Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD-Çin Ticaret Savaşı: ‘Sulh’ öncesi tırmanan gerginlik | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Dünyanın en büyük iki ekonomik gücü arasındaki ticaret savaşında, sulh imzalanmasına dair ne bir hazırlık ne de bir işaret yok gibi görünüyor. Tam tersine, ABD’nin attığı bir adım ve karşılığında Çin’in attığı bir adımla savaşın daha da kızıştığını gösteren gelişmeler var.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD’den ithal ettiği 60 milyar dolarlık ürüne ek gümrük vergisi getirme tehdidinin ‘tam olarak haklı’ ve ‘gerekli’ olduğunu söyledi. Bununla birlikte Çin Maliye Bakanlığı tarafından cuma günü yapılan açıklamada, Washington’un yakın zamanda ABD’nin Çin menşeli 200 milyar dolar tutarındaki ürünlere yüzde 10 ila 25 arasında ek gümrük vergisi uygulayacağına dair açıklamasına yanıt olarak aynı şekilde bir adımın atılmasının öngörüldüğü bildirildi.

Çin Dışişleri Bakanı Wang, Singapur’da yapılan Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) forumunun oturum aralarında yaptığı açıklamada, bu yeni karşı önlemlerin ‘Çin halkının çıkarlarını savunmak olduğunu’ kaydetti.

Beyaz Saray Ekonomi Danışmanı Larry Kudlow’un, “Çin ekonomisi geriliyor. Yatırımcılar ülkeden kaçıyor ve para birimi çöküyor” şeklindeki açıklamalarına cevap veren Bakan Wang, “Çin ekonomisinin iyi durumda olup olmadığı konusunun uluslararası toplumun gözü önünde oldukça açık olduğunu düşünüyorum” dedi. Çin’in küresel ekonominin büyümesine olan büyük katkısına dikkat çeken Wang, “Kudlow’un, Çin ekonomisinin çok iyi olmadığı sonucuna nasıl vardığını bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının fitili, ilk kez 6 Temmuz’da Çin’den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki mallara yönelik yüzde 25 oranında ek gümrük vergisi uygulanması emrinin ABD Başkanı Donald Trump tarafından verilmesiyle ateşlendi. Çin ise bu hamleye, 545 ABD ürününe benzer bir oranda ek gümrük vergisi uygulayarak karşılık verdi. 34 milyar dolarlık ticaret ürünlerine ek gümrük vergisi getirilmeden önce Çin, ABD’yi ‘ekonomi tarihinin en büyük ticaret savaşını’ başlatmakla suçladı.

ABD’nin bu hamlesi, bu yılın başlarında Çin’i ‘fikri mülkiyet hırsızlığıyla’ suçlayan Başkan Trump’ın buna bir son verme gerekçesiyle Çin mallarına 50 milyar dolarlık ek gümrük vergisi getirecek olan kararnameyi imzalamasıyla gerçekleşti.

Asıl önemli olan ise bu savaşın, dünya ekonomisinin geleceğini bir belirsizlik döngüsüne sürüklemesi. Özellikle bu gizli savaşın taraflarının elindeki kozlar oldukça etkili olabilir. Bu savaşın dünya pazarlarına yönelik etkileri olacaktır. Bu da hiç şüphesiz İkinci Dünya Savaşı’nın nedenlerinden biri olan 1930’ların ekonomik durgunluğuna benzer bir durgunluğa yol açabilir.

22 Mart’ta gümrük vergilerine ilişkin bir kararname imzalayan Trump, Çin Devlet Başkanı’ndan Çin ile ABD arasındaki ticaret açığını hemen 100 milyar dolar azaltmasını istediğini açıkladı. 2017 yılı sonunda 375 milyar dolar olan Çin ile ABD arasındaki ticaret açığı, haziran ayı sonunda 185 milyar dolar oldu. Daha sonra yeni bir ek gümrük vergisi açıklamasında bulunan Trump, yeni vergilerin uygulanacağı malların değerinin 500 milyar doların üstünde olabileceğini açıkladı.

Geçtiğimiz pazar günü Çin devlet televizyonunda yapılan bir yorumda, “Pekin, Beyaz Saray’ın uluslararası topluma yönelik güçlü baskı ve şantajının zaten açık olduğunu biliyor. Ancak bu gasp yöntemleri ABD’nin Çin’den para koparmasını sağlayamayacak” ifadeleri yer aldı.

