Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘ABD, bölgede İran provokasyonlarına karşı yeni ittifaklardan, Yemen’de ise siyasi süreçten yana’ | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

New York:Heba el-Kudsi/Şarku’l Avsat

Körfez ülkelerinden sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Timothy Lenderking, Körfez ülkeleriyle siyasi, güvenlik ve ekonomi alanlarında stratejik ittifakı görüşmek üzere Ocak ayında ABD’de bir araya geleceklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat, BMGK toplantıları sırasında Lenderking ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. Bakan vekili görüşme sırasında İran’ın Ortadoğu’da özellikle de Yemen’de çatışmayı uzatan taraf olduğunu söyledi.

Yetkili, Amerika’nın Hizbullah gibi İran tarafından desteklenen Husi örgütünü terörist kabul ettiğini açıkladı.

Lenderking, Yemen’de çözüm için karşı-darbe fikrini reddederek Yemen’deki tarafları diyalog masası etrafında toplayan BM özel elçisi Martin Griffith’in rolünün önemine de dikkat çekti.
Yetkili, Tahran’ın Ahvaz’daki saldırıyı Amerika’nın üstüne yıkmak istemesiyle ilgili olarak “İran bu olayın içeriden birileri tarafından yapılmış olabileceğine inanmak istemiyor” dedi.

-İran Ahvaz saldırısıyla ilgili ABD ve Körfez ülkelerini sorumlu tuttu. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? İran, bu olayı kullanarak ABD ve Körfez ülkeleriyle var olan gerilimi arttırmak mı istiyor?

Öncelikle ABD nerede olursa olsun bütün terör eylemlerini kınadığı gibi bu saldırıyı da kınadı. Aynı zamanda İran’ın sadece teröre destek olması değil Hizbullah ve Husi Ensarullah gibi örgütlere mali destek vererek İran halkına zarar verdiğini belirtti.

Sözü edilen saldırıda ne ABD ne de Körfez ülkelerin parmağı olduğuna dair bir delil bulunmamakta. İran sorumluluğu dışarıda göstermekte çünkü ülke içinde böyle bir olayın planlanacağına inanmak istememekte. Yine İran’daki gösterilerin ekonomik durumun kötülüğünden kaynaklandığına da inanmak istemez. İran, yaptırımların baskısı altında ve gösteriler hükümetin başarısız oluğunu doğrulamaktadır.

-İran bu gerginliği Hürmüz Boğazını kapatmaya gerekçe olarak kullanabilir mi? Bu konuda üst düzey yetkili ağızlardan tehditler gelmişti.

Bu sağduyulu bir davranış olmaz. İran, Körfez bölgesinde Amerikan filosunu birkaç kez taciz etti ve uluslararası deniz trafiğini tehdit etti. Biz, Babu’l Mendeb de uluslararası deniz trafiğini tehdit eden Husilere İran’ın nasıl destek olduğunu gördük. İran Donanması provokatif davranarak bölgedeki çatışmaları uzatmak için silah kaçakçılığı yapıyor. Bu tehlikeli bir durum. Biz İranlılara bu durumu sonlandırmaları tavsiyesinde bulunduk.

Yemen’de “Karşı Darbe” çözüm değil

-Sizce Yemen’deki kriz nasıl çözülür? Yemen’deki meşru hükümeti yeniden göreve getirecek askeri bir karşı darbe çözüm olabilir mi?

Bölgedeki herhangi bir çatışmalı bölge için askeri darbenin çözüm olacağına inanmıyorum özellikle de Yemen’de. Yemen’de tek bir askeri darbe ya da darbeler çözüm getirmez.

Yapmamız gereken askeri faaliyetlere son vererek siyasi sürece güçlü bir destek vermektir. Dünyanın en kötü insani krizini yaşayan Yemen için siyasi bir çözüm sunan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Savunma Bakanı James Matisse’e güçlü bir destek var. Gözümüzün önünde olan büyük bir insani kriz var onunla yeteri kadar ilgilenemedik. Sorunun bir kısmı güvenlik konusunda istikrarsızlıkla ilgili. İran çatışmanın uzamasında Suudi Arabistan’a füze atıp durmada ısrarlı.

