Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dün yaptığı konuşmada İsrail’in Filistinlilere uyguladığı ırkçılık (Apartheid) rejimini sona erdirmesini ve Filistin halkının tarihten gelen tüm haklarının iadesini istedi.

Abbas, 45 dakika süren konuşmasında iki devletli çözüm umudunun ırk ayrımcılığına dayalı tek bir devlet oluşturulması için harcanması durumunda, Filistin halkının eşit haklar için mücadeleye devam etmekten başka seçeneği kalmayacağını belirterek, “Bu bir tehdit değil, uyarıdır,” dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya “iki devletli çözüme olan bağlılığını teyit” teklifinde bulunduğunu fakat onun reddettiğini, ifade eden Abbas, “Sadece bir tarafın bağlılığı ile barışı elde etmek mümkün değildir. Filistin’in iki devletli çözüme bağlı kalmasına ve 1967 öncesi sınırlara sahip İsrail devletini kabul etmesine rağmen İsrail’in buna yaklaşmıyor’ dedi.

Abbas, İsrail’in illegal yerleşim birimi kurmaya devam etmesinin iki devletli çözüm umutlarını azalttığını vurgulayarak, “İsrail’in işgal altındaki topraklara yerleşim birimleri kurmayı sürdürmesi nedeniyle Filistin Devleti için toprak kalmadı. Bu kabul edilemez. BM ve uluslararası toplumun bu konuda sorumluluğu var” dedi.

İsrail’in iki devletli çözüme yanaşmadığını ve provokatif uygulamalarını sürdürdüğünü belirten Abbas, “Bu durum bizi tüm süreci kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirmeye zorluyor.” diye konuştu.

Ancak Filistin başkanı, barış görüşmelerine devam etme çabaları için kapıyı açık tutu. Ve, “ABD Başkanı Donald Trump’a, dörtlü üye devletlere ve uluslararası topluluğun atacakları tüm adımlara destek vereceğiz” dedi. “Filistin Devleti’nin başkenti Doğu Kudüs’le birlikte İsrail Devleti’nin yanında barış ve güvenlik içinde yaşayacak şekilde iki devletli çözümün tarihi anlaşmasını başarmak bir fırsattır” ifadelerini kullanan Abbas, “Topraklarımızdaki sömürgeci işgalin bataklığının kurutulmasının terörizm olgusuyla mücadelede ve karanlık fikirlerini pazarlamak için kullandığı en önemli belgelerin terör örgütlerinin yenilmesinde büyük bir etkisi olacak” şeklinde konuştu.

Filistin Devlet Başkanı, “İsrail Devleti’ni tanıyan BM’ye üye tüm devletlerden, Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin belirlenen bir zaman çerçevesinde sonlanmasının temin edilmesinin, tüm yerleşim birimi faaliyetlerinin sona erdirilmesinin, İsrail’in 1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözümü kabul etmesinin teminini” talep etti.

Öteyandan, İngiltere Hükümet Sözcüsü, İngiltere’nin Ortadoğu barış sürecine olan desteğini yineledi. İngiltere Hükümeti’nin, işgali hafifletmek için birçok alanda Filistin halkına yardım sağladığını duyurdu.

İngiltere Hükümeti’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika sözcüsü Edwin Samuel, New York’taki BM Genel Kurulu’nun 72. oturumunun aralarında, ‘İngiltere’nin BM’nin Yakın Doğu’daki Filistin Mülteciler İçin Yardım ve Meslek Kuruluşu’nun (UNRWA) en büyük donörlerinden biri olduğunu, yaklaşık 5 milyon Filistinli mülteciye temel hizmetler sağladığını, 2011-2015 yılları arasında İngiltere’nin, yılda yaklaşık yarım milyon Filistinli çocuğun eğitim görmesini sağlamak için UNRWA Genel Fonu’na destek verdiğini’ ifade etti.

Samuel, İngiltere’nin, iki devletli çözümün uygulanmasını desteklemek , işgalin hafifletilmesi ve savunmasız Filistinlileri 2016-2017 yılları arası yeni bir hukuki yardım program ile korumak için 2,5 milyon sterlin önerdiğini belirtti. Samuel, “Program, barış olasılığını zayıflatan veya iki devletli bir çözüm olasılığını zayıflatan adımların cesaretini kırmayı amaçlıyor” dedi.

İngiltere hükümet sözcüsü Samuel, İngiltere’nin, iki devletli çözümün desteklenmesi için Filistin ulusal güvenlik güçlerini profesyonelleştirmek için 2008 yılından bu yana uluslararası toplulukla işbirliği içinde 17 milyon sterlin yatırım yaptığı ve İngiltere Uluslararası Kalkınma Departmanı aracılığıyla, 2011-2016 yılları arasında Filistin gelişimini desteklemek için 420 milyon sterlin yardım yaptıklarını beyan etti.

Samuel, “İngiltere, sadece tarih ya da konuşma ile yargılanmamalı, eylemlerimize bakmalıyız ve sonra modern İngiltere ile İngilizlerin 60 yıla dayanan bu dosyayı çözmenin öneminin farkında olup olmadığını değerlendirmeliyiz” dedi. İngiliz sözcü “Almanya’yla birlikte UNRWA’ya bağş yapan Avrupa’nın en büyük iki devletinden biri olduklarını ve bunun sadece bir örnek olduğunu” ifade etti.

İngiltere Hükümeti’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika sözcüsü Edwin Samuel “Bu yıl önemli olaylara tanıklık ediyoruz. İngiltere, İsraillilerin ve Filistinlilerin hayatlarını iyileştirmek için çalışmalar yapıyor. Her iki toplum için de eğitim bursu ve teknoloji merkezleri, hatta bu düşüşten korkmadan zeytinlerini hasat etmek zorunda olan Filistinlilere teknik yardım ve siyasi desteğin de olduğunu” ifadelerini kullandı.

Edwin Samuel daha sonra şöyle devam etti: “İşgal altında yaşayan Filistinlilerin acıları herkes için açıktır Bu çatışmayı çözmek Birleşik Krallık hükümetinin yalnızca birincil hedefi değil, çünkü biz Filistinliler ve İsraillilerin dostlarıyız. Ancak aşırılık yanlıları, aşırılık ve istihdam aracı olarak bu çatışmada çözmek, Birleşik Krallık’ın ulusal çıkarlarıdır ve hepimiz bunu çözmek konusunda kararlıyız.”

Sözcü, İngiltere’nin Ortadoğu barış süreci konusundaki uzun süredir devam eden duruşunu yineledi. Sözlerini şöyle bitirdi: “Anlaşmalı arazi takasları yapılan 1967 sınırları temelinde, sağlam ve egemen bir Filistin Devletiyle birlikte yaşayan güvenli bir İsrail’in kurulmasına yol açacak müzakere edilen bir anlaşmayı destekliyoruz. Kudüs, iki devletin ortak başkentidir. Adil, kabul edilmiş ve gerçekçi bir mülteci yerleşimi bulmak mümkün olabilir. Bu bir rüya değil. Fakat pencere daralıyor ve biz ilerlemek zorundayız.”