Sorulması gereken soru ise şu; iki taraf arasındaki ticaret dengesizliğinin nedeni ne?

Bu sorunun basit ve net bir cevabı var. Bu durum iki ana faktörden kaynaklanıyor. Birincisi, Çin işçilik masraflarının ABD’den daha az olması. Çin’deki üretim maliyeti ile ABD’deki üretim maliyetleri arasında büyük bir fark var. İkinci faktör ise, Çin para birimi Yuan’ın döviz kurunun, dolar karşısında kısmen sabitlenmiş olması. Çünkü Çin böyle olmasını istiyor. ABD doları ne zaman baskı altına girse, Pekin bilerek ve isteyerek, dolar desteğiyle ABD hazine bonosu ve tahvili satın alıyor. Böylece Çin malları ABD mallarından daha ucuz oluyor ve bu nedenle tercih edilme avantajını koruyor.

Çin, Japonya’yı geçerek, elinde en fazla ABD hazine bonosu ve tahvili bulunduran ülke konumuna yerleşti. Böylece ABD hükümetinin en büyük borç vereni oldu. Mayıs ayı itibariyle ABD’nin Çin’e olan borcu 1.18 trilyon dolara ulaştı. Bu rakam, ABD kamu borcunun yabancı ülkelere olan toplam borcunun yüzde 19’unu oluşturuyor.

Analistler Çin’in ABD hazine bonosu ve tahvillerini satmaya başlaması ya da bono ve tahvilleri almayı bırakması halinde ne olacağını soruyorlar. Çin, ABD hazine bono ve tahvillerini satın alarak ABD faiz oranlarını düşük tutmaya yardımcı oluyor. Satın almayı durdurduğunda, faiz oranları artacak ve ABD ekonomisi zayıflayacak. Aynı zamanda Çin ekonomisi de zayıflayacak, çünkü Çin ürünleri satın alan Amerikalı tüketicinin satın alma gücü düşecek.

Donald Trump, ticaretteki dengesizlikle ilgili olarak ABD ürünlerini korumak için Çin mallarına yönelik gümrük vergilerini yükseltmek gibi geleneksel önlemler uygulamaktan başka bir çözüm yolu bulamadı. Ancak ABD sanayi firmaları bu durumla rekabet edemeyecek ve Trump’ın bu korumacı önlemleri onları iflastan kurtaramayacak.

Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşı artarak devam ediyor. Fakat bu savaş, müzakere edilmiş bir ateşkesle sonlandırılmalı. Hem ABD hem de Çin için, kendi görüşlerini ve ekonomik performanslarını yeni pazarlar bulabilecekleri yönlere çevirerek, nihai bir çözüm bulunmalı.

ABD Ulusal Bilim Vakfı tarafından ocak ayında hazırlanan raporda, ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki küresel payının azaldığı konusunda uyarıda bulunuldu. Raporda, en başta bilimsel araştırmalara yönelik federal harcamalarda artış sağlayan bir dizi tedbir önerildi. Böylece ABD’nin dinamik teknolojik ve bilimsel ürünler üretilmesindeki lider konumunu geri kazanması ve ekonomiye önemli finansal katkılarda bulunması sağlanacak.

Öte yandan Çin, ekonomi alanında devletin aşırı müdahaleleri ve araştırma yatırımlarının yanlış yönlendirilmesinden şikayetçi. Bu bağlamda Komünist Partili ekonomi uzmanı Chen Kuoing yaptığı değerlendirmede, Çin üniversiteleri tarafından verilen patentlerin sadece yüzde 2’sinin gerçek yatırıma yönelik olduğunu söyledi. Birçok araştırmanın yararlı veya pazarlanabilir teknikler üretmediğini kabul eden Chen Kuoing, ülkenin yenilik kapasitesinin genel olarak diğer bilimsel ve teknolojik güçlerin seviyesine çıkamadığını belirtti.

Kriz yoğunlaşırken…

Diğer bir deyişle, ABD-Çin ticaret savaşında iki tarafın da daha gerçekçi olacağını ve küresel ekonomiyi yeni bir durgunluk döngüsüne girmekten kurtaracak çözüm yollarını bulmak için ciddiyetle bir araya gelmeleri gerektiğine ikna olacaklarını göreceğiz.