Afganistan, büyük ve bölgesel devletlerle radikal örgüt ve grupların savaştığı Suriye gibi mi olacak? Afganistan’da ABD, Pakistan, İran, Hindistan, Çin ve Kabil’de zayıf bir hükümet var. Taliban, 14 Şubat’ta barışın şartı olarak Amerikan halkına ABD ve Batı’nın Afganistan’dan çekilmesini talep eden bir mesaj iletti. Çünkü Taliban, Kabil hükümetini değil de kendisini Afgan halkının meşru temsilcisi addediyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü İran ve Hindistan, radikalizm ve terörizmle mücadele etmek ve Afganistan’da uyuşturucu ticareti yapmak için işbirliği konusunda anlaştı. Hindistan, Pakistan’ı aşıp Afganistan’a ulaşmayı garantilemek için Umman Körfezi’nde bulunan İran’ın Çabahar limanını geliştirmeyi taahhüt etti. Pakistan, Hindistan’a kendi toprakları üzerinden geçmesine izin vermemişti. Bunun için Pakistan, önemli bir unsur olarak kalmaya devam ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Taliban’la müzakereyi reddedeceğini geçen hafta deklare etmişti. Bu da ABD’nin askeri açıdan söz konusu harekete baskı yapacağı anlamına geliyor. Trump, bu açıklamaları Taliban’ın Kabil’deki yabancılara ve sivillere yönelik düzenlediği birtakım terör saldırılarının ardından yapmıştı.
Washington, Pakistan destekli, (Taliban’a bağlı ve kriminal faaliyetleriyle bilinen) Hakkani Şebekesi’ni bu saldırıların arkasında yer almakla suçladı. Uzun süreden beri Washington ve Kabil, İslamabad’ı bu tür saldırıları planlamak için Taliban ve taraftarlarına güvenli bir ortam sağlamakla suçluyor. Trump döneminde ABD-Pakistan ilişkileri geriledi. Zira ABD Başkanı bütün askeri yardımları kesti. Diğer yandan Pakistan, Washington ve Kabil’i Afganistan’ın doğusunda bulunan Taliban’ın güvenli sığınaklarını yok etmek için yeterince çaba göstermemekle itham ediyor.
2014 yılının sonunda uluslararası güçlerin çoğunun çekilmesinden sonra Kabil hükümeti ve Afgan güvenlik güçleri, Taliban saldırılarını ve Taliban saldırılarının neredeyse tüm ülkeye yayılmasını engelleyemedi. Taliban Hareketi, hala sabit ve yavaş kazanımlar gerçekleştiriyor. Ayrıca çok sayıda diğer silahlı gruplar, hükümet hizmetlerini sekteye uğrattı ve siviller arasında endişelerin yayılmasına neden oldu. Son zamanlarda yapılan bir araştırma, Taliban’ın Afgan topraklarının yaklaşık yüzde 4’ünü elinde tuttuğuna ve ülkedeki bütün şehirlerde aktif ve açık bir şekilde maddi varlığını muhafaza ettiğine işaret etti. Sonra Taliban, hükümetin meşruluğunu kaldırmak ve yeni taraftarlar kazanmak için yürüttüğü kampanyada bazen ilerliyor bazen de geriliyor. Birleşmiş Milletler’in yeni raporları, 2017 yılının ilk 3 çeyreğinde 8 bin 500’den fazla Afgan sivilin öldüğünü ya da yaralandığını ortaya çıkardı. Başkan Trump’ın Amerikan güçlerini sayısını, hava saldırılarını ve geçen yıl Afgan güçlerine yapılan yardımları artırma emrine yanıt olarak Taliban Hareketi, ABD’nin saldırı politikasına karşı bir dizi terör saldırıları düzenledi. Fakat Washington, Afganistan’daki iç savaşın askeri çözümü olmadığı konusunda Taliban’ı ya da Taliban Hareketi içerisindeki önemli unsurları ikna edene kadar kararlı askeri politikasına devam edeceğinin altını çiziyor.
Kabil, belgelere ve telefon kayıtlarına dayanarak Pakistan’daki grupların Afganistan’ın başkentinde meydana gelen son saldırılarla bağlantılı olduğunu iddia ediyor. Bu çerçevede Afganistan İstihbarat Başkanı, bilgi alışverişinde bulunmak için Pakistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Fakat bunun Pakistan müessesindeki şahsiyetlerin zihinlerinde dolaşanları değiştirmesi mümkün değildir. Ancak bu, Afgan durumunun uluslararası açıdan inşa edilmesine yardım edecek ve Pakistan’ın terör gruplarını desteklediği düşüncesini artıracaktır. Diplomatik ilişkilerin kötüleşmesiyle birlikte Amerikan hava saldırılarının Afganistan sınırının Pakistan tarafına uzanması uzak bir ihtimal değildir.
Trump, bu yılın ilk tweetlerinden birisinde ABD’nin Pakistan’a 15 yıl boyunca 33 milyar dolardan fazla yardım yaptığını, Pakistan’ın ise kendilerine yalan dolandan başka bir şey sunmadığını söyledi. Washington, önceden İslamabad’dan şikâyetçi olmuştu. Fakat Trump, Amerikan yardımlarının tamamen durdurulmasını istedi. Bu gelişme, terörizme karşı mücadelede yaptığı fedakârlıkları hatırlatan ve delil gösteren Pakistan’ı şaşırttı.
