Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’nin Afrika Boynuzu’ndan çıkması ve yerine Çin’in gelmesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Geçtiğimiz pazar günü Çin, ABD Başkanı’nın kızı Ivanka Trump’a ait ticari markaları tescil etti ve böylece Çin’in son üç ayda tescil onayı verdiği ticari markaların sayısı 13’e ulaştı. Yine pazar günü ABD savaş gemileri, planlı operasyon kapsamında Güney Çin Denizi’nde Çin’in hak iddia ettiği tartışmalı adaların yakınından geçti. Pasifik filo komutanı, “Geçmişte yaptığımız gibi seyrüsefer özgürlüğünü uyguluyoruz ve gelecekte de buna devam edeceğiz.” dedi. Bu operasyon, ABD’nin Çin’in yardımıyla Kuzey Kore ile müzakere yapmaya çalıştığı bir zamanda gerçekleşti.

Binlerce mil uzaklıktaysa, bölgede terörle mücadelenin anahtarı olan Cibuti’deki Camp Lemonnier askeri üssünde çalışan Amerikalı pilotlar, yakındaki bir Çin üssünden yöneltilen lazer tehdidine maruz kaldı. Lazer, uçaklar ve pilotlar için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Olayın ardından Pentagon, Çin’e resmi bir şikâyette bulundu. Pekin, bu şikâyete cevaben Çin tarafının uluslararası ve yerel kanunlara katı bir şekilde uyduğunu, yerel güvenliği ve istikrarı korumaya bağlı kaldığını ifade etti.

Çin ve ABD çıkarları arasındaki rekabet, gelecek aylarda ve önümüzdeki yıllarda farklı bir boyut alacak. Bu rekabet, son derece stratejik bir bölge olan Cibuti’deki gelişmelere ve provokasyonlara da yansıyacak. Lazer olayı, gelecekte yaşanacak çatışmalara işaret ediyor. Amerikalı yetkililer, Çin’in Cibuti ve Etiyopya’daki nüfuzundan endişe duymaya başladı. Son aylarda ABD’nin gelişigüzel diplomasisi yüzünden bu endişeler, kısa bir süre öncesine kadar Afrika Boynuzu tarafından kulak ardı edildi. Geçen Nisan ayı sonunda ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Yamamoto, eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın ardından Eritre, Cibuti ve Etiyopya’ya bir gezi düzenledi. Tillerson, “Afrika’nın demokratik egemenliği” için Çin’le işbirliği yapmanın tehlikesine karşı genel olarak Etiyopya ve Afrika’yı uyardı. Fakat gezi sonrası Tillerson’ın görevden alınmasıyla birlikte bu uyarının etkisi de ortadan kayboldu. Başkan Donald Trump, sert yorumlar yaparak ve ekonomik yardımları yüzde 35 oranında azaltarak, Amerika’nın Afrika’daki nüfuzunu korumak için verdiği mücadelenin altını oydu. Ayrıca ABD yönetimi, şu ana kadar başat Afrika ülkelerine büyükelçi de tayin etmedi.

Amerika’nın Afrika’da güvenirliği yeniden kazanması ve Afrikalı ortaklarına tekrar pay vermesi için halen geç olmayabilir, zira aksi halde Çin’in herhangi bir direnişe maruz kalmadan kıtadaki çıkarlarını geliştirmesine müsaade edilmiş olacak. Nitekim Batılı bir uzman, Amerika’nın Afrika’da sendeleyeceğini, Çin’in ise ticari ve diplomatik bakımdan egemen olacağını öngörüyor. Cibuti ve Etiyopya, Afrika’daki ABD-Çin rekabetinin tehlikesine güzel bir örnek teşkil etmekte. Cibuti’deki Camp Lemonnier, ABD’nin Afrika’daki tek askeri üssü sayılıyor. Üste yaklaşık 4 bin asker var ve bu, Somali ve Yemen’de terörle mücadele etmek için gerekli bir sayı. Cibuti, Babü’l-Mendeb boğazı yakınında bulunuyor. Yıllık uluslararası ticaretin yüzde 12,5 ila yüzde 20’si, bu boğaz üzerinden yapılıyor. Bu stratejik konum, Cibuti’yi Fransa, İtalya, Japonya ve Çin’in gelişmiş merkezlerinden birisi haline getirdi.

Etiyopya ise, son 10 yılda ekonomik bakımdan en hızlı büyüyen Afrika ülkesi oldu. Büyüme oranları ve yoksullukta kaydedilen düşüş, dünyanın en fakir ülkesini tüketici pazarlarına açtı. 2000 yılından bu yana kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hâsıla yüzde 277 oranında büyüme kaydetti. Uluslararası Para Fonu (IMF), büyümenin 2022 yılına kadar yüzde 6,2 oranında devam edeceğini öngörüyor. Yoksulluk oranı, yüzde 31 oranında azaldı. Bu hızlı büyüme sayesinde Etiyopya, Çin’in ana ihracat pazarına dönüştü. Ülke 2015 yılında 17,6 milyar dolar değerinde ithalat gerçekleştirdi. Bu ithalatın 5,73 milyar dolarlık kısmını Çin’den, 934 milyon dolarlık kısmını ise ABD’den yaptı.

