George Washington Üniversitesi’nin Ekstremizm (Tutuculuk) Programı tarafından yayınlanan bir rapor, ABD hükümetinin DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyon savaşı sırasında Suriye’de öldürülen ABD’li teröristlerin eşleri için “insani yaklaşımlar” ortaya koyma çağrısında bulundu. Rapor, ABD hükümetinin ülkeye geri dönmek isteyen ABD vatandaşı DEAŞ unsurlarına nasıl davranılacağına dair özel bir planının olmadığını belirtti. Zira aktarılana göre hükümet, özellikle de öldürülen unsurların eşleri ve çocukları açısından, bu unsurların DEAŞ’a mensup oldukları yıllarda yürüttükleri faaliyetler konusunda yeterli bilgiye sahip değil.
Ekstremizm Programı Direktör Yardımcısı Seamus Hughes, PBS kanalına açıklamada bulundu. Hughes, çocukların akıbetinin önemli olduğunu ifade ederken, ABD toplumuna iade edilmeleri çağrısı yaptı.
İstatistiklere göre, 2011 yılından bu yana 64 ABD’li Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren DEAŞ’a katıldı. Ancak terör örgütüne katılmak üzere yola çıkan yaklaşık 300 kişi bulunuyor. Bu bağlamda 27 yaş ortalamasındaki erkeklerin, DEAŞ saflarına katılma eğimi gösterdiği, katılanların yüzde 10’unun kadın ve çoğunluğunun Minnesota, Virginia ve Ohio eyaletlerinden olduğu ifade edildi. Aynı şekilde aktarılana göre çoğu, savaş sırasında ölürken (belirli bir rakam mevcut değil), bazıları da ABD’ye döndüklerinde tutuklandı ve içlerinden bir kısmı da 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Şu anda dul, evli veya bekar 12 ABD’linin ise Suriye’de alıkonulduğuna inanılıyor.
Öte yandan Hughes, Indiana eyaletinde yaşayan Fas asıllı ABD’li Musa el-Husni’nin eşi Sam el-Husni hakkında PBS’e demeç verdi.
Aktarılana göre el-Husni, karısını 2015 yılında Türkiye’ye gitmek üzere kandırdı. Daha sonra DEAŞ’a katılmak için Suriye’ye yönelme konusunda kendisine baskı yaptı. 4 çocuğuyla birlikte 2 yıl boyunca Rakka’da yaşadılar. Bu dönemde Musa el-Husni, keskin nişancı olurken, en büyük oğulları da DEAŞ tarafından yayınlanan ve öldürme sanatlarının öğretildiği bir videoda yer aldı.
Kocasının 2017 yılında bir hava saldırısı sırasında öldürülmesinin ardından Sam, çocuklarıyla birlikte Rakka’dan kaçtı. Daha sonra Kürt güçleri tarafından yakalanıp, şu anda bulundukları kuzey Suriye’deki bir mülteci kampına götürüldüler.
Sam el-Husni, ABD’ye dönmekten ve çocuklarının kendisinden alınmasından endişe ediyor. Zira daima “Hükümet, çocuklarımı benden almaya çalışır mı? Onları korumaya çalışmaktan başka bir şey yapmadım” diyor.
Aynı şekilde Hughes, “Onların, (el-Husni gibiler) sevgi dolu bir topluma ve güvenlik ortamına geri dönmeleri umuluyor. Psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve aileleriyle buluşturulup bulundukları yerlere geri götürülebilirler” ifadelerini kullandı.
Seamus Hughes ayrıca, “DEAŞ mensubu birçok kişinin, geri dönmeleri halinde tutuklanacağını biliyoruz. Ancak eğer orada kalırlarsa, tahminlerimize göre, yüzde 30’u ölecek ya da öldürülecek. Yüzde 40’ının akıbeti ise bilinmiyor” dedi.
Hughes sözlerini şöyle sürdürdü; “Açık konuşmak gerekirse, yabancı terör örgütüne katılan ve daha sonra geri dönen ABD vatandaşlarına yönelik açık bir hükümet politikası bulunmuyor, zira yıllar boyunca ne yaptıklarına dair bilgi ve kanıt eksikliği mevcut. Geri döndüklerinde her şey Adalet Bakanlığına bağlı. Terörle ilgili bir dava açılır mı, içlerinden birisi daha 20 yıl hapis cezasına çarptırılır mı, bilmiyoruz. Bazı suçlamalarla karşılaşabilirler. Tabi ki ebeveynlerin suçları çocuklara atfedilmemeli” Yetkili ayrıca, ebeveynlerin en büyük sorununun, ‘masum çocukları ABD toplumuna nasıl kazandırabilecekleri’ olduğunu söyledi.