ABD yardımlarının azaltılmasının Pakistan üzerinde büyük bir etkisi var. Pakistan ordusu, araç gereçlere, ortaklığa ve ABD’nin eğitimine gereksinim duyuyor. Sivil siyasi yönetim ise, Washington’dan güçlü bir ordu karşısında yönetimde kalmasını garantilemesini istiyor. Bundan dolayı Pakistan’ın en kısa sürede ilişkileri yeniden normalleştirilme yolları aradığına dair söylentiler var. İki ülkedeki siyasi liderlerin sert açıklamalarına rağmen Washington ve İslamabad arasındaki büyüyen gerginlik, şu ana kadar ilişkilerin durdurulmasına yol açmadı. Şöyle ki Başkan Trump’ın geçen ocak ayında 1,1 milyar doları askıya almasına rağmen ABD’li ve Pakistanlı yetkililer, hükümet düzeyinde işbirliğine ve toplantılara devam ediyor.
Güney Asya’daki bazı analistler, yardımların durdurulması sebebiyle Taliban Hareketi ya da Hakkani Şebekesi gibi silahlı grupları gizli olarak desteklemek şeklinde ortaya çıkan Pakistan’ın politikasında herhangi bir değişikliğin olmayacağını düşünüyorlar. Kuvvetli askeri güçler, Pakistan’ın dış politikasını hala kontrol ediyor. Pakistan ordusu ya da ordu unsurları, kendisiyle Taliban Hareketi ve silahlı müttefikleri arasındaki sağlam ilişkileri muhafaza etmenin gerekli olduğuna inanıyorlar. Çünkü bu gruplar, Hindistan karşıtı gruplardır.
Diğer yandan Pakistan İstihbarat Servisi’ndeki üst düzey eski bir yetkili, Pakistan’ın baştan beri Hakkani Şebekesi’ne hâkim olmadığını, aksine Pakistan’ın Afganistan’daki güvenliği kontrol edenin kendisi olduğu ve bunun da Amerikalılar nezdinde korku ve endişeye yol açtığı izlenimi verdiğini, hakikatin ise Pakistan istihbaratının zayıf olduğunu ve diğer Pakistan yönetimleri gibi Pakistan istihbaratının da kaynak sıkıntısı çektiğini dile getirdi. Eski güvenlik yetkilisi, ülkesinin itiraf ve inkâr edemediği yalanlar şebekesinin kurbanı olduğunu belirtti. Ayrıca söz konusu yetkili, Pakistan’daki siyasi ve askeri yöneticilerin Washington ile ilişkileri diğer her şeyden daha önemli gördüklerini, bunun için gerginliğe rağmen ilişkilerin normalleşmesi gerektiğini ifade etti.
Öten yandan İran… Geçen yıl 8 Eylül’de Afganistan Genelkurmay Başkanı Muhammed Yaftali, İran’ın Taliban’a askeri araç gereç desteğinde bulunduğunu ifade etti. Fakat Savunma Bakanlığı’ndaki başkanlar, Yaftali’nin açıklamalarının çarpıtıldığını dile getirdi. Ancak ABD’li ve Afgan yetkililer, en uzun savaşında ABD’nin başarısız olmasını sağlamak ve istikrarı sarsmak için İran’ın Afganistan’daki gizli çabalarını sessiz bir şekilde yoğunlaştırmaya çalıştığını düşünüyor.
İran, Afganistan ile büyük bir kara sınırını paylaşıyor ve başkent Kabil’den yüzlerce mil uzaklıkta bulunan Afganistan’ın pek çok batı bölgesiyle ticari ilişkilere sahip bulunuyor. Şöyle ki merkezi hükümet, büyük ölçüde yönetimi elinde tutuyor. Asyalı gözlemcilerden birisi, İran’ın Taliban’ı sınırlı bir şekilde destekleyerek tek bir taşla iki kuş vurduğunu dile getiriyor. Birincisi, DEAŞ’a karşı engel oluşturmak, ikincisi ise ABD’nin İran’a karşı Afganistan’ı üs olarak kullanmasını engellemek.
Bir Taliban savaşçısı, 2015 yılında Wall Street Journal gazetesine İran’ın kendilerini ihtiyaç duydukları her şeyle donattığını söylemişti.
Sonuç olarak Taliban, 2018 yılında Kabil’i ve sivil bölgeleri hedef alarak operasyonlarına devam edecek. İngiliz bir siyasetçi, bana İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Afganistan gibi küresel iç savaşların çoğunun 7-12 sene sonra biteceğini, ancak dış müdahalelerin çatışmaların süresini uzattığını söyledi. Afganistan’da 1978 yılında çatışmanın patlak vermesinden bu yana Afganistan; ABD, Sovyet, Hindistan, Pakistan ve Çin müdahalesine maruz kaldı. Fakat sadece askeri faktör ya da barış müzakeresi Afganistan’daki şiddeti bitirebilir. Problem şu ki her iki taraf da özellikle Başkan Trump, Afganistan’la ilgili görüşünü değiştirdikten sonra askeri zaferin mümkün olduğunu düşünüyor. Taliban, ABD halkına yönelttiği mesajda kendisinin Afganistan’ın meşru hükümeti olduğunu vurguladı. Bunun için Trump’ın birinci döneminden geriye kalan sürede çatışma ve terör saldırıları artacaktır. Taliban, gelecek ABD başkanının savaşan Amerikan birliklerini çekmesi gerektiğini ümit ediyor. Böylece Taliban, Kabil’e doğru 1996 yılında başladığı ölümcül yürüyüşünü tekrarlayabilecek.
Ancak Başkan Trump, ikinci bir başkanlık döneminde de iktidarda olursa ne olacak?