Etiyopya ve Cibuti’de yaşanan son gelişmeler, 2000 yılından bu yana Afrika hükümetlerine 94 milyar dolardan fazla kredi veren Çin’in nasıl üstün hale geldiğini açıklıyor. Cibuti, Dubai merkezli Dubai Ports World (DP World) şirketinin “Doraleh” konteyner terminaline el koyarak dış ortaklarını ve uluslararası kargo sanayisini şaşırttı. Şubat ayında DP World şirketinin limanı işletmek için sözleşme şartlarını değiştirmeye çalıştığını iddia eden Cibuti hükümeti, geçen yıl Londra’da alınan tahkim kararına meydan okuyarak limanı ele geçirdi. Bu gelişme, Çinlilerin limandaki ticareti tekellerine almaya çalıştıklarına dair akıllarda soru işaretleri uyandırırken, Çin Cibuti’deki kargo ve konteyner altyapısında önemli bir unsuru garantilemiş oldu.

Diğer yandan Dubai hükümeti, Cibuti’yi limana yasa dışı bir şekilde el koymakla suçlayarak hukuki yollara başvuracağını açıkladı ve limanın, tasarımını ve inşasını yapan ve 2006 yılından beri limanı işleten DP World şirketine ait olduğunu vurguladı. Dubai hükümeti, haklarını korumak ve Cibuti tarafından yapılan ihlalin tazminatı için Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne başvurdu. DP World ise şirketi imtiyaz şartlarıyla ilgili yeniden müzakereye zorlamak için konteyner terminaline yasa dışı bir şekilde el konulduğunu söylüyor. Yukarıda belirttiğim gibi Doraleh limanı, Babü’l-Mendeb boğazının yakınında bulunuyor. Bu da söz konusu limanı kargo için elverişli bir yer haline getiriyor. Ayrıca liman, Etiyopya ve Cibuti’nin iç kesimlerindeki ekonomik büyümeden de nemalanıyor.

Cibuti’deki limanlar, Çin’in finanse ettiği daha geniş bölgesel altyapı kampanyasının ayrılmaz bir parçası. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’dan Cibuti’ye kadar 470 mil uzunluğundaki Afrika’nın ilk elektrikli demiryolu hattının tamamlanması için Çin bankaları tarafından 4 milyar dolar finans sağlandı. İnşa işlemlerini Çinli şirketler yaptı. Tahminler, Cibuti’nin Çin’e yaklaşık 1,2 milyar dolarlık ‘borcu’ olduğuna işaret ediyor. Bu da, Afrika hükümetlerini Çin’e bağımlı hale getirecek “borç tuzağı” tartışmalarına neden oluyor. Son zamanlarda Burkina Faso’yla olduğu gibi Çin, hedefinin ekonomi olduğunu ve Afrika ülkelerinin egemenliğine saygı gösterdiğini iddia ediyor. Çin ve Burkina Faso, “karşılıklı bağımsızlık ve egemenliğe saygı çerçevesinde” kapsamlı ilişkiler kurdu. Buna karşılık Burkina Faso, Çin’in Tayvan’ı da kapsayan tek bir devlet olduğunu ifade etti.

Çin’le ilişkilerini imtiyazlı hale getirmek için Cibuti ve Etiyopya’nın başka sebepleri de var. Zira Çin, iş yaptığı ülkelerin siciline, insan haklarına ve bu ülkelerdeki muhalefetin şiddetli baskılarına yönelik yorum yapmaktan kaçınıyor. Ülke burada adeta “Evi camdan olan, insanları taşlamasın” ilkesini uyguluyor gibi. Çin’in müdahaleye dayanmayan politikaları, Pekin’in perspektifinin ticari çıkarlardan ve altyapıyı geliştirmekten öteye geçmediğini gösteriyor. Afrika’daki ABD ve Çin çıkarlarının değişen servetlerinin siyasi coğrafyadan daha önemli olmasının sebebi de bu. Fakat ABD, uzun vadede Babü’l-Mendeb boğazının bulunduğu Afrika Boynuzu’ndan uzaklaşmaya devam ederse Çin’in şartları ne olacak?

Çin’in, Çin Denizi’nde büyük askeri tersanelere dönüşen yapay adalar inşa etmesi Amerika’yı şaşırttı. Şimdi de Çin, buradaki askeri varlığını güçlendirmesi için Filipinler’i teşvik etmeye çalışıyor. Fakat çevre ülkeler için Afrika Boynuzu ne ifade ediyor? Şu an Çin ve İran arasındaki ilişkilerin derinleşmesi ne anlama geliyor? ABD, Afrika’nın sosyal ve siyasal gelişmesinde kaçınılmaz olan insan hakları savunucularının ve sivil toplumdaki aktif çevrelerin gelecekte Çin’in askeri ve finansal varlığını ortadan kaldırabilecek Washington’dan başka müttefiklerinin olmadığını düşündüklerini mi zannediyor?!

Gidişat şüpheli ve Kara Kıta, bu kez ABD-Çin çekişmesi nedeniyle bir kere daha harap olabilir.