Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD: DEAŞ’ın Suriye ve Irak yenilgisi çatışmaları başka ülkelere taşıyabilir! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki terörle mücadele koordinatörü Büyükelçi Nathan Sills, iki gün önce gizli bir oylamayla onaylanan yabancı terör unsurları hakkındaki 2396 sayılı güvenlik meclisi kararının, çatışma bölgelerinden ülkelerine döndüklerinde terör unsurlarının tanınmasına ilişkin uluslararası topluluğa yardım eden birçok uygulama ve hüküm içerdiğini açıkladı. Ayrıca kararın, ülkelerinde teröristlerin, DEAŞ örgütünün veya aşırılık ve şiddet ideolojisi yanlısı terör grupları fikirlerini benimseyen kişilerin belirlenmesi durumuna yardımcı prosedürleri de kapsadığı kaydedildi.

“DEAŞ’ın Suriye ve Irak yenilgisi çatışmaları başka ülkelere taşıyabilir!”

Sills, DEAŞ’ın ortadan kaldırılması hususunda uluslararası toplumun sorumluluğunun arttığını söylerken, DEAŞ’ın Suriye ve Irak’taki yenilgisinin, çatışmaları dünyanın başka bir bölgesine taşıyabileceğini vurguladı. DEAŞ’ın Marawi kasabasından tahliye edilmesi konusunda Filipinler’in elde ettiği başarıya dikkat çeken Sills, Filipinler’de yenilgiye uğrayan birçok teröristin, başka ülkelerde terör eylemlerini sürdürebileceğini kaydetti. Bu bağlamda uluslararası toplumun rolünün, Filipinler’e ve komşu ülkelere teröristleri hezimete uğratma ve bu ülkedeki kalelerine geri dönmeme hususunda yardım etmek olduğunu belirtti. Sills, “Bu durum, uluslararası toplum ve bu ülke arasında terörle mücadeleye dair bilgi paylaşımı yoluyla sağlanacaktır” açıklamasında bulundu. Yetkili, kararın hükümleri arasında tüm BM üyesi devletlerin, sınırlarına gelen veya diğer ülke topraklarına ulaşan kişilerin bilgilerini kaydetmekle sorumlu olduğuna ilişkin bir maddenin de varlığına da değindi. Bu bağlamda, “Eğer bir ülke, kendi toprakları üzerinden bir yolcunun başka bir ülkeye gittiği şüphesi taşırsa, bu kişilerin bilgilerini, önlem alabilmeleri için söz konusu ülkelerle paylaşması gerekmektedir” diyen Sills, bu tür bilgilerin ülkeler arasında paylaşılmasının, bir ülkeden diğerine giden terör unsurların da tanınmasını sağlayacak bir araç olduğunu ifade etti. Kararda, ayrıca bütün ülkelerden şüpheli terör unsurlarının listesini tutması, parmak izlerini alması ve diğer ülkelerden bu bilgileri talep etmesi istenirken, bu kararın bütün hükümlerinin tüm ülkelerce uygulanması durumunda terör unsurlarının dünyanın her yerinde yakalanabileceği kaydedildi.
Diğer taraftan Sills’in açıklamasına göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının en önemli hükümlerinden biri de, üye ülkelerin yerel makamların uluslararası yolcuların bilgilerini dünyanın geri kalanı ile paylaşmasını engelleyen tüm uygulamaları ortadan kaldırmasını istemesidir. 11 Eylül saldırısının ardından ABD’nin bu konuda çok büyük dersler aldığını kaydeden Sills, kararın, terörle mücadele konusunda tüm bilgilerin kolay bir şekilde sağlanması için tüm ülkeleri gerekli önlemleri almaya çağırdığını vurguladı.

Ayrıca kararda, bir yolcudan şüphelenen veya bir terör unsuru tespit ettiğini düşünen tüm ülkelerin, ilgili ülkeye uyarı mesajı gönderme gerekliliği üzerinde duruldu. Bu bağlamda Sills, 2015’te Mısır’ın Sina Yarımadası’ndaki Rus uçağı kazasının tüm ülkelere yönelik bir uyarı sinyali olduğunu belirtti.

Sills, bugün dünyaya yönelen terör tehditlerinin, her iklime ayak uydurabileceğini söylerken, uluslararası toplumun da aynı şekilde bu tehditlere karşı koyma yollarına adapte olması gerektiğini vurguladı. 2396 sayılı kararın, devletlerin bu tehditleri ortak bir çabayla ortadan kaldırması için gerekli araçları sağladığını belirtti. Suriye ve diğer ülkelerdeki savaş alanlarında yer alan savaşçıların bilgilerinin, ülkeler tarafından terör unsurlarının belirlenmesi amacıyla paylaşılacağını da söyleyen Sills, söz konusu kararın birçok hükmüyle BMGK tarafından 2014 yılında kabul edilen 2178 sayılı kararın başarısına dayandırıldığını belirtti. Bugün dünyada karşılaşılan tehditlerin büyük bir tehlike oluşturduğunu, ancak 3 yıl önce karşılaşılan tehditlerden farklı olduğunu söyledi. Zira DEAŞ’ın şeklinin tamamen değiştiğine, daha önceki kontrolünü kaybettiğine, milyonlarca kişinin DEAŞ’tan kurtulduğuna ve DEAŞ’ın kontrol ettiği alanların yarısını kaybettiğine dikkat çekti. Sills, “Üç yıl önce karşılaştığımız tehlike, örgütlü bir grubun kendi sınırları dışında da terör eylemleri planlayabilecek merkezi karargahlara sahip olmasından kaynaklanıyordu” dedi.

Öte yandan Sills, artık tek sorunun militan ve teröristlerin çatışma bölgelerine girmesini engellemek olmadığını, ülkelerine dönen veya terör eylemleri düzenlemek üzere başka ülkelere giden militanları bulmak ve bunlarla başa çıkmak olduğunu kaydetti.

ABD ve BMGK’nın, bazı ülkelerin kararın hükümlerini etkin bir şekilde uygulamayacağını bildiğini söyleyen Sills ayrıca, bu ülkelerdeki havalimanları ve kontrol merkezlerinin özel imkan ve kabiliyetlere ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle bütün ülkeleri, kaynak yetersizliğinden dolayı kararı uygulayamayacak ülkelere gerekli imkan ve kaynakları sağlamaya çağırdığını vurguladı.