Suriye ve Irak’taki aşırılık yanlısı örgütlerin saflarındaki militanların geri dönüşü, ABD’li uzmanların, ülkelerinde aşırıcılığı benimsemiş yerel radikallerin, şu anki en büyük tehlikeyi oluşturduğu konusunda uyarıda bulunmasına neden oldu.
Savaş tecrübeleri sınırlı olsa da, bu radikaller, son aylarda Avrupa’da da ABD’de olduğu gibi irticai eylem yapabilecek durumdadır. Söz konusu bu kişilerin, eylemlerini faaliyete geçirmesinden önce de tespit edilmesi neredeyse imkansızdır. Sovyetlere karşı cihat sırasında Pakistan’daki Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) için çalışan Marc Sageman, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, “Elbette yurtdışından Fransa, Amerika veya diğer ülkelerde 13 Kasım 2015’te Paris’e yapılan saldırıya benzer büyük bir saldırı olmayacaktır” dedi. Ancak radikallerin yargılandığı ABD mahkemelerinde psikiyatr ve uzman olan Sageman, DEAŞ örgütünün ABD veya Avrupa’da saldırı düzenlemekten uzak olmadığını kaydederken, bu unsurların kendilerini savunmak ya da intikamlarını almak isteyen ideal bir grupta görev alma hazırlığı yaptıklarına da dikkat çekti. Öyle ki Bangladeş asıllı Akayed Ullah 10 Aralık’ta bir New York metrosunda el yapımı bir bomba patlatma girişiminde bulundu. Aynı şekilde 29 yaşındaki Özbek Sayfullo Saipov, 31 Ekim’de yine New York’ta kamyonla düzenlediği bir saldırı ile 8 kişiyi öldürdü, 11 kişiyi de yaraladı. İki eylemcinin de DEAŞ ile ilişkisi, internet üzerindeki propagandayla radikalleşmeleri olarak sınırlandırıldı. Ayrıca bu eylemciler, ABD’de polis ve istihbarat birimleri açısından sorun teşkil eden gönüllü radikal ‘cihatçı’ listesinde yer alıyordu.
New America Araştırma ve Çalışma Grubu çerçevesindeki ‘yerel radikalizm’ konusu üzerinde çalışan Alfred Ford, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Cihat savaşçıları tarafından ortaya çıkan tehlikeyi hafife almamalıyız. Bu tehlike, endişenin en büyük kaynağıdır” dedi. Söz konusu bu tehlikenin, ülkede şimdiye kadar yasal olarak daha ciddi bir sorun teşkil ettiğini söyleyen Ford, “ABD’de son gerçekleşen saldırılar, yıllardan bu yana burada doğan veya ülkede yaşayan kişiler tarafından düzenlendi. Asıl tehlike, Ekim’de New York’ta yapılan, profesyonelce olmayan ancak ölümcül olan saldırılardır” açıklamasında bulundu.
New America Merkezi tarafından belirlenen rakamlara göre, 11 Eylül 2001’den bu yana ABD’de terörle suçlanan 415 kişinin yüzde 85’i, ya ABD vatandaşıdır ya da yasal olarak ülkede ikamet izni olan kişilerdir. Öyle ki söz konusu rakamın 207’si ABD topraklarında doğmuştur.
Bu kişilerin, kişisel dosyaları şaşırtıcı derecede normaldir. Entelektüel bir grup tarafından Eylül ayında yapılan bir çalışmaya göre, dörtte birinden daha azının sabıka kayıtları bulunuyor. Buna kıyasla, ABD’deki yetişkinlerin üçte birinin sabıka kaydı mevcuttur. Çalışmaya göre, “2014’ten bu yana ABD’de yaşanan cihatçı saldırıların hiçbirisi, DEAŞ veya oluşumlarıyla bağlantılı değil.”
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ndeki Uluslararası Tehditler Projesi Müdürü Thomas Sanderson, yerel radikallerin şüphesiz ki aşırılık yanlıları arasında en tehlikeli olduğunu belirtti. Sanderson yaptığı açıklamada, “Avrupa’da gerçekleşen son 19 saldırıdan 17’sinin yurt dışından gelen unsurlarla herhangi bir bağlantısı yoktur. Cihatçılar, eğitimleri ve güvenilirlikleri sebebiyle asıl sorunu oluşturuyor. Ancak sayıları şu an düşük ve arkalarında sürülebilecek iz bırakıyorlar” dedi.
“Yerel radikaller son ana kadar güvenlik güçlerinin kontrolü altında kalabilirler” diyen Sanderson ayrıca, “Sığınakları yatak odaları olabilir ve hazırlıkları sırasında hata yapmadıkça veya internet aracılığıyla haklarında bilgi sızdırılmadıkça keşfedilmeleri zor olabilir” ifadelerini kullandı.