Aden: Şarku’l Avsat
Yemen’deki darbeci Husilerin sözde Enformasyon Bakanı iken meşru yönetim safına geçen Abdusselam Cabir, anlaşmazlıkların çatışma tarafları arasında tırmandığını belirtti. Gelecek günlerin bu anlaşmazlıklara daha da çok tanık olacağını söyleyen Cabir, bu durumun sahadaki Husilerin hedeflerine de yansıyacağını ifade etti.
Abdusselam Cabir, İran ve diğer bazı ülkelerin Husi milisleri desteklediğini söyleyerek, Yemen’de yaşananların darbeden daha tehlikeli olduğunu vurguladı.
Cabir, 11 Kasım’da Yemen’in Riyad Büyükelçiliğinde düzenlenen bir basın toplantısında, Husilerin kontrolündeki bölgelerdeki sessizliğin, beklenti anı yaşadığını ve her an bir volkana dönüşebileceğini belirtti.
Bakan, darbecilerden ayrılmak isteyen yetkili ve liderlere, kendilerini güvence altına almak için koalisyon ve meşru hükümet ile iletişim kurma çağrısı yaptı. Yemen’in geleceğinin tehlikede olduğunu söyleyen Cabir, “Eğer bu güçlerle içeriden mücadele etmek isteyen kardeşler tarafından ciddi bir hareketlilik ortaya koyulmazsa, durum kendileri için daha ağır olacak. Bu bölgelerde bulunan insanların çektiği acıları sonlandırmak için koalisyon ve meşruiyet ile birlikte çalışmalıyız” dedi.
Cabir, başkent Sana ve Husi kontrolündeki diğer bölgelerin, Yemen halkının Sana’daki yönetimin emrivaki uygulamalarına tahammül etme gücünü aşan bir felaket yaşadığını söyledi. Abdusselam Cabir, “Yemen, 21 Eylül 2014 tarihinden bu yana, acımasız bir baskı durumuna maruz kalıyor. Yemen’de yaşananlar darbeden daha tehlikeli. Koalisyon Yemen olmayan bir Yemen’e müdahalede bulunmazsa, Yemen halkı olmayan bir halk ortaya çıkar, bağımlı ve ikincil bir toplum oluşur” dedi.
Abdusselam Cabir, koalisyon ve meşru hükümete de gösterdikleri ilgiden ve Sana’dan Aden’e daha sonra da Riyad’a geçişini sağladıkları dolayısıyla teşekkür etti. Yetkilerin, herhangi bir politika yürütmek için sadece Husi ailesinin çocuklarına verildiğini söyleyen Cabir, “İtiraf ediyorum, bu kabul bir kınama değil, bir tövbe. Politika Yapım Komitesinin başkan yardımcısıydım. Ancak söyleneni uygulayabilen hanedanlıktan değildim” dedi.
Bakan, “Husilerin projeleri, Yemen’de bizimle, tarihimizle ve aslımızla ilgili değil. Halkımız bir tıkanıklık durumunda, bu varoluşu ve hegemonyayı reddediyor. Husi gruptan çıkmak için en uygun fırsatı bekliyordum. Yemen, dışarıdan egemenlik kuran projeleri kabul etmiyor” şeklinde konuştu.
Cabir, “Darbecilerin kontrol ettiği alanlara dair sizin için iyi göstergeler var. Ulusal ordu ve koalisyonun yanındaki savunucu sesler, darbecilerin son nefeslerini aldıklarını gösteriyor. Ancak son nefes veya son kavga, her zaman başlangıçlardan daha güçlüdür” ifadelerini kullandı.
Muhammed Husi’nin Washington Post’ta yayınlanan makalesinin, sahadan bilgi edinmek ve Husilere ait bölgelerdeki işleri kolaylaştırmak için gazetenin bir rüşveti olduğunu söyleyen Bakan, “Bu, Sana’daki ofisimde görüştüğüm ABD’li heyetin istedikleri haberlerin hızlı bir şekilde aktarılması hususunda Husilere verdiği bir rüşvetti” dedi.
Cabir, Yemen’in Arap dünyasının bir parçası olduğunu belirtirken, “Yemen, tarihimizi ihlal eden bu varlığı kabul etmeyecek bir ulustur. Bu varlık, Arap bağlamındaki etkin millet olma rolümüzü azaltıyor. Yemen, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere koalisyon ülkelerindeki kardeşlerinden sağladığı büyük yardımlar sayesinde olduğundan daha büyük bir şekilde geri dönecek. Halkımız, bu ülkelerle geçmiş yıllarda tanık olduğu karanlıktan kurtulmak için dayanışma sağlayacak” ifadelerini kullandı.
Abdusselam Cabir ayrıca, halka savaş cephelerine katılma çağrısı yaparken, “Özgürlük ve bağımsızlığını bu gruptan kurtararak, anavatanlarına geri dönmek için Hudeyde’deki kardeşlerimizi bu gruptan hızlı bir şekilde ayrılmaya çağırıyorum” dedi. Cabir, diğer cephelerdeki vatandaşlara da ulusal ordu ve koalisyon ile birlikte Yemen’i milislerin ellerinden hızlı bir şekilde kurtaracak yollar bulmak için eskisinden daha fazla teyakkuza geçme çağrısı yaptı.
Medya organlarını, binlerce gazeteci ve tutukluya karşı işlenen ihlallere odaklanmaya çağıran Bakan, “Darbeciler, devlet kurumlarını milis adasına çevirdi. Yemenlilere karşı ciddi ihlaller gerçekleştiriliyor. Sana’da acılarını ifade edemeyen çok fazla gazeteci var. Hapishanelerin, darbeciler tarafın uygulanan işkenceler altında inlediğini biliyoruz. Hepsi halkımız, kardeşlerimiz ve çocuklarımız için mezbahaya dönüştürülmüş durumda. Bu nedenle din adına sömürülen bu insanların kurtarılması gerekiyor” şeklinde konuştu.