İngiltere Başbakanlık konutu “Downing Street” koridorlarında dün, hayal kırıklığı öfkeyle karıştı. İngilizler, Salzburg zirvesinin ardından Avrupa Birliği (AB) tarafından yapılan bazı açıklamalardan sonra “ihanete” uğradıklarını hissettiklerini dile getirdiler ve Brüksel’e “saygı duyma” çağrısında bulundular.
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın Instagram’dan yayınladığı bir fotoğraf ile İngiliz halkına ve Başbakan Theresa May’a ihanet ettiğini belirtti. İngiliz Bakan’ın tepkisi, Avrupalı liderlerin Londra’nın İngiltere ve AB arasındaki ticaret ilişkisinin geleceği konusundaki teklifini reddettiği Salzburg zirvesi sonrasında geldi.
“İngiliz halkına ihanet ve hakaret”
Hunt, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Uygun dili benimsememiz gerekir. Sosyal medya sitelerinden Başbakan’a ve İngiliz halkına ihanet ve hakaret etmek… Bu zor durumla bu şekilde baş etmeyeceğiz” dedi. AFP’nin bildirdiğine göre gazeteci Martha Kearney’in “Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın Instagram’dan yayınladığı fotoğrafa mı işaret ediyorsunuz?” sorusuna Hunt, “Evet” yanıtını verdi.
Tusk tarafından Perşembe günü Instagram’dan yayınlanan söz konusu fotoğraf, Salzburg zirvesinde Theresa May’a tatlı sunulduğunu gösteriyor. Fotoğraf hakkında şöyle bir yorum yapıldı: “Biraz tatlı alır mıydınız? Üzgünüm, kiraz yok.”
BBC, bu yorumu “provokatif” olarak nitelendirirken, “Daily Express” gazetesi ise yaşananları “sert” olarak değerlendirdi. AFP’nin bildirdiğine göre, “Independent” gazetesinde May’ın “ihanete” uğradığı Salzburg zirvesinden sonra Donald Tusk’un “yaraya bıçak bastığı” ifade edildi.
“İngiliz nezaketini zayıflık olarak algılamayın”
Hunt, “İngiliz nezaketini zayıflık olarak algılamayın. Bizi zor bir duruma sokarsanız, tutumlarımızda ısrarcı olacağız” ifadelerini kullandı. Müzakerelerin “karşılıklı saygı” atmosferinde sürdürülmesi için çağrıda bulunan Hunt, “AB’nin farklı bir yaklaşımını görmemiz gerekiyor” dedi. Müzakerelerin nihai sonucu hakkındaki görüşü ve Londra ile Brüksel’in Kanada ile varılan anlaşmaya benzer bir serbest ticaret anlaşması imzalama olasılığı hakkındaki bir soruya cevap olarak Hunt, “Hiçbir şeyi uzak görmüyorum” demekle yetindi.
İngiliz siyasi sınıfı, Avrupa’nın müzakeredeki üslubunu kınama konusunda birleşirken, mevcut hükümetin devam etmesini tehdit eden keskin iç bölünmelere de sahip gibi görünüyor. “The Telegraph” gazetesi dün, bazı hükümet üyelerinin May’den istifa tehdidi altında AB’den ayrılmaya yönelik alternatif bir plan isteyeceğini bildirdi. Bakanların, yarınki kabine toplantısında “Chequers Planı” olarak bilinen teklif için alternatif bir plan isteyeceklerini belirtti.
Kriz derinleşiyor
“The Telegraph” gazetesi, Çalışma ve Emeklilik Bakanı Esther McVey’in yeni bir teklif sunulmaması halinde Pazartesi günkü toplantından geri çekilebileceğine yönelik “spekülasyonlar” olduğunu söyledi. Aynı zamanda, arkadaşlarının istifa edeceğini inkar etmesine rağmen, Uluslararası Kalkınma Bakanı Penny Mordaunt’un istifa etmesi olasılığına yönelik beklentilerin de olduğunu belirtti.
Gazete ayrıca, İçişleri Bakanı Sacid Cavid’in, İngiltere’nin ticaret anlaşmaları imzalamasını kolaylaştıracak bir anlaşmaya varmaktan yana olduğunu ve istifa etmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.
Bunların yanı sıra, Fransa’nın AB Bakanı Nathalie Loiseau dün, İngiltere’nin AB’den çıkışının “AB’nin çöküşü anlamına gelmediğini söyledi. “France Info” radyosuna konuşan Loiseau, “Geriye kalan AB üyesi 27 ülke, İngiltere ile gelecekte iyi bir anlaşma ve güvenilir bir ilişki kurmak istediklerini belirterek birleşti. Ancak Avrupa Birliği aleyhine değil. İngiltere’nin referandumla aldığı Brexit kararı saygı duyduğumuz bir tercih. Ancak bu, Avrupa Birliği’nin çöküşü veya dağılması anlamına gelmiyor” dedi.
Loiseau’nun bu açıklamaları, May’ın müzakerelerin “çıkmaza girdiğini” ve AB liderlerinin tekliflerini reddetmelerinin “kabul edilemez” olduğunu söylemesine bir cevap olarak geldi.
Loiseau, orta yola ulaşma ihtimaline inandığını söylerken, “Anlaşmaya varmadığımızı düşünün. Biz buna da hazırlanmak zorundayız” ifadelerini kullandı. AB Bakanı ayrıca, “Eurostar treninin Paris’in kuzeyindeki bir istasyona ulaşamayacağı veya bir İngiliz uçağının bir Fransız havaalanına inmeyeceği fikri, kaçınmak istediğimiz şeydir. Fakat böyle şeyler kendiliğinden ele alınmaz, ancak onlar için hazırlıklı olunmalıdır. AB’den ayrılan İngiltere, üye bir devletin düzenlemeleri, kısıtlamaları ve gerekli taahhütleri olmaksızın, üye olduğu zamanki gibi AB’nin tüm avantajlarına sahip olamaz” açıklamasında bulundu.