Siyasi barış sürecindeki çabaları yoğunlaştırmak ve tarafları biraraya getirmek istiyoruz. BM Özel Elçisi Martin Griffith’in birkaç hafta önce Cenevre’de birkaç haftadır yapmaya çalıştığı gibi. Husiler hiç ortaya çıkmadı. O, ikinci kez bir çaba içinde biz de bu çabayı destekliyoruz ve hayal kırıklığı yaşamasını istemiyoruz. Yine BM’nin barışı sağlama çalışmalarından vazgeçmesini istemiyoruz. Burada meşru hükümeti destekleyen Koalisyonun daha fazla aktif olmasıyla ilgili çabalar var. Bu operasyonlarda sivil kaybından endişe duyuyoruz ve bu kaybın azalması için yardım etmeye çalışıyoruz.

-ABD, Husilerin Suudi Arabistan’a yönelik füze saldırılarını açık ve net şekilde kınadı. Aynı zamanda İran’ın onlara silah sağladığını da doğruladı. Buna rağmen ABD niçin Husileri terör örgütü listesine almıyor?

Bunu defalarca düşündük ve bunu yapmayacağımızı söylemiyorum. Şu ana kadar Husilerin siyasi süreçte rol alması gerektiğini söyledik. Herkes bunu kabul ediyor ancak bir başka açıdan Husiler Yemen’in küçük bir parçasını oluşturuyor ve giderek artan nüfuzları var. 2014 yılında gerçekleşen ulusal diyaloğu boşa çıkararak Sana’yı işgal ettiler ve askerleri varlıklarını genişlettiler. Husi azınlığı Yemen meselesine müdahale hakkı olmayan dış güçlerden aldığı destekle giderek etkisini arttırdı.

-ABD niçin Hizbullah’ı terör listesine aldığı gibi Husileri de almıyor. Bunu defalarca düşündüğünüz halde bunu yapmaktan sizi alıkoyan şey nedir?

Bunu yapmayacağımızı söylemiyorum. Ancak bu adımın Yemen’de siyasi çözümü kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağını düşünüyoruz. Eğer siyasi süreci kolaylaştıracaksa bunu yaparız. Ancak şu an yoğunlaştığımız konu, Husileri müzakereleri başlatmak için masaya çekmeye çalışmak. BM elçisi güven arttırıcı önlemlerden bahsediyor. Güvensizliğin olduğu bir ortamda bu yavaş ilerliyor. Bu nedenle Yemen’deki bütün unsurları bir araya getirmek için küçük adımlar atmak gerekiyor.

-4 Kasım’da İran petrolüne yönelik Amerikan yaptırımlarının başlamasıyla petrol varilinin fiyatı 80 dolara ulaştı. OPEC yetkilileri üretimi arttırmak için hiçbir neden olmadığını açıkladılar. Trump yönetiminin sürüklediği bu tartışmalar hakkında ne diyorsunuz?

Evet, Başkan Trump petrol fiyatlarının Amerikan vatandaşları ve ABD şirketleri üzerindeki etkileri konusunda endişeleniyor. BMGK sırasında, Yemen, Suriye, Irak devletleriyle enerji konuları da dahil olmak üzere çeşitli meselelere görüşmelerimiz olacak.

-Amerikan yetkilileri, Arap ülkeleriyle bölgede İran’ın yayılmasını engellemek için güvenlik ve siyasi ittifak kurma yönünde hangi adımları atacaklar?

Körfez İşbirliği Konseyi ile Mısır ve Ürdün devletleriyle sekiz ülkeyi içeren bir tür stratejik Ortadoğu ittifakını Ocak ayında görüşmek üzere konuşuyoruz. İki hafta önce bölgeye yaptığım ziyaret sırasında, General Anthony Zeyniyle Körfez devletlerinden iyi bir yanıt bulduk. Bazı detaylarla ilgili soru sordular, ama herkes bu ittifaka girmeye ve bu düzenlemeleri desteklemeye hazırdı. Toplantı fikri Riyad zirvesinden geliyor.

ABD Dışişleri Bakanı BMGK’da, sekiz devletle bir zirve yapması konusunda Cuma günü bir toplantı yapacak. Taraflarla koordinasyonu sağlamak için BMGK’nın oluşturduğu ivme kullanılacak. Bu toplantıyı bütün taraflar kabul etti ancak şu anda zirvenin içeriğine dair tartışmalar devam ediyor. Belli bir tarihe bağlı değiliz. Önemli olan müttefiklerle gerçek bir istişarenin gerçekleşerek zirvenin yapılmasıdır. Zamanlama ise bu hususlara bağlıdır.