Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD: Suriye’deki İran varlığı meselesi ile politik olarak ilgileniyoruz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, İran’ın Suriye’deki kontrol çabalarının askeri bir operasyon aracılığıyla olmadığını söyledi. İran’ı Suriye’den çıkarma vazifesinin askeri değil siyasi olduğunu belirten Jeffrey, başta Rus güçleri olmak üzere Suriye’deki bütün yabancı birliklerin çekilmesi için çağrıda bulundu.

Bir dizi Fransız yetkilisiyle görüşmelerde bulunma için Paris’e giden Jeffrey, İstanbul’daki dörtlü zirveye katılan mevkidaşı Françoıs Senemaud ile bir araya gelerek zirvede nelerin gerçekleştirildiği ve tartışmaların detayları üzerine görüş alışverişinde bulundu.

Jeffrey, önceki gün öğleden sonra Paris’teki ABD Büyükelçiliği’nde bir grup gazeteciyle yarım saat gerçekleştirdiği görüşmede, Washington’un Suriye’deki hedeflerinin, kriz ile ilgili ABD vizyonunun ve İdlib bölgesindeki Rus-Türk Soçi anlaşmasını izleyen taleplerinin bir sunumunu yaptı.

ABD’nin 3 Suriye hedefi

Washington’un Suriye’de gerçekleştirmeye çalıştığı üç hedefin olduğunu kaydeden Jeffrey, bunların; DEAŞ örgütünün ortadan kaldırılması, İran kuvvetlerinin ve onlar tarafından desteklenen milislerin bölgeden çıkarılması ve 2254 sayılı uluslararası karara dayalı bir politik süreç inşa etmek olduğunu söyledi.

Jeffrey, bu üç hedef ile ABD’nin doğu ve kuzey Suriye’deki güçlerinin bölgede kalması arasında bir irtibat kurmazken, bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton tarafından son Moskova ziyaretinde açıkça vurgulanmıştı.

Fransız resmi kaynaklarına göre, “Washington, İran’ın nüfuzunu ve bölgedeki genişleme planını içine alacak bir çerçevede Suriye sahnesine dahil oluyor.”

Askeri seçenek yolu açık mı?

Jeffrey, ülkesinin İran’ı Suriye’den çıkarmak için askeri seçeneğe başvurmayacağını ve ülkesinin misyonunun daha ziyade politik olacağını söyledi.

Paris, Washington’la Suriye’deki İran nüfuzuna ilişkin tutumunu paylaşıyor olmasına rağmen, ABD’nin öncülüğünü yaptığı ve hedefi İran’ı ve ona bağlı olan milisleri Suriye’den uzaklaştırmak olan uluslararası koalisyonun devamlılığının sağlanmasını kabul ettiğini tam anlamıyla belirtmedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Tahran’ın “2025 sonrası nükleer faaliyetlerinin geleceği, balistik programlarının hacmi ve bölgesel politikası” gibi 3 anlaşmazlık dosyası üzerine gerçekleştirilecek müzakerelere katılmasının kaçınılmaz olduğunu birçok kez vurguladı.

İran’a yönelik yaptırımların ikinci dalgası

Fransız kaynaklara göre, İran’a yönelik petrol ve doğalgaz ihracatı ile birlikte mali işlemlere ilişkin Kasım ayının 5’inde uygulanacak ikinci yaptırım paketinin lansmanının ardından, İran, ABD yönetimiyle bir anlaşma arayışı içerisine girip yeniden bağlantı kurmak için Fransa-Avrupa teklifinin bir çıkış olacağı sonucuna varabilir.

Jeffrey’nin açıklamalarından, askeri görevin, “askeri seçeneği bir kenara bırakmayan ve buradaki İran güçlerini vurmaya çalışan İsrail’e bırakıldığı” anlaşılıyor.

ABD elçisi, hava ve füze saldırılarını haklı çıkararak İsrail’in bölgedeki faaliyetlerini güçlü bir şekilde savunarak, İsrail’in “İran’ın uzun menzilli füzelerinin konuşlandırılması ve droneların kullanımı ile ilgili endişelerinin Washington tarafından da paylaşıldığını söyledi.

İran’ın bölgedeki askeri varlığı meselesinin önceliğine rağmen, elçinin açıklamalarına göre Rus birliklerinin Suriye’den çıkarılması da söz konusu hedefler arasında bulunuyor.

Rusya’dan açıklama

Yeni ABD pozisyonunun, Rus yetkilileri tarafından en üst düzeylerde dile getirilen “Suriye’deki yasadışı ABD güçlerinin varlığını sona erdirme talebine yanıt olarak” geldiği oldukça açık. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu durumu birkaç kez vurguladı. Rusya, meşru otoritenin talebi ve onlarla yapılan anlaşmalar temelinde Suriye’de bulunduğunu ve bunun Amerikan mevcudiyeti için geçerli olmadığını düşünüyor.

Jeffrey’nin ifadelerinde bir paradoks söz konusu. Çünkü bir yandan Suriye’den ilk ayrılması gerekenin Ruslar olduğunu söylerken; öte yandan ülkedeki İran varlığına son vermeleri hususunda Ruslara itimat ediyor.

Suriye’deki durum, her biri kendi amaçları doğrultusunda hareket eden Rusya, İran, Türkiye, İsrail ve ABD’nin ülkedeki varlıkları sebebiyle oldukça karışık. Bundan dolayı, Fransız vizyonuna göre, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruyan kapsamlı bir siyasi çözüm geliştirilmedikçe ülkedeki bu durumun üstesinden gelinmesi mümkün değil.

Paris, Washington’un tutumunu açıklamasının ve ABD kuvvetlerinin Suriye topraklarında kalmasının Moskova’ya yönelik bir baskı ve Rus-İran varlığına karşı bir denge unsuru olarak görülebileceğini düşünüyor. Bundan dolayı, dengeli bir politik çözüm arayışı içinde olunduğu gayet açık. Nitekim Batılılar da, ciddi bir siyasi geçiş süreci olmadan ve bir komite oluşturmak için ilk adımlar atılmadan Suriye’deki imar çalışmalarına katkıda bulunmayı reddetme hususunda ısrar ediyorlar.

Bu bağlamda, Fransa Cumhurbaşkanı, mevkidaşı Putin’den, komitenin kurulmasını ve çalışmalara başlamasını kolaylaştırmak için açıkça Suriye rejimine baskı yapmasını istedi.