Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’nin UNRWA kararı Lübnan’daki Filistinlileri, ‘bilinmeyen bir geleceğe’ sürüklüyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Beyrut: Senâ el-Jack / Şarku’l Avsat

Lübnan’daki Filistinliler, ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’na (UNRWA) yönelik yardımlarını kesme kararını kendilerinden vazgeçilmesi ve bilinmeyen bir geleceğe terk edilmeleri olarak görüyorlar.

Bununla birlikte ‘Yüzyılın Anlaşması’nın önünü açacak tavizler karşılığında kendilerine yardım edilmesi olasılığından bahsetmek ise istemiyorlar.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’a 4 kilometre uzaklıkta bulunan Burc el-Beracne mülteci kampında yaşayan Filistinlilerden biri olan Enver’e göre bunun sebebi Lübnan’da yaşadıklarının, biraz dahi ‘iyi bir hayat’ hayali kurmalarına müsaade etmemesi.

Kamptaki ‘Filistin Kardeşlik Derneği’ne ait okulda ders veren Şarku’l Avsat’a konuşan Reyyan ise, “UNRWA’nın yardım fonları durdurulursa, nasıl tedavi olacağız ve çocuklarımızı nasıl eğiteceğiz? Yaşadığımız trajedi Lübnanlı veya başka bir Arap kimliği ile sona ermeyecek. Eğer çözüm Avrupalı kimliği ise bundan başka ne isteyebilir ki?!” ifadelerini kullandı.

Peki ya geri dönüş hakkı? Öğretmen ve sosyolog olan Reyyan bu soruyu, “Atalarımız geri dönüş hakkından bahsederdi. Ben bununla ilgili daha fazla hayal kurmak istemiyorum. Kendim ve çocuklarım için umut vaat eden bir gelecek istiyorum” şeklinde yanıtladı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump’ın Filistinlileri dehşete düşüren kararına karşılık, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Arap Birliği’nin bu konuda bir karar almasını istedi.

Lübnan Dışişleri Bakanı Cibran Basil ise Arap ülkelerine ABD fonlarının kesilmesiyle açılan açığı doldurmaları çağırısında bulundu. ABD’nin kararı, Filistinli mülteciler arasındaki ‘korkuluğun’ yeniden dolaşmaya başlamasına neden oldu.

Nebih Berri liderliğindeki Emel Hareketi’nin başını çektiği”Kalkınma ve Kurtuluş” Bloğu Milletvekili Eyyub Hamid konuyla ilgili Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Lübnan anayasasının, Filistinlilere vatandaşlık verme olasılığını reddettiğini söyledi.

Hamid, “ABD yönetimi, Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıyıp, Kudüs’ü İsrail’in ebedi başkenti olarak ilan ettikten sonra bugün de UNRWA’ya yönelik yardımları durdurma kararı alarak Filistin sorununu çözmek istiyor. Bunlar ‘Yüzyılın Anlaşması’na giden yolda atılan adımlar. Suriye, Ürdün ve Lübnan’da bulunan büyük mülteci kamplarındaki Filistinlilerin sistematik dağılımını ve yükün onlara ev sahipliği yapan ülkelerin üzerine bırakıldığını unutmamalıyız. Tamamlayacakları bir yol var. Bununla birlikte UNRWA ile ilgili kararın Lübnan toplumu üzerindeki yansımaları günden güne artıyor. Vatandaşlık konusunda konuşmanın zamanı değil. Filistinlilerin 1948’den bu yana geri dönüş hakları olmasına rağmen Lübnan’ın bu aşamaya gelmesinde payları bulunuyor. Resmi olarak vatandaşlık hakkı verilmese bile böyle bir karar ikna edici bir anlaşmaya sebep olabilir” şeklinde konuştu.

Gelişim Araştırma Merkezi adlı düşünce kuruluşuna Direktörlük yapan Hişam Debsi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Olanlar yeni Ortadoğu’nun şeklini belirleyecek geniş çizgiler. Bu geniş çizgileri, Filistinlilerin temel hedeflerine temas eden yıkıcı ve korkutucu bir belirsizlik kapsıyor. Bunun kanıtı da bir haftadır Gazze’de bağımsız Filistinli bir yapının oluşturulması ve Batı Şeria ile Ürdün arasında bir konfederasyon olarak sunulmaya başlanan projedir. Burada, yeni bir Ortadoğu oluşturulması işleriyle uğraşan Amerikan politikalarındaki belirsizlik hakkında konuşuyoruz. Tüm iç ve dış çelişkileriyle yaşanan bu durumda UNRWA’nın tartışılması büyük resmin sadece küçük bir parçasını oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Haklarını savunmak için Filistin meselesini kullanan aşırı sağcı Lübnanlı Hristiyanların Lübnan’da paniğe sebep olacağını düşünen Debsi, bu kullanma dalgasının, UNRWA için getirilecek herhangi bir çözüm ile ortadan kaldırılamayacağını söyledi.

