Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

ABD’nin Yemen Büyükelçisi: Husilerin ilerlemesine izin veremeyiz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yemenlilerle çok yakın temas halinde olduklarını ve mevcut duruma ilişkin üzüntüsünü dile getiren ABD’nin Yemen Büyükelçisi Matthew Tueller şu açıklamalarda bulundu:

“Bir Amerikan büyükelçisi olarak, ABD’nin çıkarları çerçevesinde çalışmak zorundayım. ABD’nin çıkarları, Yemen’in birleşik ve istikrarlı olması ile birlikte, ortak çıkarlarımızı geliştirebileceğimiz bir Yemen hükümetinin varlığına bağlıdır. Yemen’in aşırılık yanlısı grupların lanetinden kurtulması da ABD hükümetinin çıkarları arasındadır. Yemen’in kara ve deniz güvenliğinin sağlanması ve komşularıyla güçlü ilişkiler kurması, tüm bölgenin çıkarlarına hizmet eder. ABD hükümeti ve halkı olarak Yemenlilerinin acılarının son bulmasını ve bu çıkarlara hizmet eden özgür ve bağımsız bir hükümetin kurulması için çalışmayı dört gözle bekliyoruz.”

Çarşamba sabahı Şarku’l Avsat ile yaptığı telefon görüşmesinde ülkesinin Yemen’i gerek mezhepsel olarak gerek başka yönden bölmek için herhangi bir planda bulunmadığını vurgulayan büyükelçi, söz konusu 3 temel referans çerçevesinde bir çözüme ulaşılmasını desteklediklerini ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Irak Büyükelçisi Douglas Silliman’ın yerine atayacağı yeni büyükelçi Matthew Tueller, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’e olan güvenini ve desteğini dile getirerek, onun tüm tarafların güvenini kazandığını söyledi.

“Siyasi olgunluk” konusuna açıklamalarında genişçe yer veren büyükelçi, Yemen halkının çıkarlarının yakın zamanda nasıl sağlanacağına ilişkin açıklamalarda bulundu.

30 gün

Şarku’l Avsat: Washington’un 30 gün içerisinde krizin çözülmesi yönündeki çağrısının gerçekleşmemesi durumunda ne olur?

Matthew Tueller: Hayal kırıklığına uğrarız. Fakat Yemenlilerin ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak için meşru hükümet ile birlikte çalışacağız ve bu çerçevede ilerlemelerine yardımcı olacağız. Politik çözüm, Husilerin siyasi bakımdan olgunlaşmasını gerektiriyor. Husilerin bütün ülkede ilerleme kaydetmesine ihtiyaç duyulan adımlar hususunda acele etmesine izin veremeyiz. Yemenlilerin ulusal kambiyoyu sabit kılacak ve iş olanakları ile birlikte sağlık, elektrik, temiz su gibi temel hizmetler sunacak bir hükümete ihtiyacı var. Bu ihtiyaçları karşılamak için Yemen hükümetiyle birlikte çalışacağız. Böylece Husileri destekleyenler, çıkarlarının hükümete bağlı olduğunu anlayacaklar.

Geçen hafta krize son verilmesi çağrısında bulunan ABD Dışişleri ve Savunma Bakanının ifadeleri hakkında konuşan Tueller, askeri operasyonların başarıya ulaşmadığını ve Yemenilerin çıkarlarını sağlayamadığını düşündüğünü belirterek, Yemen halkının çıkarlarının ve beklentilerinin gerçekleştirileceği politik bir sürece dahil olunması gerektiğini ifade etti.

Ş.A: Amerika ne planlıyor?

M.T: ABD’nin etnik veya ideolojik temellere dayanan herhangi bir özerk bölge sağlanmasına ilişkin bir planı yok. Yemenlilerin tek bir halk olduğunun farkındayız. Yemenlilerin, Ulusal Diyalog Konferansı’nda ülke içinde iktidarın merkezden yerel birimlere aktarıldığı bir hükümet sistemi kurma konusundaki görüşlerini dile getirdiğini gördük. Ulusal diyalogun sonuçlarına uygun bir tutumumuz var.

Büyükelçi, mevcut coğrafi alanın her iki tarafının da muhafaza edilmesi ve buralarda silahların teslim edilmemesine dair bir planın varlığına ilişkin haberler hakkındaki bir soruya şöyle cevap verdi:

“Yemen bir savaşla karşı karşıya kalan tek ülke değil. Silah meselesiyle BM çatısı altında ilgilenmesi gerekiyor. Bu konularda bir arabulucu olarak önemli deneyime sahip olan Martin Griffiths’i göz önüne alırsak, BM’nin taraflar arasında güven tesis edeceğine ve daha sonra çeşitli tarafların silahlarını geri çekeceği bir mekanizmaya ulaşacağına inanıyorum. Bu nedenle, tarafların iyi niyetli olması ile birlikte uluslararası toplumun ve BM’nin de desteğiyle, devletin çatısı dışında silah bulundurmaya yetkili olmayan tarafların ağır ve orta silahlarını çekmelerinin mümkün olacağını düşünüyorum.”

