulunan Fransa ve Almanya’nın temsilcileri Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, zirvede iki noktada başarı kaydedildiğini belirttiler: Anayasa komisyonunun kurulacak olması ve İdlib’deki şartların olduğu üzere kalması. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zirvede “su, elektrik tedariki gibi alt yapıların oluşturulmasına” yardım edecekleri sözünü vermişti. Fransız temsilci, Macron’un Suriye’de yeniden inşa faaliyetlerinde gösterdiği esneklik hususunda detay vermekten kaçındı.

Ancak Fransa’nın aksine ABD’nin bu konudaki tutumunda esneklik göstereceğini söylemek pek de mümkün değil. Washinton’un, Suriye’nin inşa faaliyetlerine katılım sağlamak için siyasi geçiş başta olmak üzere bazı şartları bulunuyor. Londra’daki ABD heyetinin başında bulunan Jeffrey, ülkesinin inşa faaliyetlerine destek sağlama noktasında öne sürdüğü şartlara eskisinden daha çok bağlı olduğunu vurgulayarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı uyarınca siyasi geçişin sağlanması ve İranlı güçlerle destek verdiği milislerin Suriye’den çıkması gerektiğini ifade etti.

Jeffrey’in bu çıkışının ardından katılımcı ülkelerin temsilcileri sert tavrını yinelediler. Toplantıya katılan bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Moskova’nın komisyonun yılsonuna kadar kurulması taahhüdüne şüpheyle yaklaştığını ve bunun zaman kazanmak amacıyla yapıldığını düşündüğünü söyledi.

Yetkili, “Katılımcı ülkeler, Suriye Muhalefeti Müzakere Heyeti’nin konumunun kabul edilerek BM’nin önerilerine yanıt verilmesinin gerekliliğinin altını çizdiler. Ayrıca Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması için 2254 sayılı karara bağlı kalınması ve anayasa komisyonunun oluşumunda BM rolünün desteklenmesi, kuruluşunda BM standartlarının dikkate alınması yönünde tavır alınmasının gerekliliği vurgulandı. Bu koşullarında haricinde oluşturulacak bir anayasa komisyonunun ise meşruiyeti tanınmayacak” dedi.

Şam’a yönelik yaptırımlar

ABD’nin kurumsal pozisyonu ışığında Londra’da bulunan yetkililer, toplantıda bulunan muhataplarına önümüzdeki süreçte Şam’a yönelik yaptırımların yolda olduğunu bildirdi. Yaptırımlar kapsamında Suriye hükümet kurumları ve Suriyeli iş adamlarının yer alacağının sinyalleri verildi. Öte yandan ABD’nin kuracağı yeni bir gözlemci heyetinin, Ürdün-Suriye sınırında açılan Nasib Sınır Kapısı’nda yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek üzere bölgeye gönderileceği aktarıldı.

Fakat ABD’li yetkililer Şam’a yaptırım konusuna üç sebepten dolayı ‘ihtiyatlı’ yaklaşılmasını tavsiye ediyorlar. Birincisi, Şam ve müttefikleri arasında muhtemel bir askeri anlaşma imzalaması halinde ABD ve bölgedeki ortaklarına karşı askeri bir hareketlilik gözlenebilir. Bu seçeneğin ABD ordusuna ağır kayıplar verdireceği göz önüne alındığında Trump’ın üzerinde Suriye’den çekilmesi hususunda baskı oluşacaktır.

İkinci olarak, Ankara’nın, özellikle İstanbul’da düzenlenen dörtlü zirvede “Suriye’de ayrılıkçı grupların reddedilmesi” maddesi üzerinde mutabakat sağlanmasıyla Fırat’ın doğusundaki Kürtlere yönelik oluşturduğu baskı geliyor. Washington, Münbiç’teki işbirliğinden başlayarak Ankara ile makbul konular üzerinde uzlaşmaya çalışıyor. Son olarak ise yaklaşmakta olan Trump-Putin görüşmesinin sonuçları ile Temmuz ayında yapılan Helsinki zirvesinden farklı olarak ABD Başkanı’nın “beklenmedik bir şekilde esnek davranması” ihtimalini sayabiliriz. Zira önceki zirvede Kremlin, Suriye’de İran’a baskı yapmaya pek sıcak bakmamıştı.