ABD ve Avrupa arasında ilk defa böylesi bir çatışma yaşanıyor. Sebebi ise İran. Daha önce Kuveyt’in bağımsızlığı, Irak’ın işgali ve benzeri pek çok meseledeki politika farklılıklarından ötürü Atlantik’in iki yakasındaki ilişkiler gölgelenmişti. Ama bu seferki başka. Avrupa, bir ittifakla Washington’ı karşısına alıyor ve Başkan Trump’ın İran’a yönelik yaptırım kararlarına karşı çıkmak için komplolar kuruyor. Trump şu anda yaptırımlara muhalif Avrupalılara da gözdağı veriyor. Amerikan hükümeti, Tahran rejimine yönelik yaptırımları delmeye çalışmaları halinde onları Swift bankacılık ödeme sistemini çökertmek ve AB’nin başkenti Brüksel’deki merkezini dağıtmakla tehdit ediyor.
Avrupalı büyük güçler, Almanya, Fransa ve İngiltere, Amerikan hükümetinin kararına meydan okuma isteğini ve İran’a yaptırım kararını başarısız kılma niyetini gizlemiyor. Düzenlenen onlarca buluşmanın ve toplantının ardından AB ülkeleri topluluğu, bir dizi çözüm önerisi sundu. Bu öneriler arasında şirketlerini Amerikan yaptırımlarından korumak, onları yasadışı anlaşmalar imzalamaya teşvik etmek, New York’tan geçmeyen ve Swift’ten farklı alternatif bir ödeme sistemi kurmak, İran ile ticareti kolaylaştıran yeni mali yollar bulmak da yer alıyor. Bunlarla birlikte kadim takas sistemini kullanma önerisi de sunuldu. Bu sisteme göre Avrupa, İran petrolü karşılığında mal ve hizmet satacak.
Ancak ABD’ye karşı bu doğrudan veya hileli meydan okuma girişimleri fark edilmedi. Washington bu çabaları egemenlik sahibi devletlerden gelen muhalif bir politika olarak yorumlamıyor. Bunun imzalanan ve ABD’nin müttefiki olan Avrupa ülkelerinin uyma kararı aldığı JCPOA anlaşmasının bir sonucu olduğunu kabul etmek istemiyor. Almanya, Fransa ve İngiltere’nin çabalarını yalnızca anlaşmaya saygı çerçevesinde değerlendirmeyen Washington, bunları kendisine meydan okuma ve çabalarını baltalama niyeti olarak da görüyor.
Bu, müttefik ABD ve Avrupa ilişkileri tarihinde ender rastlanan bir savaş olarak Amerikan hükümetinin kitlesel bir tutuma erişmek için BM Genel Kurul toplantılarını bir fırsata çevirmesini sağladı. Başkan Donald Trump, İran rejimine yönelik yaptırımlarında ısrarcı olduğunu şu sözlerle belirtti:
“Biliyorum, acı çekerek müzakere masasına geri dönecekler. Ben müzakereye hazırım. Ama ben güç ve zayıflık yaklaşımıyla değil, bir çözüme varmak için müzakere istiyorum.”
Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, katıldığı bir televizyon yayınında Avrupalılar aleyhinde sert açıklamalarda bulundu. Açıklamasında ülkesinin ekonomik yaptırım uygulama politikasında ‘sabit ve kararlı’ olduğunu ve ne AB’nin ne de başka bir odağın bu yaptırımları baltalamasına izin vermeyeceğini belirtti. Aynı şekilde Avrupa’nın ABD siyasetine karşı aldığı tedbirlerin her iki bölgenin de güvenlik ve selameti için tehlikeli sonuçlar doğuracağı konusunda uyaran Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ülkesinin, onların yaptıklarını takip ettiğini ifade etti.
Bugün şunu diyebiliriz ki İranlı heyet, New York’tan diplomasi tarihinin en büyük hayal kırıklığı ile dönüyor. Avrupa’yı müttefiki ABD’ye karşı kışkırtmak için devreye soktuğu tüm çabalar, oyunlar ve arabuluculuk faaliyetleri başarısız oldu. Birkaç hafta sonra petrol ve dolar üzerinden Tahran rejimine yönelik daha büyük yaptırımlar uygulamaya sokulacak.