Ş.A: Griffiths hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kararlı ve yetenekli olan 3 Yemen elçisi ile çalışma ayrılacağına sahip olduğunu ve hepsinin Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in devrilmesinin ardından Yemen’de baş gösteren krizi çözmek için çabaladıklarını ifade eden Matthew Tueller, Griffiths hakkında şunları söyledi:

“Mevcut elçi Griffiths’in zengin bir beceri ve deneyim sahibi olduğunu düşünüyorum. Çeşitli taraflarla iletişim kurmadaki yeteneği hususunda herhangi bir şüphe olmadığını ve çeşitli taraflarla çalışabileceğini kanıtladığına inanıyorum. Dosyada herhangi bir ilerlemeye şahit olmadığımız şu anlar, elçinin bu husustaki performansının kusurlu olduğunu göstermez. Bu durum, bazı tarafların elverişli bir çözüme ulaşılması için güçlü taahhütlerde bulunma isteksizliğinden kaynaklanıyor. Griffiths’in yaptıkları hususunda iyimserim ve onun bu bağlamda gösterdiği tüm çabaları bütünüyle destekliyorum.”

Husilere güvenip güvenmediği hakkında açıklamalarda bulunan Matthew Tueller şu ifadeleri kullandı:

“Ensarullah (Husi), Yemen’in ayrılmaz bir parçasıdır ve öyle de kalacaklar. Onları Yemenlilerden daha fazla anlayan kimse yok. Bu nedenle çözüm, Yemenlilerin ve otoriteye katılacak diğer tarafların bu çözümü nasıl gördüklerine bağlı. Yerel bazda Yemen düzenlemelerinin Yemenlilerle sınırlı olması gerekiyor. Husilerin, herhangi bir anlaşmaya olan bağlılıkları hususunda geçmiş deneyimlerden kaynaklanan bir güvensizlik olduğunu biliyorum.”

Siyasi olgunluk testi

Ş.A: Hala Husilerin siyasi olgunluğunun test edilmesi hususunda ısrar ediyor musunuz?

M.T: Evet. Çünkü bu herhangi bir müzakerenin esasını oluşturuyor. Her bir taraf, diğer tarafın olgunluğunu, çözüme ulaşma konusundaki istekliliğini ve çözüme ulaşmayı anlamaya olan bağlılığını test eder. Husilerin siyasi olgunluğuyla ilgili bir önceki konuşmam, diğer tarafın Husilere ilişkin izlenimi üzerinde doğrudan etkili olan davranışlarının neticeleri ile ilgiliydi. Siyasi olgunluk, belirli bir tarafın, diğer kesimin nasıl düşündüğünü görebilmesidir. Bundan dolayı iki tarafı bir araya getirebilecek ortak bir zemin bulmaya çalışıyoruz.

Matthew Tueller, ayrıca:

“Husilerin bu siyasi olgunluğa ulaşması ve sağlam bir anlaşmaya varması için, karşısında meşru bir hükümet olduğunu fark etmesi ve bu esas üzerine hareket etmesi gerektiğini idrak etmesi gerekiyor. Krizin başlangıcından bu yana hükümetin ve diğer siyasi partilerin, Husiler hakkında dile getirilen zulümleri ile başa çıkabilmek için çalışmalarda bulunduklarını yineledim. Saada’daki çatışmalar sırasında birçok Husi unsuru öldürüldü. Birçok ailenin devlet tarafından kendilerine sosyal yardım sunulmasına ihtiyacı var. Husilerin söz konusu aileleri, devlet tarafından diğer vatandaşlara sağlanan yardımlardan ve hizmetlerden istifade etmekten mahrum bıraktıklarına dair bir izlenim söz konusu.”

