Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’nin yaptırımları İran’ı kuşatıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD yaptırımlarının yürürlüğe girmesinden sonra, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Hazine Bakanı Steven Mnuchin, Pazartesi günü yaptıkları açıklamada, İran ekonomisinin ana damarına karşı etkinleştirilen ABD yaptırımları kapsamında hedefledikleri sona bir adım daha yaklaştıklarını ifade ettiler.

Dışişleri Bakanı Pompeo, Tahran’daki ABD Büyükelçilik çalışanlarının 444 gün boyunca rehin alınmasının 39. yıldönümü vesilesiyle Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda, “Bu yıldönümü, yasadışı faaliyetlerine tamamen son verene kadar İran’la karşı karşıya gelme konusundaki ısrarımızı teyit ediyor” ifadelerini kullandı.

Pompeo bir başka tweetinde ise bugünün (5 Kasım), İran rejimine yönelik azami yaptırımların uygulanmasına tanık olacağını ve ülkesinin hedefinin “İran’ı yıkıcı faaliyetlerini durdurmaya sevk etmek” olduğunu söyledi.

Yaptırımların kötü yönetim, hırsızlık ve elemlerden muzdarip olan İran halkını değil, rejimi hedef alacağını vurgulayan Pompeo, Fox News yayın ağı ile gerçekleştirdiği bir görüşmede, Trump yönetimi tarafından tekrar yürürlüğe konulan yaptırımları ve yaptırımlara yönelik gelen eleştirilere cevap verdi.

Yaptırımlarda 8 ülke muafiyeti

İran petrolünü ithal etmeye devam etmesi için 8 ülke için verilen muafiyetlerin geçici istisnalar olduğunu ifade eden Pompeo, 8 ülkenin İran petrol ithalatı hususunda sıfır noktasına ulaşması için daha fazla zamana ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Yaptırımların büyük bir etkisi olacağını vurgulayan Pompeo, İran’a karşı yaptırımların yeterince güçlü olmadığı eleştirisini reddederek, “Kimse benim ve başkanın İran’a karşı radikal bir tutum takınmadığımızı iddia edemez” dedi.

Pompeo, Fox News’ten Chris Wallace ile gerçekleştirdiği görüşmede şunları söyledi:

“Yaptırımların tek bir amacı var. O da, dünya üzerinde terörü finanse eden en büyük devletlerden birini son haftalarda yaptıkları şeyleri yapmaktan ve Avrupa’nın kalbinde bir suikast girişiminde bulunmaktan men etmektir. İran’ın ham petrol ihracatını bir gün içinde bir milyon varilden fazla bir miktarda düşürdük. Bu rakam daha da düşecek. Bazı ülkeler İran petrolü ithalatında önemli düşüşler gerçekleştirdi. Kısa sürede bunu sıfırlayacağız.”

Pompeo, yaptırımların hiçbir etkisi olmayacağı ve ne Hindistan ne de Çin’in İran petrolünü almayı bırakmayacağı yönündeki eleştiriyi reddederek, “Birçok uzman, Başkan Trump’ın politikasının hiçbir etkisi olmayacağını söyledi. Ancak, yeniden uygulanacak yaptırımların İran’ın davranışlarını değiştirmek için arzulanan etkiye sahip olacağından oldukça eminim. Trump’ın İran’a karşı politikasının başarısının delillerinden biri, 140 bin riyalin bir dolara denk gelecek şekilde düşmesidir” ifadelerini kullandı.

Trump’a İran eleştirisi

Birçok Cumhuriyetçi Parti lideri, Trump yönetimini, İran’a karşı daha sert bir tavır almamakla eleştirdi. Beyaz Saray kaynakları, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un daha sert bir tutumun ve daha az istisnanın destekçilerinden olduğunu aktardı. Trump yönetiminden Senatör Tom Katon, Senatör Ted Cruz ve Senatör Marco Rubio, İran petrol sektörüne yönelik uygulanan yaptırımlar ile birlikte daha sert bir tutum takınılması çağrısında bulunarak, İran bankalarını küresel finansal sistemden azletmek için “bu durumun yasallaştırılmasını” talep ettiler. Senatörler ayrıca, İran’ın Swift sisteminden çıkması için baskı yapılmadığı eleştirilerinde bulundular.

Pompeo, ABD Hazine Bakanlığı’nın birtakım sahtekârlıklara karışan İran bankalarına yönelik yaptırımları onaylayacağına dair taahhütte bulunarak, “Başkan Trump’ın politikasının hiçbir etkisi olmayacağını söyleyen pek çok uzman var. Bu hususta, yaptırımların sadece ABD tarafından uygulandığını ve diğer ülkelerin buna katılmadığını gerekçe gösteriyorlar. Bu dünyayı daha güvenli bir hale getirmek ve muhafaza etmek için büyük bir ittifak kurduk. Uygulanan yaptırımlar, Tahran’a dayatılan azami yaptırımlardır” dedi.