Ancak Filistin gerçeğini için çok fazla araştırma yapmak gerekmiyor. Filistinlilerle konuşmak durumu gözler önüne seriyor. Burc el-Beracne mülteci kampı girişinde kafesi bulunan ve Şarku’l Avsat’a konuşan Muhammed Atut, “UNRWA’dan önce ne halde olduğumuzu sorun. Filistinli mülteciler umutsuzluk içinde yaşıyorlar. Önemli olan bu ülkeden çıkmamız. İnsan olarak görüldüğüm bir kimlik istiyorum. Eğer buradan ayrılma şansı bulursam bir an olsun düşünmeyeceğim. Hatta dükkanımı satmak için dahi beklemeyeceğim. Hastane kapılarında ölüyoruz. UNRWA kararı ile bunun sonuna geldik” ifadelerini kullandı. Politikacıların kendi amaçları uğruna, Filistinli mültecilerin çektikleri acıları sürdürmek isteyen yalancılar olduğunu düşünen Muhammed, duyduğu büyük öfkeye rağmen halen Filistin’e geri dönme hayalleri kuruyor ve hiç bilmediği köyünün resimlerini saklıyor. Hayatının geri kalanını o köyde geçirmeyi istiyor. Ancak köyünün bulunduğu bölge artık Filistin toprakları olarak geçmiyor.

İbtisam Derviş adlı Filistinli mülteci ise UNRWA kararının iptal edilmesi gerektiği görüşünde. İbtisam, “UNRWA kararı, şimdiki halimizden daha fazla aç kalacağımız anlamına geliyor. Doktora gidemiyorum. Çünkü vereceği ilaçları alacak param yok. UNRWA’nın verdikleriyle yetiniyorum” ifadelerini kullandı. İbtisam, tek seçeneğinin Filistin’e dönmek olduğunu düşünürken, Vesam Ali ise göç etmek istiyor. Vesam, “UNRWA kapatılırsa, davamızın tek tanığı da yok olur. Filistin’e geri dönmemiz mümkün değil. Çünkü tek amaç davamızı yok etmek” dedi.

Filistin Kardeşlik Derneği Kültür ve Sosyal İşler Sorumlusu Hasan Mustafa ise Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Filistinliler, kendilerini sebep oldukları acılara katlanmaya hazırladılar. Ayağa kalkacağız. Çünkü başka bir seçeneğimiz yok. 1948 ‘Nekbe’ (Büyük Felaket) tarafından yaratılan UNRWA, Lübnan’daki kamplarda yaşanan insanlık dramının tek şahidi. Onu feshetmek, Filistinleri yok etme, Filistin davasını ortadan kaldırma ve geri dönüş hakkını tamamen kaybetme projesinin son aşaması anlamına geliyor. 70 yıllık mücadelenin ardından, bir İsrailli gelir ve bu topraklara sahip olduğunu söyler. Bu yüzden bizim bir anavatanımız yok. Biz de, anavatanımızın neresi olduğunu sorup durarak yaşarız.”

Filistinlilerin Lübnan’da gerçek bir sorunu olduğunu belirten Mustafa, “Lübnan ile Filistin Yönetimi arasında koordineli bir şekilde harekete geçmeli. Çünkü ortada basın toplantısı ya da açıklamalarla çözülemeyecek bir mesele var. Filistinlilerin durumu iyileştirilmeli. Lübnan devletini bize saygı göstermeye davet ediyoruz. Filistin kamplarındaki insanlık dışı manzara inkar edilemezken, biz Lübnan’ın egemenliğine saygı duyuyoruz. Lübnanlı yetkililerle olumlu bir iletişim kurmaya çalışıyoruz ve eşit muamele görmeyi bekliyoruz. Etnik veya mezhep çatışmalarıyla hiçbir bağlantımız yok. Artık Filistin davasını tasfiye etme projesiyle mücadele etmemizi sağlayacak ortak bir vizyonun oluşturulmasının zamanı geldi” şeklinde konuştu.