Ufukta müzakerelerin gerçekleşeceğinin göründüğünü ve bu hususta iyimser olduğunu dile getiren Matthew Tueller, söz konusu müzakerelerin uzun yıllar alabileceğini belirterek, “Büyükelçinin de dediği gibi, Husilerin hukuk devleti, düzen ve anayasa çatısı altında olduklarını idrak etmelerini umuyorum. Kendileri ile Yemenli vatandaşların geri kalanı dışında istisnai bir şekilde muamele edilmesini beklememeleri gerekiyor. Husiler ve takipçileri tarafından söz konusu siyasi olgunluk gösterildiği zaman Yemen’de uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

El Kaide’nin yayılması

Ş.A: Yemen’deki terörist grupların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

M.T: Pek çok kimse için kapalı olduğunu düşündüğüm bu noktayı açıklığa kavuşturmama izin verin. Dünya üzerinde Yemenliler kadar DEAŞ ve El-Kaide’nin elinden acı çeken başka kimse olmadı. Bu aşırılık yanlısı gruplar, Batı’da düşman olarak kabul ettiklerinden çok daha fazla Yemenliyi öldürdüler. Yemenlilerin acı çekmesine sebep oldular ve bölgedeki güvenliğin istikrarsızlaşmasına yol açtılar. Husilerin Sana’ya gelmesinden bu yana terörist grupların bölgede yayılmasına ilişkin bir soru soruyorsun bana. Güzel. Husilerinin yaptıklarının neticesinde, El-Kaide ve aşırılık yanlısı grupların ülke içinde daha özgürce hareket edebilme imkanı bulduklarını düşünüyorum. Husilerin Sana’ya geldikleri sırada orada bulunuyordum ve gerek doğrudan gerekse de dolaylı olarak onlarla iletişim kurmayı başardım. Onlar Sana’ya sadece idari ve mali yolsuzlukla mücadele etmek ve El-Kaide ve DEAŞ ile savaşmak için geldikleri hususunda insanları ikna etmeye çalışıyorlardı. Onlara, yaptıkları şeyin El-Kaide için büyük bir armağan olacağını ve davranışlarının mali ve idari yolsuzluğu arttırıp ülkenin ekonomik kaynaklarını dağıtacağını söyledim. O zaman söylediklerimin şu anda gerçekleştiğini söylemek üzücü. İnsanların mali ve idari yolsuzluk ile mücadele etmek ve El-Kaide benzeri gruplarla başa çıkabilmek için takip ettikleri yol, güçlü ve istikrarlı bir devlet oluşturmaktır. Husiler devlet kurumlarını imha ederek ve onları yağmalayarak El-Kaide ve benzeri aşırılık yanlısı grupların konumlarını güçlendirmeye sebep oldular ve idari yolsuzluğun artmasına yol açtılar.

Genel Halk Kongresi

Genel Halk Kongresi Partisi liderleri arasındaki bölünme hakkında konuşan Matthew Tueller, şunları söyledi:

“Parti içindeki anlaşmazlıklara son verilmesini istiyorum. Çünkü Genel Halk Kongresi gibi bir parti bu şekilde faydalı olamaz. Parti, ülkedeki birçok siyasi hareketi bünyesinde barındırıyor. Umarım krizin üstesinden gelebilir ve bundan kurtulabilirler. Çünkü Genel Halk Kongresi bireysel bir parti değil, bütün Yemen halkının partisidir. Bunun Yemen partilerinin geri kalanı için geçerli olduğunu düşünüyorum. Söz konusu partiler, mezhepçilikten ve bölgeselcilikten uzak bir bakış açısına sahip olmalı ve Yemen’e tüm sosyal katmanlarında hizmet etmeliler.”

Güney meselesi

Matthew Tueller, güney dosyasının ulusal diyalog bağlamında çok önemli olduğunu belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

“Sadece güneyden gelen aileler değil, bütün Yemenliler, güney ile ilgili bazı politik sorunların olduğunu fark etti. Güneylilerin oylarının, gelecekteki herhangi bir politik süreç çerçevesinde sürekli gündemde olması gerekiyor. Herhangi bir grubun güneyi temsil etme iddiasını tekelleştirdiğini düşünmüyorum. Güneydeki bazı kişilerin çıkarlarının mevcut siyasi yapıya bağlı olduğunu düşündüklerine inanıyorum. Diğerleri ise gördükleri adaletsizliklerle başa çıkmak için siyasi gruplar oluşturulduğuna şahit oluyorlar. Vakıa böyle. Güney meselesini ele almadan önce, Yemenlilerin durumlarıyla uğraşan güçlü bir hükümet olmalı diyen büyükelçinin bakış açısını yineliyorum. Güney meselesini ele almanın en iyi yolunun daha kapsayıcı bir Yemen hükümeti olduğunu düşünüyorum. Bazıları bu meseleyi güney meselesinden önce çözmemiz gerektiğini söylemelerini anlıyorum. Bunu ben değil, BM elçisi söylüyor. Hepimiz güney meselesine saygı duyuyor ve bu sorunu istikrarı sağlayacak şekilde sona erdirmeyi istiyoruz.”