Öte yandan, Nükleer Tehdit İnisiyatifi (NTI) Başkan Yardımcısı Corey Hinderstein şu açıklamalarda bulundu:

“ABD’nin yaptırımlarının yeniden uygulanması, İran’ın uluslararası düzeyde ekonomik faaliyetlerde bulunma kapasitesine son verecek. Obama’nın 2015 yılında imzaladığı nükleer anlaşma, çok özel bir sorunu çözmek için tasarlandı. O dönemde İran, binlerce merkezkaç döndürme düzeneğine sahipti ve uranyumu yüzde 20’ye kadar zenginleştirmeyi başardı. Yani İran, bir nükleer bomba geliştirmeye çok yakındı. Bu anlaşmanın o anda yapılabilecek en iyi anlaşma olduğunu düşünüyorum.”

Demokrasileri Savunması Vakfı araştırmacılarından Olli Heinonen, nükleer anlaşmanın başından beri kusurlu olduğunu ve İran’ın nükleer silah üretme çabalarını göz ardı ettiğini vurgulayarak, İran’a karşı yaptırımların yeniden uygulanması ile birlikte özellikle azami bir baskının dayatılması ve petrol sektörünün hedef alınmasının İran rejimini müzakere masasına dönmeye sevk edeceğini söyledi.

“Bence İranlılar yeni bir anlaşmaya varmayı kabul edecekler. Bu onların çıkarına olacaktır” ifadelerini kullanan Heinonen, İran’ın yeniden müzakerelere dönmesiyle birlikte, nükleer ve balistik füze çabaları ile terör sponsorluğunu kapsayan daha kapsamlı bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu düşünüyor.

Tarihin en güçlü yaptırımları

İran petrolüne yönelik ABD yaptırımları Pazartesi gecesinin ilk saatlerinde yürürlüğe girdi. ABD yönetimi tarafından tarihteki en güçlü yaptırım olarak tanımlanan bu yaptırımlar, İran’ın herhangi bir ülkeye petrol ihraç etmesini önlemeyi amaçlıyor.

Trump yönetimi, 2015 yılında imzalanan İran nükleer anlaşmasının bir parçası olarak Obama yönetimi tarafından kaldırılan “petrol, bankalar, nakliye ve diğer önemli ekonomik sektörler üzerindeki yaptırımların” yeninden uygulanacağını açıkladı. Bugün itibariyle yürürlüğe giren yaptırımlar, 700’den fazla İranlı kişi ve kuruluşu hedef alıyor. İran rejimi yeni bir müzakere turuna girmek zorunda kalabilir ki, ABD, İran’ın balistik füze programını frenlemek ve terörizme yönelik desteğini durdurmak istiyor.

Pompeo Cuma günü yaptığı açıklamada, yaptırımların amacının, İran’ı yasadışı faaliyetlerinden vazgeçmeye ve normal bir devlet olarak hareket etmeye zorlamak olduğunu dile getirmişti. Ayrıca ABD yaptırımlarının, yabancı ülkelere ve hedef alınan İran varlıkları ile iş yapan şirketlerle uygulanacağı hususunda uyarılarda bulunmuştu. ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ise İngiltere, Fransa ve Almanya Dışişleri Bakanları ve Maliye Bakanlarının İran ile ilişkilerini sürdürmeye devam edeceklerini ilan etmelerinin ardından, AB’yi, İran’la ilişkilerini sürdüren herhangi bir finans kurumu, şirket veya bireyin ABD finansal sistemine erişim imkanını kaybedeceği hususunda uyardı. Mnuchin, “Küresel fonların İran rejiminin kasasına akmasını engellemeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Buna rağmen, Trump yönetimi, sekiz ülke dışında, İran petrolünün diğer devletlerce ithal edilmesini yasakladı. Bu hususta basına sızan bilgilere göre, söz konusu ülkeler arasında, en büyük İran petrolü alıcıları olan Çin ve Hindistan ile birlikte Türkiye, Japonya ve Güney Kore bulunurken, istisna edilen ülkeler arasında hiçbir Avrupa ülkesi yok.

Trump yönetiminin yaptırımlar uygulamak için adımlar atacağını açıkladığı Mayıs ayından bu yana, ABD Dışişleri ve Hazine Bakanlıkları yetkilileri, İran’dan petrol ithal eden ülkelere yoğun ziyaretler yaptılar. Yetkililer bununla, diğer alternatifleri tartışmayı ve ABD’nin yaptırımlarına maruz kalma risklerine karşı uyarılarda bulunmayı amaçlıyordu. Birçok İran petrolü ithalatçısı dikkatli adımlar attı. Fransa ve Güney Kore Haziran ayında İran petrol alımlarını durdurdu. Bunu İspanya, Japonya ve petrol alımlarının alımlarını yarıya indiren Türkiye izledi. İki ana AB petrol alıcıları olan İtalya ve Yunanistan, İran petrol ithalatında benzer bir düşüş gerçekleştirdiler. İran petrolünün en büyük alıcısı olan Hindistan’ın ithalatında düşüşler yaşandı. Elde edilen bilgiler, Çin’in İran petrolü ithalatını azaltmak için harekete geçtiğini gösteriyor.